Merkezi İstanbul’da bulunan Keşanlı Yönetici ve İşadamları Derneği (KEYİAD), tarafından düzenlenen Keşan 4.Ekonomi Forumu 24 Eylül 2016 Cumartesi günü gerçekleştirildi.

Bahçeşehir Keşan Uğur Okulları Konferans Salonu’nda saat 19.00 sıralarında başlayan ve “Türkiye’nin Yeni Vizyonu”nun tartışıldığı, moderatörlüğünü KEYİAD Başkanı Ahmet Eler’in yaptığı, konuşmacı olarak Doç. Dr. Ekonomist köşe yazarı Deniz Gökçe, Arzum Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı, Twigy Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Öncel, Perakende Üst Düzey Danışmanı Servet Topaloğlu, Mercan Şirketler Topluluğu Yönetim Kurulu Başkanı Tolga Mercan’ın yer aldığı foruma; Keşan Kaymakamı Nuri Özder, AK Parti Keşan İlçe Başkanı Hüseyin Boyalık ile bazı iş adamları ve öğrenciler katıldı.

Forumun açılış konuşmasını gerçekleştirenEler, katılanlara “Hoş geldiniz” diyerek, “Keşan ekonomi formu geleneksel hale geldi. Sürdürülebilir bir hal almasını istiyoruz. Formun düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür ediyorum.” dedi.

TOPALOĞLU: MARKA BİR KARAR DEĞİL NETİCEDİR

SonrasındaServet Topaloğlu söz aldı. Topaloğlu, konuşmasında yeni dönem yönetim modeli ve yeni dönem yönetim modelinin nasıl olacağı konusuna dikkat çekerek, “Marka yönetimden kopmayan bir konu. Marka bir karar değil neticedir. İyi yönetiyorsunuz marka olursunuz. Yeni ve eski dönem yönetim teknikleri arasında kanımca hiç bir fark yok. Gerçek dünya yönetim teorisyenlerinin söylediği kadar komplike değil. Bazı temel unsular var. Yönetimin temel unsularından vazgeçilmemesi gerek. 6 tane temel taş var. Müşteri ihtiyaçlarına yönelik çözümler üretilmeli. İşin temelinde bu var. Bunu tutku ile yapmalısınız. Eğer organizasyon içerisinde çalışılıyorsanız; çalıştığınız kişilere ürün ve hizmetiniz konusunu iyi kavramsallaştırmanız lazım. Sizin hissettiklerinizi hissetmesi lazım. Hedeflerinizi basit ve anlaşılır kılmasınız. Çok hedef yok. Hedef az ve öz olmalı. Hizmetler ve ürünlerin sonuçları disiplinli bir şekilde takip edilmeli. Yönetiminizde olan ve değer üretmeyen süreçlere izin vermemeniz ve sonlandırmanız lazım. Organizasyon içerisinde herkesin yaptıklarımızı çok iyi anlaması lazım. İster yönetici ister şirket sahibi olun. Büyük resimde nerede sorumlu olduklarını bilmeliler. Söylenen ve yapılanları gözlemeniz lazım. Hepsi bu kadar. Bunları yapanlar başarılı olacaktır. Organizasyonda çaycısından tepe yöneticisine kadar herkes sorumluluk alabilmeli. Bunun olması içinde personelin güven duygusunu arttırılması gerek. Kurumsallık konusu baktığımızda ise öncelikle şirketimizi iyi yönetmeliyiz. Kurumsallaşma daha sonra gelmeli. En iyisi kurumsal iyi yönetim. Ama olmuyorsa dünyanın sonu değil. Büyük şirketler için bu söylediğim geçeli değil. Aile şirketleri, KOBİ için geçerlidir. İlk önce iyi yönetim. Kurumsal yönetimde; şeffaflık, hesap verebilirlik, sosyal projeler önemli bir yer tutmakta. Bunları yapmadığınız zaman rahat edemezseniz. Şirketinizi iyi yönetemezsiniz batar. Mutlaka yönetim kurulu ve icra kurulu olması gerekir.” şeklinde konuştu.

ÖNCEL: GELİŞTİRDİĞİM YÖNTEMLERİ TİCARİ HAYATIMDA UYGULADIM

Daha sonra sözü Sinan Öncel aldı. Konuşmasında girişimcilik hikayesini katılımcılar ile paylaşan Öncel, şunları ifade etti:“Beni neyin mutlu ettiğini tespit ettikten sonra, o işi yapmaya karar verdim. Şirketimizi kurduktan sonra 30 yıldır ticari hayatıma devam ediyorum. Kendimce geliştirdiğim yöntemleri ticari hayatımda uyguladım. 13 yıldır futbol sahalarında Twigy terlik giymiş personelimiz var. Gösteri yapıyorlar. İlk dönemde ‘Futbol sahasında terliğin ne işi var’ dediler. Ancak bugün ürünü tutku haline getirdik. Ürününün tutku nesnesi haline getirilmesinde algı yöntemleri etkili oluyor. Bugün insanlar statlarda fotoğraf çekilmek için sıraya giriyor. İtalya ve Fransa’da Türk filmlerinin tanıtılması etkinliklerine sponsor oluyoruz. Algı oluşturmada sponsorlukların da faydası oluyor. İş modellerimizde ‘Biz şöyle başladık, biz neler gördük’ diye konuşmaya başlarız. Tecrübemizin çok çok önemli olduğunu düşünüp, kendimizi haddinden fazla önemsiyoruz. Ancak dijital dünyada bir genç bir uygulama geliştirerek, satıyor. Edindiğimiz birçok tecrübe boşa çıkıyor ve herkesin önemsemesini istediğimiz sözler çöpe gidiyor. Dünyanın hiç umulmadık dijital buluşlarını yapacak gençlerin bizim topraklarımızda da olduğunu biliyorum.”

