AYŞİN SEÇİL GEZER

Tanal, eğitimin ticarileştiği vurgusunu yaptığı basın açıklamasında, şu ifadeleri kullandı: “Bugün yapılan değişiklikle. AKP iktidarında ortaöğretime geçiş sistemi dördüncü kez değiştirilmiş oldu. Yapboza bir parça daha eklendi. Ancak biz biliyoruz ki; iktidarın derdi öğrencilerin başarısını ölçmek değil, kurmaya çalıştıkları rejime uygun insan yetiştirmek. Bu nedenle, 4+4+4 sistemi ile başlayan süreçte eğitim alanında yapılan her değişiklik, yoksullar için eğitim olanaklarını biraz daha kısıtladı. Bugün artık yoksul çocuklarımızın imam hatipten başka bir seçeneği neredeyse kalmadı. AKP iktidarı döneminde gerçekleşen bütün atamalarda yapılan kayırmacılık, liyakate değil yandaşlığa değer verme yaklaşımı merkezi olarak yapılan bütün sınavlarda da kendisini gösterdi. Son 15 yılda yapılan sınavlardaki hile ve şaibeler, başta öğrenciler ve veliler olmak üzere toplumun genelinde adalet duygusunu zedeledi. Bugün açıklanan ‘Eğitim Bölgesi ve Sınavsız Mahalli Yerleştirme Sınavı’ da toplumda yüzde 10'luk ayrıcalıklı bir kesim yaratırken, çocuklarımızın yüzde 90'ını evinin yakınındaki imam hatibe ya da meslek lisesine mahkûm edecek. Tüm öğrencilere sunulması gereken adil ve eşitlikçi bir eğitim ideali, bir kez daha geri dönülmez bir darbe alacak.

DEVLET OKULLARINA BÜTÇE AYRILMASI, İMAM HATİP OLMASI ŞARTINA BAĞLANMIŞTIR

Çocuk haklarının ihlal edildiğini söyleyen Metin Tanal, açıklamasını şöyle sonlandırdı: “Çocuklarımızın eğitime ilişkin ihtiyaç ve beklentilerini görmezden gelip, kendi politik ihtiyaçları için eğitimi bir araç olarak kullanan iktidar, yıllardır çocuklarımızı istismar etmekte ve çocuk haklarını ihlal etmektedir. Eğitim, bir yandan protokoller yoluyla gerici vakıflara, diğer yandan da kamu okullarına verilmeyen bütçenin özel okul teşviki adi altında kullanılmasıyla şirketlere ve eğitim tüccarlarına teslim edilmektedir. Gerici-piyasacı politikalar, bir insan hakkı olan eğitimin ticarileşmesine, son 5 yılda özel okul sayısının 10 kat, özel okula giden öğrenci sayısının ise 12 kat artmasına yol açmıştır. Özel okulların, devlet okullarına oranı %20’ye dayanmıştır. Devlet okullarına bütçe ayrılması, ancak okulun imam hatip olması şartına bağlanmıştır. Eğitimdeki temel yaklaşım, okulların nitelikli eğitim vermesinin sağlanması olmalıdır. Oysa bugün bizzat Milli Eğitim Bakanı ‘sınırlı sayıdaki nitelikli okula, yüzde 10'luk bir öğrenci diliminin sınavla yerleşeceğini’ açıklamıştır. Bu açıklama, bu oranın dışında kalan tüm okulların niteliksiz eğitim verdiğinin açık bir itirafıdır. Bu sistem, yarattığı haksızlık ve adaletsizliklerle çocuklarımızın hem psikolojik hem de bedensel sağlığını tehdit eder hale gelmiştir. Buna dur demek için, çocuklarımızın hem sağlığını hem de geleceğini korumak için laik, bilimsel, nitelikli ve parasız kamusal eğitimi savunmaya devam edeceğiz. Sürekli değişen bir eğitim ve sınav sistemi değil kamu okullarına bütçe istiyoruz! Yandaşların kayırıldığı değil, liyakatin korunduğu bir sistem istiyoruz. Çocuklarımızı AKP karanlığına teslim etmeyeceğiz.”