17 Aralık 2013 tarihli ve Emniyet nereye kadar sessiz kalacak!” başlıklı yazımda,
CHP ve MHP’nin, Başbakan’ın gelişi nedeniyle hazırladığı billboardların, önlerine vinçler ve bayraklar çekilerek kapatılmasını konu ederek, “Aynı cadde üzerinde, bırakın otomobil park etmeye izin verilmesini, çöp konteynerlerini bile kaldıran yetkililer bu vinçleri görmedi. Ya da gördü de güvenlik açısından sakıncalı bulmadı.” demiştim.
Yazımda, CHP ve MHP ilçe başkanlarının bu duruma tepki gösterip; AK Parti İlçe Yönetimi, bürokratlar ve Emniyet’i suçladıklarını vurgulayarak, MHP İlçe Başkanı Doğuş Şimşek’in, “Bürokratların eksik kalan yönleri var. Bu bürokratlar hükümetin değil, devletin bürokratıdır. MHP’nin de bir karakaplı defteri vardır. Bunların hesabı da bu insanlardan sorulur!” dediğine dikkat çekmiştim.
MHP gibi, “polise kolay kolay toz kondurmayan” bir partinin ilçe başkanının, “karakaplı defter”e ve “hesap sormaya” varan sertlikte çıkış yapmasının rastlanan bir şey olmadığına işaret ederek, “Genel manada bürokratları bir kenara koyalım ama Emniyet’in böyle siyasi içerikli bir konuda tartışılır hale getirilmesinin sorumlusu kim?
Parti başkanları mı?
Emniyet yetkilileri mi?
Bana göre Emniyet yetkilileri.” görüşünü dile getirmiştim.
Bu yazımın ardından, Keşan İlçe Emniyet Müdürlüğü’nden konuyla ilgili bir açıklama yapıldı.
“Yılmaz Özkaya’ya cevap verilmediği(!)” vurgulanan açıklamada, yani “bana verilmeyen(!)” cevapta, şu ilginç ifadeler yer alıyordu:
“Emniyet, Sayın Başbakanımızın Keşan’a gelişinde, billboardlarda, partiler arasında yaşanan gerilimin tarafı değildir.
Emniyet sadece güvenlik ve asayişten sorumludur. Billboardlarla ilgili şu ana kadar ne Emniyet ne de mahkemelere tek bir şikayet dilekçesi intikal etmemiştir. Yılmaz Özkaya’nın yazısının, Emniyet’le uzaktan veya yakından bir ilintisi yoktur. Bundan dolayı cevap verilmeyecektir. Bir sorun varsa, bu partilerin sorunudur. Mahkemeler de yerinde durmaktadır. POLİS KALDIRIMLARA KARIŞAMAZ. KALDIRIM BELEDİYEYE AİTTİR.”
Bu cevabı okuyunca, “İşte!” dedim, “Teknolojinin geldiği son nokta; daha ilerisi olamaz!”
Konuya girmeden önce şunun altını çizeyim:
Emniyet yetkilileri beni muhatap almayabilir. Bana cevap vererek, “Vermedim!” de diyebilir. Paşa keyifleri bilir.
Ama ben Emniyet’i muhatap alırım. Önceki yazımda da vurguladığım gibi, “Keşan’da yaşayan ve atama ile buradan gitmesi söz konusu olmadığı için şehre sahip çıkma sorumluluğu taşıyan bir vatandaş olarak”, kafama takılan konularda, tüm kişi ve kuruluşları muhatap almakta bir sakınca görmem; bu konuda bir korkum veya çekincem de yoktur.
Bu böyle biline.
Gelelim sadede…
Emniyet’in açıklamasında, ““Emniyet, Başbakanımızın Keşan’a gelişinde, billboardlarda, partiler arasında yaşanan gerilimin tarafı değildir.” deniliyor.
Peki; Emniyet Müdürü, “Emniyetin taraf olmadığı” bir konuda, CHP ve MHP ilçe başkanlarını makamına neden davet etme gereği duymuştur? Emniyet taraf değilse, Emniyet Müdürü mü taraftır?
Emniyet taraf değilse, AK Parti İlçe Başkanı Hakan Çevikel’in, “Emniyetimiz de bu görüşte” mealindeki açıklamalarına neden itiraz edilmemiştir. Neden, “Sen Emniyet adına konuşma! Biz ne yapacağımızı biliriz!” denilmemiştir?
