Eğitim İş Keşan Temsilciliği Başkanı Erol Yazla: “Yeni torba yasayla yandaş öğretmen dönemi de başlatılmıştır”

Eğitim İş Keşan Temsilciği üyesi öğretmenler, “Milli Eğitim Bakanlığı’na Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmesine İlişkin Yönetmelik” kapsamında yapılan yönetici atamalarına tepkisini dün iş bırakarak gösterdi.

Keşan Öğretmen Evi önünde saat 12.00 sıralarında toplanan sendikalara üye öğretmenler, kortej oluşturarak, ellerinde taşıdıkları pankart ve dövizlerle sloganlar eşliğinde yürüyüşe geçti.

Cumhuriyet Meydanı’na gelen grup burada basın açıklaması yaptı.

Grup adına basın açıklamasını okuyan  Eğitim İş (Eğitim ve Bilim İş Görenleri) Keşan Temsilcilik Başkanı Erol Yazla yaptı.

TOPLUMA GERİCİ EĞİTİM MODELİNİ DAYATTILAR

Sendikası Keşan Temsilcilik Başkanı Erol Yazla, eğitim öğretim yılının 12 yıldır olduğu gibi bu yıl da büyük sorunlarla başladığını belirtti. Yazla şöyle konuştu: “Siyasal iktidar cumhuriyetin eğitim sistemini yok etmek için yeni adımlar atmış,  piyasacı ve gerici eğitim modelini topluma dayatmıştır. Tamamen yandaşlarını kayırma amacını taşıyan, değerlendirme kriterleri belli olmayan bir mülakat yöntemiyle yöneticiler kıyıma uğratılmıştır. Komisyonlarda görev alan milli eğitim müdürleri, okul yöneticilerinin ismini bile bilmeyen şube müdürleri ellerine verilen listeyle görevlerini huzur içinde tamamlamışlardır. İktidarın taşeronluğunu yapan sendika kendi kadrolarına yer açabilmek için bu kıyımda etkin rol almıştır. Diğer taraftan yeni torba yasayla yandaş öğretmen dönemi de başlatılmıştır. Aday öğretmenlerimiz tabi tutulacağı şaibeli bir ‘Mülakattan’ sonra kadro güvencesi kazanabileceklerdir. Mülakatta aranacak temel ölçüt de yandaşlık olacaktır.  Sürgün siyasetinin bir uzantısı olarak bugün öğretmenlerimiz ‘Rotasyon tehdidiyle’ karşı karşıyadır. Öğretmenlerimizi yerlerinden ve okullarından koparacak yeni bir düzenleme getirilmektedir. Bu aynı zamanda AKP’nin kendisi gibi düşünmeyenleri emekliliğe zorlayarak yerlerine kendi yandaşlarını alma girişimidir. Öğretmenlerle ve yöneticilerle ilgili bu kıyım süreci devam ederken çocuklarımız da siyasal iktidarın muhafazakâr bir toplum ve tek tip insan yaratma anlayışından payına düşeni almaktadır.”


ÖĞRETMENLERE, ÖĞRENCİ VE VELİLERE AZGINCA SALDIRILMAKTADIR

Milli Eğitim Bakanlığı’nın elinde “Ortaöğretime geçiş sistemi” son 12 yılda 12 değişiklikle tam bir kaosa dönüştürüldüğünü ifade eden Yazla, şunları söyledi: “TEOG sınavlarıyla öğrencilerimiz bir kargaşanın içine sokulmuştur. Ekonomik ve ulaşım olanakları hiçe sayılarak öğrencinin zoraki yerleştirmesi yapılmıştır. Tercih yapmayanlar ise birçok meslek lisesi dururken imam-hatip liselerine yerleştirilmiş, nakiller şansa bırakılarak adeta veli ve öğrenciyle dalga geçilmiştir. Devlet anayasal görevi olan eğitim öğretim bir kenara bırakılmıştır. Kamu okullarına sınırlı ödenek ayrılırken, öğrenci başına 3500 TL ödenerek özel okullara devlet kasasından yani benim verdiğim vergiden ödenek çıkarılmaktadır.

