12 Eylül 1980, darbe oldu.

Askerler geldiler, güzel ağabeylerimizi ablalarımızı kamyonlara bindirip, gittiler.

Ondan öncesi ise 24 Ocak 1980 tarihinde bir kapı açtılar Türkiye’ye.

O kapıdan geçmesi için koşullar belliydi.

Malum anarşi bahane oldu sonra darbe oldu her yer OHAL oldu ve netekim yurdumuza huzur hasıl oldu.

1982 anayasası ezici bir çoğunlukla geçti, haliyle Türkiye de 24 Ocak 1980’de açılan kapıdan kapitalist düzene adımını attı.

Pazar ekonomisi, dolar, mark, döviz kardeşimiz oldu, düşmanken.

1983’te seçimler oldu 3 yıl ara verilen parlamenter sisteme “wellcome” (hoş geldin) dedik.

Arı gibi bir hükümet ile baştan yarattık ülkeyi ve tüm Türkiye petek petek bal verdi.

Papatyalar açtı Türkiye’mizin her yerinde.

Kanunlar ardı ardına geldi. Eee artık eski Türkiye geride kalmıştı.

Artık kapitalist düzenin kurallarını uygulama zamanıydı.

Reel kur ve reel faiz politikaları, kambiyo rejimini yeniden düzenlemesi ilk yapılanlardı.

Daha çok var değinilecek konu var ama ben esas imar şifrelerini anlatmak istiyorum.

04.11.1983 tarihinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu yürürlüğe girdi. Adı üstünde işte devlet uygun gördüğü yerleri parası neyse hak sahibine verip orayı kamulaştıracak bu kanunla.

Kamulaştırma Kanunu şimdilik burada dursun. (Sonra çok şeye hizmet edecek kentleri dönüştürecek bir sihirli değnek olacak.)

Sonra 24.02.1984 tarihinde mecliste kabul edilen ve 08.03.1984 tarihinde Resmi Gazetede yürürlüğe giren 2931 Sayılı İmar Ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler Ve 6785 Sayılı Kanunun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun çıkagelir.

Dönemin Başbakanı Turgut Özal, bu kanun ile ilgili olarak, “Binaları kanunlara uydurmak değil, kanunları binalara uydurmak şartı vardı. Biz de öyle yaptık” der.

Zaten Özal’ın böyle demesi normal çünkü O, devlet memurları için de “Benim memurum işini bilir” demişti.

Dönemin ANAP'lı İmar Komisyon Başkanı İbrahim Özdemir de “Bu imar yasasıyla devletin vatandaşa, vatandaşın da devlete güvenini sağlayacağız” der.

1949 yılından 1985 yılı 1. Özal Hükümetinin çıkardığı bu kanunla beraber 14 imar affı çıkartılır TBMM’den.

22.05.1986 tarihinde de 24.02.1984 Tarih ve 2981 Sayılı Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanunla yeniden imar konusunda değişiklikler yapılır.

Bu tarihten 9 yıl sonra DYP-SHP Koalisyonu döneminde 03.05.1995 tarihinde çıkarılan yasayla da beraber imar konusunda yapılan sıralı yanlışlıklara bir yenisi daha eklenir.

Ardından 1999 depremi. İmar aflarından sonra gelen depremle beraber kaçınılmaz son gelir ve binlerce vatandaşımızı depremde kaybettik.

Yıllar geçti yine bir 12 Eylül’de referandum yapıldı tam 30 yıl sonra.

12 EYLÜL 2010 BİR MİLATTIR

Dönemin Mimarlar Odası Genel Sekreteri bugünün Başkanı Eyüp Muhçu’nun, Bakırköy Belediyesinin düzenlediği bir toplantıda söyledikleri ise kayda değerdir. Muhçu, kentsel dönüşümün sihirli bir değnek gibi dokunulan yeri dönüştürecek, dokunulan mahallelerdeki insanların milyoner olacak şeklinde bir algı yaratıldığını ama kentsel dönüşümle yüzleşen vatandaşların ise bunun bedelini acı bir şekilde ödediğini söyler. Muhçu’nun verdiği bir tarih ise çok ilginçtir. Kentsel dönüşümde 12 Eylül 2010 Anayasa Referandumunun bir milat olduğunu dile getirir Muhçu, “12 Eylül 2010 anayasa referandumundan sonra çıkarılan 35 adet kanun hükmündeki madde ve bu kanun hükmündeki kararlara bağlı çıkarılan torba yasalar, yasalar, yönetmelikler, tebliğlerle kentsel dönüşüm süreci yeni bir aşamaya geldi o nedenle bu tarihi hiç unutmayalım. Çıkarılan 6306 sayılı kanun afet riski adı altındaki alanların dönüştürülmesi hakkında kanun çıkarıldı. Bu kanuna dayalı olarak bütün ülke toprakları sınırsız yağma özgürlüğüne açıldı. Ve o dönemin Başbakanı Erdoğan adeta Türkiye belediye başkanı haline gelirken bütün imar planlama inşaat kararları da merkezileşti.” diye durumu özetler.

Muhçu’nun söylediği son cümle çok önemlidir. 12 Eylül 2010 tarihinden sonra çıkarılan kanun hükmünde madde vb. yasalarla kentsel dönüşüm süreci bambaşka aşamaya gelirken dönemin başbakanı Erdoğan, Türkiye belediye başkanı haline getirilirken imar planları da böylece merkezileştirilir.

Peki, bu 6306 sayılı kanun da neyin nesi diyebilirsiniz?  

Bu kanun, yani 6306 sayılı kanun, rahmetli Özal’ın “Binaları kanunlara uydurmak değil, kanunları binalara uydurmak şartı vardı. Biz de öyle yaptık” dediği 1984’te çıkarttığı 2931 sayılı kanunun yerine geçen kanundur.

Şimdi gelelim Keşan’da son 1 aydır imar ile ilgili yaşananlara…

Keşan Belediye Meclisinin 24 Temmuz 2017 tarihinde düzenlenen olağanüstü toplantısıyla yenilenmiş imar planları, CHP ve AK Parti Grubu üyelerinin oyları ve MHP’li üye Süleyman Eren’in red oyuyla oy çokluğu ile kabul edildi.

Ardından yenilenmiş imar planları askıya sunuldu. Vatandaşların itiraz yolu açık olan askının 28 Ağustos 2017 tarihine kadar kalacağı duyuruldu. 16-17 Ağustos 2017 tarihlerinde ise uzmanların katılacağı bilgilendirme toplantılarının düzenleneceği açıklandı belediye tarafından.

Toplantının ilk günü Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan ve yenilenmiş imar planlarına itirazı olan vatandaşlar karşı karşıya geldi. Basından neler olduğunu okumuşsunuzdur bu konuya girmek istemiyorum.

Evet, 1984 yılından bugüne bir imar resmigeçidini sizlere sunmaya çalıştım. Amacım bugünlere nasıl gelindiğini göstermekti araştırmalarım ve bilgim dahilinde.

1984’ten bugüne çıkartılan kanunların şifrelerinde 24 Ocak 1980 tarihinde alınan kararlar var; yani, rant var; rant var ve de rant var.

Zaten 12 Eylül 1980 darbesi neden yapıldı zannediyorsunuz?