Açıklamada “Emniyet sadece güvenlik ve asayişten sorumludur.” deniliyor.
İyi ya işte, konumuz da tamamen asayişle ilgili. Yani Keşan İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün görev alanına giriyor.
Başbakan’ın gelişinden yaklaşık bir hafta öncesinden itibaren Keşan’da kuş uçurtmayan kim?
Emniyet.
Vatandaşın evindeki misafire varınca müdahale eden kim?
Emniyet.
Başbakan’ın geçeceği yollardaki tüm araçları kaldırtan kim?
Emniyet.
Peki, aynı yollara vinç çekildiğinde görmezden gelen kim?
Emniyet.
Normal zamanlarda, kaldırımlara park eden araçların denetlenmesinin sorumlusu kim?
Emniyet.                                                                                                                                         
Vinç gibi ağırın da ağırı vasıtaların şehir içine girip çıkmasının sorumlusu kim?
Emniyet.
Nerden bakarsak bakalım; bu vinç konusu, güvenlik ve asayişle yani Emniyet’in görev alanıyla ilgili.
Eee… Belediye bu işin neresinde?
Sanki konu, kaldırım taşlarının onarımı da onun için Emniyet karışmıyor!
Eğer Emniyet’in mantığıyla gidersek, kaldırımlar üzerinde işlenen cinayetten veya yankesicilikten de belediye sorumlu olacak. Veya vatandaşın biri kaldırımın üzerine aracını park edip yayaların geçişini engellerse bundan da belediye sorumlu olacak.
Kaldırım üzerindeki vinçlerden Emniyet sorumlu değilse yarın ben aracımı kaldırım üzerine bıraktığımda gelecek trafik görevlileri hangi yetki ve gerekçe ile ceza kesecek? Gelen görevlilere, “Emniyet yetkilileri, kaldırımlardan belediyenin sorumlu olduğunu açıkladı. Siz bana ceza kesemezsiniz!” dersem ne cevap verecekler?
Emniyetin açıklamasında, “Emniyet’e ve mahkemelere intikal etmiş bir dilekçe olmadığından bahisle bir sorun varsa mahkemeye gidilmesi” işaret ediliyor.
Eğer emniyetin aklıyla hareket edersek, ben şimdi aracımı emniyetin kapısı içine bırakırsam, polis bana “Kaldır aracını!” deyemeyecek. Böyle bir durumda, önce emniyete dilekçe ile başvuracaklar, sonra da mahkeme süreci başlayacak. Dava aylarca sürecek ve ben haksız bulunursam araç oradan kaldırılacak.
Oh ne ala memleket!
Aynı mantıkla kaldırım üzerinde bıçaklanan veya yankesicinin kurbanı olan vatandaş da Emniyet’e telefon edemeyecek. Ya dilekçe ile mahkemeye başvuracak, ya belediyeye… Peki Emniyet ne iş yapacak? Konumuzla alakalı değil ama tam bu noktada aklıma şu ünlü söz geldi: “Okullar olmasa maarifi ne güzel idare ederdik!”
Kaldı ki; billboardların önüne vinç çekilmesi konusunda Emniyete intikal etmiş sözlü şikayetler var. CHP ve MHP ilçe başkanları bunu açıkça dile getirdiler. Özetle “Vinçleri Emniyet’e bildirdik ama ilgilenen olmadı.” dediler. Ama Emniyet’in açıklamasında bu durumun üstü örtülmeye çalışılıyor.
Nereden bakarsak bakalım, Keşan İlçe Emniyet Müdürlüğü,  bu açıklama ile konuyu kendisi açısından içinden çıkılmaz hale getirmiştir.
Aslında bu kadar yazı yazmaya da gerek yoktu. Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan, “Kaldırımlardan belediye sorumludur!” atasözünü, “Akıl var izan var!” diyerek, çok net cevapladı.
Yazımı, Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan’ın açıklamasında yer alan şu soru ile bitireyim de taşlar yerine tam otursun:
“Aynı şekilde başka birileri tarafından tutulan kamyonla AK Parti’nin billboardları kapatılsaydı ne olacaktı?”
Hadi bakalım kolay gelsin…
Sevgiyle kalın…