Kapitalizm öğretmenlerimize, öğrencilerimize ve velilerimize azgınca saldırmaktadır. Türkiye'nin sınıfsal yapısındaki çarpıklık eğitim sistemiyle sürdürülmeye ve kurumsal hale getirilmeye çalışılmaktadır.  Okullarda AKP'nin anladığı bir ‘İnanç öğretisi’ egemen kılınmaktadır.  Laik ve bilimsel eğitim rafa kaldırılmak üzeredir. Hiç bir iktidar döneminde eğitim sistemi bu kadar siyasileşmemiş ve böylesine bir kadrolaşmaya sahne olmamıştır. Eğitim sistemi siyasal iktidarın elinde bir oyuncak haline gelmiş, AKP'ye oy ve seçmen devşirilecek bir mekanizmaya dönüştürülmek istenmektedir.

Cumhuriyetin kazanımları gözlerimizin önünde yok edilirken, bizim de buna sessiz kalmamamız düşünülemez. Eğitim İş, dün olduğu gibi bugün de hem eğitimin gericileşmesine karşı çıkacak hem de kapitalist sistemin saldırılarına karşı siper olacaktır.”

EMEKTEN VE CUMHURİYETTEN YANA OLAN TAVRIMIZDAN VAZGEÇMEYECEĞİZ

 Erol Yazla, açıklamasını şu şekilde sonlandırdı: “Eğitim İş eğitim emekçilerini ve çocuklarımızı ilgilendiren düzenlemelere karşı bütün eğitim çalışanlarını ortak mücadeleye çağırmıştır. Ancak bazı sendikal yapılar eğitim gündeminin gerçek sorunlarını dile getirmek yerine, etnik temelli taleplerle emekçilerin ortak mücadele zemini yok etmiştir.  Ayrıştırıcı bir talep olan anadilde eğitim istemiyle birçok okulumuz yakılmak istendi. Atatürk büstlerine saldırıldı. Böyle bir ortamda hiçbir sendikal yapının haklı taleplerle yapılan eylemleri meşru olmayan zeminlere çekerek emek cephesini bölmeye hakkı yoktur. Eğitim İş olarak bizler, emeğimize ve ülkemizin temellerine yönelen gerici ve sermayeci yönetime karşı tepkimizi ortak mücadele anlayışı ile göstereceğimizi ifade ettik. Emekten ve cumhuriyetten yana tavrımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Eğitim emekçilerinin gerçek temsilcisi olan Eğitim- İş ulusal, laik, bilimsel, demokratik ve nitelikli kamusal eğitim talebini seslendirmek, yönetici kıyımına, TEOG Kargaşasına, rotasyon uygulamalarına karşı çıkmak için alanlardaki yerini almıştır.

Siyasal iktidarın kendisi gibi düşünmeyen hiçbir emekçiyi devlet kurumlarında istemediği açıktır.

Öyle görülüyor ki, emekçiler için bu yıl da eylem yılı olacaktır.  Eğitim iş Encümen-i Muallim’den, TÖS’den, TÖBDER’den devraldığı kültür, birikim ve cesaretle yoluna devam edecektir. Köy Enstitülü bir öğretmen, demokratik öğretmen hareketinin öncüsü ve Türkiye Öğretmenler Sendikası’nın ilk Genel Başkanı Fakir Baykurt`un dilinden sizlere sesleniyorum: Öğretmen yalvarmaz, öğretmen boyun eğmez, öğretmen el açmaz. Öğretmen yakılmaz, öğretmene kıyılmaz, öğretmen sürülmez, öğretmen horlanmaz. Öğretmen eline teslim edilen çocukları eğitir. Öğretmene saygı duyulur. Öğretmen ders verir.”

Grup basının açıklamasının ardından olaysız bir şekilde dağıldı.                                                                                               






***

 

 Eğitim Sen Keşan Temsilciliği Başkanı Mustafa Bayır: “Siyasi iktidarın ‘emir eri’ olmadığımızı göstermek için bugün grevdeyiz”

 

Eğitim Sen Keşan Temsilciği üyesi öğretmenler, “Milli Eğitim Bakanlığı’na Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmesine İlişkin Yönetmelik” kapsamında yapılan yönetici atamalarına tepki göstermek amacıyla dün iş bıraktı.

“Milli Eğitim Bakanlığı’na Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmesine İlişkin Yönetmelik”e tepki Eğitim Sen üyesi yaklaşık 50 öğretmen, derslere girmedi.

