Aslında her ölüm zamansızdır ancak Enez merkez ilçe son aylarda peş peşe gelen genç yaştaki kayıplarla sarsılmış durumda. Son 6 ayda benim hatırladığım 6 ölüm olayı var. Hasan Pınarcı ve Kadir Doğru (Trafik kazası), Volkan Ateş (Kalp krizi), Burak Nizam (Kanser), Alaattin Engin (Kalp krizi), Halil Çayır (Cinayet). Allah mekanlarını cennet etsin, sevdiklerine dayanma gücü versin. Hatırlayamadığım varsa affola. 6 aydan geriye gidersek sayı daha da artabilir. Kaldı ki köyler bu sayıya dahil değil.

Halil Çayır kardeşimizin katledilmesi olayında tüm Enez halkının kenetlenmesi ve tepki göstermesi takdire şayandı. Bu konunun kısmen siyasi rant arayışına döndürülmeye çalışılması, kimin acısının daha yüksek olduğunun yarıştırılması olumsuz gelişmelerdi. Hepimiz derinden sarsıldık, ancak ölümün verdiği acı sadece en yakınları için tarifsiz ve süresizdir. Bizler belirli süre bu acıyı yaşayıp, desteğimizi gösterdikten sonra günlük yaşamımıza dönerken onlar ömür boyu bu acıyla yaşamayı öğrenmek zorunda kalacaklar. Bu duygusal tepkiler ve patlamalar arasında aslında doğru soruları sormayı unutuyoruz. Bu genç yaşta ölümleri sadece kadere mi bağlayacağız? Bunların en azında bir kısmı önlenemez miydi? Daha da önemlisi tekrarlanmaması için neler yapmalıyız?

Toplumsal bir cinnetin eşiğindeyiz. Küçük anlaşmazlıklar bile bir anda ölümcül münakaşalara dönüşebilmekte. Gencecik insanlardan nasıl gözü kara caniler yarattığımızı da sorgulamalıyız ancak işin sosyal boyutu ayrı bir tartışma konusu.

Toplumu yönetenler sadece görünen sorunları çözmeye çalışırlarsa belki başarılı bulunabilirler ancak gerçek anlamda hizmet etmiş olmazlar. Bu reaktif yaklaşımdır. Halbuki yöneticiler proaktif olup sorunlar yaşanmadan yok etmeyi bilmelidirler. Liman örneğini ele alırsak; yıllardır limanın statüsünün belli olmaması, Enez’in tanıtımına ve gelişmesine katkı sağlayacak projeler geliştirmek yerine dar bir vizyonla başıboş bırakılması bu sonuçların oluşmasına katkı vermiştir. Bugün Halil kardeşimizin başına gelen, teknesi başında bir tekne sahibinin de başına gelebilirdi. Teknelerin kirletilmesinden öte, kurcalanması ve hırsızlıkların olması böyle ihtimalleri güçlendirmektedir. Hem güvenliği sağlayacak, hem de Enez’e değer katacak düzenlemeler hala ufukta gözükmemektedir. Konuşulan konular Enez limanının nasıl modern bir yapıya kavuşturulacağı değil, yıllık kaç lira aidat ya da kira alınacağı üzerinedir. İşletmeyi yapacak olan Balıkçılık kooperatifi belediye desteği ile acilen Enez limanına bir vizyon çizmeli ve bu limanı uluslararası turizme hizmet edecek hale getirmek üzere standartlarını belirlemeli ve gerekli girişimleri başlatmalıdır. Aksi takdirde işletim ve güvenlik sorunları çözülmedikçe yeni olaylar kabus gibi başımızda dolaşacaktır.

Daha da önemli bir konu ise Enez’in alt yapı sorunlarıdır. Alt yapı sadece su, yol, elektrik ve kanalizasyondan ibaret değildir. Ulaşım, sağlık ve eğitim hizmetleri de bu kapsamdadır. Enez sağlık hizmetleri bakımından ciddi vakalara cevap veremez durumdadır. Bu konuda en yakın merkez 60 km mesafedeki Keşan’dır ve en iyimser 1 saat mesafededir. Hem Halil olayında, hem yukarıda bahsettiğimiz trafik kazası ve kalp krizleri vakalarında dakikalar bile önemlidir. Bu konuda hem ilk müdahaleler, yaşam desteğinin sağlanması ve sağlık hizmetleri kalitesinin yükseltilmesi hem de hızlı transfer acil çözülmesi gereken sorunlardır. İlçe yönetiminde söz sahibi olanlar bu olaya acilen eğilmeli, gerek ilk yardım ve müdahale, gerekse Enez’de sağlık hizmetlerinin kalitesinin arttırılmasına yönelik çalışmalara hız vermelidirler. Yazın nüfusu 30 bini geçen Enez’in en önemli sorunlarından biri budur ve ivedilikle ele alınmalıdır.

Kısır siyasi çekişmelerle, hele hele acılar üzerinden rant elde edilmeye çalışılarak geçirilecek zaman yoktur. Bu kulvarda koşanlar enerjilerini, sorunları belli olan Enez’e çözüm üretmenin yanında geleceğini de tasarlamak üzere harcamalıdırlar. Bir kez daha genç yaşta yitirdiğimiz tüm kardeşlerimize rahmet, yakınlarına sabır dilerim. Benzerlerinin de yaşanmaması en büyük temennimdir.