HABER MERKEZİ

Yazla, MEB’in açıkladığı yeni ortaöğretime geçiş sisteminin, “Adresin kadar okul! sistemi” olduğunu iddia ederken herkesi ‘Sınav değiştirme hobiniz, çocuklarımızın fobisi olmasın’ başlıklı imza kampanyasına destek olmaya çağırdı. Yazla’nın yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

BU SİSTEM “ADRESİN KADAR OKUL!” SİSTEMİDİR

“Talimatla herhangi bir bilimsel çalışma, altyapı hazırlığı olmadan bir anda kaldırılan TEOG’un yerine 51 gün sonra var olan eşitsizliği daha artıracak bir liseye geçiş sistemi getirilmiştir.

Bakanın müjde gibi sunduğu yeni sistem için; Eğitim Bölgesi Sınavsız Mahalli Yerleştirme Sistemi, Veli Tercihli Yeni Kayıt Sistemi, Velinin tercihine bağlı serbest kayıt sistemi şeklinde birkaç tane isim bulmuş olsa da bu sistem: “Adresin kadar okul!” sistemidir.

YÜZDE 8’İ, BAKAN’IN TABİRİYLE ‘NİTELİKLİ’ OKULLARA GİDEBİLECEKTİR

Bilindiği üzere; artık liselere geçişte sadece 600 okul için merkezi bir sınav olacağı, bunun dışında kalan tüm okullara öğrencilerin ikametgahlarına göre yerleşeceği belirtilmiştir. Her öğrencinin adresine yakın 5 okulu tercih edeceği ve bu tercihlerden birisine yerleştirileceği açıklanmıştır.

Yani öğrencilerin yaklaşık yüzde %92’si adrese dayalı kayıt sistemi ile yerleştirilecektir. Öğrencilerin sadece yüzde 8’i, Bakan’ın tabiriyle ‘nitelikli’ okullara gidebilecektir.

Eğitim-İş olarak açıklanan yeni sistemin birçok açığı olduğu ve kötü sonuçlar doğuracağı konusunda uyarıyoruz:

DERS BAŞINA NEREDEYSE 2 SORU DÜŞMEKTEDİR

1- Bakan’ın dediğine göre; 90 dakikada, 60 sorulu bir sınav yapılacaktır. Bu sınavda çocuklara 8.sınıf temel dersleri ağırlıklı olmak üzere 6.ve 7. sınıf temel derslerinden, bütün müfredattan sorular sorulacaktır. 3 yıllık eğitimin 60 soruda ölçülmesi bilimsel olarak yanlış ve ölçme değerlendirme ilkelerine aykırıdır. Ders başına neredeyse 2 soru düşmektedir. Üstelik bu 60 sorunun hangi kıstaslara göre hangi ders ve konulardan seçileceği belli değildir.

NİTELİKLİ 600 OKUL HANGİ KRİTERE GÖRE BELİRLENECEKTİR?

2- Bakan’ın sınavla öğrenci alacak liseler için “nitelikli” tanımını kullanması, bu okulların dışında kalan, okulların yüzde 90’ının “niteliksiz” olduğunu ve çocuklarımızın bu niteliksizliğe mecbur bırakılacağını sonucunu doğurmaktadır. Nitelikli 600 okul hangi kritere göre belirlenecektir?

3- Bakan, “eğitim bölgeleri” oluşturacaklarını, çocukların okullarına dair 5 tercihi bu bölgelere göre seçeceğini açıklamıştır. Bu bölgeler hangi kriterlere göre ve ne zaman oluşturulacaktır? Kendi bölgesinde çocuğuna kontenjan da bahane edilerek sadece başka lise gösterilen bir veli, bu “eğitim bölgesi”ni kime şikâyet edecektir?

4- Sadece 600 okulun sınavla öğrenci alacak olması, başarılı çocukların arasındaki yarışı kızıştıracak ve pedagojiye aykırı olarak onların üstündeki yükü, stresi artıracaktır.

5- Bu sistem, Kavimler Göçü gibi Öğrenciler Göçü’ne yol açacak, velileri ve öğrencileri ekonomik durumlarına göre ayrıştıracaktır.

-Ekonomik durumu iyi olanlar, çocuklarını özel okula göndererek bu sistemden kurtulabilecektir. Bu sistemle birlikte özel okul oranının hızla artacağı da açıktır.

- Ekonomik durumu orta olanlar, çocuklarının eğitimi için ‘iyi’ okulların olduğu semtlere taşınacak, bütün bir hayatını değiştirecektir.

-Ekonomik durumu kötü olan yurttaşlar ise “eğitim bölgesi” dayatmasına maruz kalacaktır.

Milli Eğitim Bakanlığı’na soruyoruz;

1.Sınav sistemiyle alakalı hangi kurum, üniversite ve eğitimcilerle ne zaman değerlendirmeler yaptığınızı açıklayacak mısınız?

2. Bir eğitim sistemine akşamdan sabaha müdahale etmeyi hangi bilimsel referanslarla açıklıyorsunuz?

3. Eğitim sistemindeki değişikliklerde toplumsal uzlaşı sağlayarak karar almak sorumluluklarınız içinde değil mi?

4. Okulları kategorize ederken, “nitelikli liseler” “niteliksiz liseler” başlıklarını kullanacak mısınız?

Eğitim-İş olarak öneriyoruz; Bağımsız bir şekilde oluşacak (TBMM aracılığıyla) bir EĞİTİM BİLİM ÜST KURULU kurulmalıdır. Böylece bu kurulun belirleyeceği kısa-orta ve uzun vadeli bir eğitim ana planı (üzerinde uzlaşılmış) topluma güven verecektir.

Eğitimde başarı sağlamış ülkelerde olduğu gibi kurulacak ARGE Merkezinde; üniversitelerin Program Geliştirme, Eğitim Teknolojisi, Ölçme ve Değerlendirme uzmanlık alanlarından destek alarak bu uzmanlık alanlarındaki strateji belirleme, planlama, uygulamayı izleme ve geliştirme çalışmaları bilimsel bir temele dayandırılmalıdır.

Eğitim-İş olarak bu aniden alınan kararların, askıya alınmasını istiyoruz. Yüreği aydınlık, çağdaş bir ülke için çarpan ve bu özlemin çağdaş, laik, bilimsel, adil bir eğitim sisteminden geçtiğini bilen herkesi change.org internet sitesinde ‘Sınav değiştirme hobiniz, çocuklarımızın fobisi olmasın’ başlıklı imza kampanyamıza destek olmaya çağırıyoruz.”