Eski İtfaiye Binası önünde toplanan sendikalara üye öğretmenler, kortej oluşturarak, ellerinde taşıdıkları pankart ve dövizlerle sloganlar eşliğinde yürüyüşe geçti.

HAKLARIMIZ VE ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ İÇİN DAYANIŞMA İÇİNDEYİZ

Polisin, AK Parti Keşan İlçe Başkanlığı binası önünde aldığı güvenlik önlemi dikkat çekti.

Cumhuriyet Meydanı’nın yanındaki boş alana gelen grup burada basın açıklaması yaptı.

Eğitim Sen Keşan Temsilciliği Yürütme Kurulu adına basın açıklamasını okuyan Eğitim Sen Keşan Temsilcisi Mustafa Bayır, şöyle dedi: “Bizler, kamusal, bilimsel, demokratik, laik, parasız ve anadilinde eğitim hakkı için, Kadrolu çalışma, güvenceli gelecek için, AKP`nin emir eri değil, emeğimizin tek sahibi olduğumuzu göstermek için, baskısız, insan onuruna yaraşır bir yaşam için birlikteyiz. Haklarımız ve özgürlüklerimiz için dayanışma içindeyiz. Adalet, eşitlik, demokrasi için omuz omuzayız. Her yıl daha geriye giden ve çocuklarımızın geleceğini etkileyen eğitim sistemini sorgulayan eğitim emekçileri olarak siyasi iktidarın, eğitimi dinselleştirdiğini düşünüyoruz. Okullarımızda Resim, Müzik, Beden Eğitimi gibi beceri dersleri her yıl azalmakta ve öğrencilerimizin yetenekleri ortaya çıkarılamamaktadır. Bu dersler azalırken ve diğer seçmeli derslerin olanağı yaratılmazken dini eğitim içeren dersler her türlü kolaylığı sağlanıp, ek özel olanaklarla adeta dayatılmaktadır. Bugüne kadar çalışma yaşamına yönelik olarak da çok sayıda yasal düzenleme yapılmış, haklarımız torba yasalarla tırpanlanmış, esnek çalışma, angarya, performans değerlendirme, mülakat ve sözlü sınav uygulamaları ile iş güvencemiz doğrudan hedef haline getirilmiştir. Siyasi iktidar, iş güvencesiz çalışırken göstereceği bireysel performansa bağlı olan, angarya çalışmaya yatkın, çok yönlü olarak çalıştırılabilecek, kendisine verilen her görevi itiraz etmeden yerine getirecek, sadece kendileri gibi düşünenlerden oluşan bir kamu istihdamı ve buna uygun bir yönetim anlayışı oluşturmak istemektedir. Siyasi iktidarın olmadığımızı göstermek ve haklarımıza sahip çıkmak için bu gün grevdeyiz.”


BASKI, SORUŞTURMA VE SÜRGÜNLERE BOYUN EĞMEYECEĞİZ

Kamu emekçilerinin haklarını ellerinden almak için bugüne kadar önemli adımlar atıldığını ifade eden Bayır, şunları söyledi: “Erken emeklilik, yeni personel almama, taşeronlaştırma, geçici süreli sözleşmeli personel çalıştırma, ücretli öğretmenlik, 4-b, 4-c, 50-d, sözleşmeli çalışma vb gibi uygulamalarla kamu istihdamında büyük bir alt üst oluş yaşanmış, güvencesiz istihdamda tam bir patlama yaşanmıştır. Eğitimde ve yükseköğretimde güvencesiz çalışmaya son verilmesi ve herkesin kadrolu ve güvenceli çalışması için bu gün grevdeyiz. Eğitimde 4+4+4 dayatmasının üzerinden henüz iki yıl geçmesine rağmen, okul dönüşümleri sonucunda ortaya çıkan norm fazlası sorunu hala çözülememiştir. Öğretmen atamalarında, özür grubu tayinlerinde, il içi ve il dışı tayinlerde de ciddi mağduriyetler yaşanmakta, üniversitelerde üyelerimize yönelik baskılar, mobbing uygulamaları, soruşturmalar ve görevden almalar sürmektedir. Okul dönüşümleri sonucu ortaya çıkan sorunlara, atama ve tayinlerde yaşanan olumsuzluklara, baskı, soruşturma ve sürgünlere seyirci kalmayacağımızı göstermek için bu gün grevdeyiz.”

ADRESE TESLİM GÖREVLENDİRME

Eğitimde siyasal kadrolaşmaya son verilmesi gerektiğinin altını çizen Mustafa Bayır,  “Eğitim yöneticileri belirlenirken liyakata dayalı ve objektif değerlendirmeler yapılmalıdır diyoruz. Büyük ölçüde üst düzey eğitim yöneticilerinin değerlendirmelerine dayanan, eğitim kurumları yönetici değerlendirme sonuçları açıklanmış ve 7 bin okul müdürünün büyük bölümü siyasi gerekçelerle resmen tasfiye edilmiştir. MEB, okul müdürlerin değerlendirilmesi ve belirlenmesi sürecinde çok sayıda okulda görevlendirmeler yaparak, bir kez daha siyasi iktidarın en stratejik kurumu olduğunu göstermiştir. Türkiye’nin pek çok ilinde AKP’nin il ve ilçe başkanlıklarından gelen listeler okul müdürlerinin belirlenmesinde belirleyici olmuştur.  Yeni atanan okul müdürlerinin sendikalara göre dağılımına bakıldığında itirazlarımızın ne kadar haklı olduğunu görmek mümkündür. Yeni müdür görevlendirmelerinde Eğitim Bir Sen üyesi müdürlerin oranı %81, Türk Eğitim Sen’li müdürlerin oranı % 9, Eğitim Sen’li müdürlerin oranı % 4, diğerleri % 6’dır. Başından sonuna siyasal kadrolaşma operasyonu olarak gerçekleştirilen eğitim yöneticilerinin değerlendirilmesi ve görevlendirilmesi uygulamaları, hukuktan, adaletten ve objektiflikten yoksundur.  Eğitim yöneticilerinin belirlenmesi ve değerlendirilmesi sürecinde siyasi referanslar değil, liyakat ilkesi temel alınması, eğitim yöneticilerinin belirlenmesinde hiçbir baskı ve yönlendirmeye izin verilmemesi ve her okul kendi yöneticisini, o okuldaki eğitim bileşenlerinin katılacağı demokratik seçimlerle belirlenmesi talebiyle bu gün grevdeyiz.” şeklinde konuştu.

UYARIYORUZ VE TALEPLERİMİZE KULAK VERİLMESİNİ İSTİYORUZ

Bayır, açıklamasını şu şekilde tamamladı: “Eğitimde zorunlu rotasyon asla olmamalı, aday öğretmenlere sözlü sınav uygulanmamalıdır diyoruz. Geçtiğimiz günlerde TBMM’de kabul edilen torba yasa ile öğretmenlere zorunlu rotasyon ve aday öğretmenlerin asli kadrolara geçirilirken sözlü sınav uygulamasının önü açılmıştır. Eğitim Bakanlığı, pek çok konuda olduğu gibi zorunlu rotasyon ve aday öğretmenlere sözlü sınav konusunda dayatmacı tutumunu sürdürmekte, öğretmenlerin ve sendikaların bu konudaki eleştiri ve önerilerini dikkate almamaktadır. Özellikle aday öğretmenlere sözlü sınav uygulaması, iş güvencemizin elimizden nasıl adım adım alınmaya çalışıldığının görülmesi açısından önemlidir. On binlerce eğitim emekçisinin aile ve okul yaşantısını alt-üst edecek olan zorunlu rotasyon uygulaması kabul edilemez. Eğitimde, hiçbir gerekçe eğitim emekçilerini okuttuğu öğrencisinden, ailesinden, oturduğu mahallesinden kopararak zorla başka bir işyerine sürgün göndermesini doğru bulmuyoruz. Öğretmenlere zorunlu rotasyon uygulaması halinde eğitim sisteminin yeni bir kaos ile karşı karşıya kalması kaçınılmazdır. Öğretmenler açısından açıkça ‘Sürgün’ anlamına gelen ve pek çok yönden istismar edilebilecek ‘Zorunlu rotasyon’ uygulamasının gündeme gelmemesi, MEB’in öğretmenleri kendi istekleri dışında zorunlu rotasyona tabi tutmak yerine, gönüllülük ve teşvik esasına dayalı çözümler üretmesi için bu gün grevdeyiz.  Bizler, Türkiye’nin dört bir yanında yıllardır büyük zorluklara katlanarak çalışan eğitim ve bilim emekçileri olarak; siyasi kadrolaşma, zorunlu rotasyon ve sürgünlere son verilmesi için, performans uygulamasına, esnek, kuralsız ve angarya çalışma uygulamalarının durdurulması için, öğrencilerin özel okullara, imam hatiplere ve meslek liselerine mahkûm edilmemesi için,  kamu kaynaklarının özel okullara destek için değil, devlet okullarına aktarılması için, eğitimde ve yükseköğretimde yaşanan sorunların kalıcı olarak çözülmesi için, 

Kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitim hakkına sahip çıktığımızı göstermek için, Eğitim Sen olarak, attığı her adımda dayatmacı uygulamaları ile eğitim ve bilim emekçilerini, öğrencileri ve velileri mağdur eden Milli Eğitim Bakanlığı’nı uyarıyor, taleplerimize kulak verilmesini, sorunlarımızın kalıcı olarak çözülmesini istiyoruz. Sesimizi duymayanlara, taleplerimizi görmezden gelenlere inat, haklarımıza ve geleceğimize sahip çıkmaya devam edeceğiz.  Siyasi iktidarın ve MEB’in gerek toplumsal yaşamda, gerekse eğitim sisteminde hayata geçirmeye çalıştığı her türlü dayatmacı ve anti-demokratik politika ve uygulamalar karşısında bütün eğitim ve bilim emekçileriyle mücadelemize devam edeceğiz.  İşte bu yüzden bugün grevdeyiz.”

Grup, açıklamanın ardından olaysız bir şekilde dağıldı.







EĞİTİM CAMİASINA KEŞAN KAMUOYUNA ZORUNLU AÇIKLAMA

Keşan’da 24 Eylülde yapılan iş bırakma eyleminde ortaya çıkan görüntüden dolayı Eğitim Sen Keşan Temsilciliği tarafından Keşan kamuoyuna ve eğitim emekçilerine açıklama yapılmasını zorunluluk olarak görmekteyiz.

24 Eylül günü gerçekleştirilen Grevin, Eğitim Sen Genel Merkezi tarafından eğitim iş kolunda örgütlü diğer sendikalarla ortak yapılabilmesi için gösterilen çabaya rağmen sadece Türk Eğitim Sen ile ortaklık sağlanmış diğer sendikalar böyle bir birliktelik içinde yer almamışlardır.

Buna rağmen Eğitim Sen Keşan Temsilciliği olarak Keşan’da gerçekleştirilecek olan 24 eylül Grevi ile ilgili eylem ve etkinliklerin ortaklaştırılması için diğer sendikalarla görüşülmüştür. Bu görüşmelerde Eğitim Sen’in uygulayacağı eylem ve etkinlik programı hakkında bilgi verilmiş eylemin ortaklaştırılması çağrısı yapılmıştır. Ancak Eğitim İş Keşan Temsilciliği tarafından Eğitim Sen’in eylemde kullanacağı pankart ve okuyacağı basın açıklamasında yer alan ifadelerle ilgili çekincelerinin olduğunu belirtmişler ve Eğitim Sen ile yan yana görünmenin tabanlarında rahatsızlık yaratacağını düşündüklerinden dolayı ortaklık sağlanamamıştır.

Eğitim Sen olarak sorunları ortak olan eğitim emekçileri ile ilgili yapılacak her türlü eylemin tüm sendikaların kendilerini bayrak, flama ve dövizleri ile ifade ederek her sendikanın kendi adına basın açıklaması yaparak, eylemlerin ortaklaştırılmasının gerektiğini düşünüyor ve savunuyoruz. Sendikaların, kendisi dışında ki sendikaların döviz, flama ve basın açıklama metinlerine müdahale etme ve tasarruf hakkını kullanma anlayışına katılmıyoruz.

24 Eylül günü Keşan’da Cumhuriyet Meydanı’nda ortaya çıkan ayrılıkçı manzara Eğitim Sen üye ve yöneticilerini son derece rahatsız etmiştir. Bu açıklamadaki amacımız basın aracılığı ile tartışma yaratmak değildir. Bundan sonra da böyle bir polemik içerinde olmayacağız. Eğitim Sen olarak bundan sonra da mücadelemizin büyütülmesi ve ortaklaştırılması için bütün çaba ve ısrarımızın süreceğini kamuoyu bilgisine sunarız.

EĞİTİM SEN KEŞAN TEMSİLCİLİĞİ