Sinan Öncel konuşmasının devamında Birleşmiş Markalar Derneği’nin çalışmaları hakkında bilgi verdi.

KOLBAŞI: BİR HAYALİN PEŞİNDEN KOŞARAK BURALARA GELDİM

Öncel’den sonra sözü Murat Kolbaşı aldı. Aile şirketlerinin ticaretteki önemine dikkat çeken Kolbaşı, “Aile şirketlerinde marka yapar iken verdiğiniz mesaj net olmalı ve verdiğiniz mesajın arkasında durmalısınız. Bugün marka ile ilgili olumlu eleştiriler aldığınız zaman gurunuz okşanıyor ama insanlar olumsuz eleştirileri duymak istemiyor. Bu eleştiriyi almak ürünü geliştirmek için çok önemli. Bugün yapılan forumdan 1 yıl sonra bakalım neredeyiz. Bu Keşan için önemli. Bizden önceki kuşakların yarattığı değerlere sahip çıkılması gerek. Kurumsallaşma adına yapılan çalışmalar büyük önem taşır. Bir kağıda yapmak istediklerinizi yazın ve yapabildiniz mi diye geriye dönüp bakın. Eski ile yeni yönetim arasında bir fark yok. Amcam ‘Asgari müşterekte uzlaşım’ derdi. Uzlaşma, bugün hâlâ geçerli. Uzlaşmayı bulabildiğiniz zaman sistemi devam ettirebiliyorsunuz. Şahsım babam ve amcanların kurduğu bir hayalin peşinden koşarak buralara geldim. Her bir aile işletmesinin farklı farklı dertleri var. 40 aile işletmesini temsilen kişiler bir araya geldik. TAİDER’i kurduk. Şuanda 500 üyemiz var. Hikayelerimizi paylaşıyoruz. Hikayelerimiz farklı ama çözümleri de farklı. Yaptıklarımız yeterli değil. Keşan, İpsala’ya 25 km uzaklıkta. Bu 25 kilometreyi geçmemiz lazım. Farklı şeyler yapmalıyız. Aile işletmelerinize sahip çıkın. Onları yaşatmak için emek sarf edin. Sizi bugün zorlayan; amcanız, dayınız, profesyonel hayata geçtiğiniz zaman ise zorlayan bir müdürünüz, üstünüz olacak.” diye konuştu. Aynı zamanda Türkiye-Çin İş Konseyi Başkanı olan Kolbaşı, konuşmasının devamında Türkiye-Çin uluslararası ticareti ve neler yapılabileceği konusunda bilgi verdi.

MERCAN: BİZİM İÇİN TARIMIN GELİŞMESİ ÖNEMLİ

Forumda daha sonra Tolga Mercan söz aldı. Mercan, “Keşan’da değişim çok yavaş. Her şey çok yavaş ilerliyor. Yatırımlar yavaş geliyor, şehir bile yavaş değişiyor. Son dönemde bu gelişmeyi hızlandırmak adına atılan bir gelişmeler var. 1.’si Hamzadere bölgesi. Keşan, Enez ve İpsala’dan oluşan bir bölgemiz. Bu bölgemizin özelliği tarım. Bu bölgede ikamet eden vatandaşlarımızın %70 tarım, %20 hizmet, %10 sanayiden gelirlerini elde ediyor. Var olan gelirlerimizin büyük kısmı tarımdan. Bizim için tarımın gelişmesi önemli. Havza olarak da T21 tarım havzası içerisindeyiz. Tarım ve hayvancılıkla gelişmek zorundayız. Hızla ilerleyen Gıda OSB’miz var. Hükümet bu konuda ciddi destekler verdi. Yerel otorite ile beraber iyi yol alındı. Şuanda ot bedeli gündemde. Bu bedel halledildiği zaman Gıda OSB kurulacak. Bu bölge açısından önemli bir gelişme. Genç arkadaşlarımız okulun ardından iş arayacaklar. Burada iş imkanlarını görmek çok mümkün değil. Bu nedenle Gıda OSB bizim için çok önemli. Gıda OSB’nin kurulmasıyla birlikte 70-80 firma bölgeye gelecektir. Tahmini olarak 8 bin göç bekliyoruz. Bunların hepsi yavaş ilerleyen Keşan’ın ekonomisine katkı sağlayacaktır. Bu esnafa da etki edecek. Keşan’ın kaderini değiştirmek istiyorsak; genç kardeşlerimize iş imkanı yaratmalıyız. Bu iş kapısını da Gıda OSB yaratacak.” dedi.

KEŞAN DAHA HIZLI GELİŞECEK VE DAHA YÜKSEK GELİRLERE ULAŞACAĞIZ

Hamzadere Barajı’nın yapımına 1999 yılında başlandığını ifade eden Tolga Mercan, “2005 yılına kadar %3 seviyesindeydi. Ancak 2005 yılından sonra paranın oraya aktığını gördük. Bir anda çalışmalar yapılacak bugüne kadar hiç sulanmamış olan 275 bin dönüm arazi sulanmaya başlandı. Bu müthiş bir gelir. Bu bizim için çok önemli. Bugüne kadar çeltik ekilmeyen alanlarda, çeltik ekilmeye başlandı, ürün deseni değişmeye başladı. Bunun bir sonraki adımında sulu tarımla yapılan ürünler devreye girecektir. Gıda OSB’ye gelen firmalar bazı ürünler isteyecek. Bunların hepsi bölge için çok önemli. 1 katrilyonluk ekonomi yaratmasını bekliyoruz. Hamzadere ve Gıda OSB çok ciddi bir ekonomik getiri sağlayacak. Yavaş yavaş gelişen Keşan daha hızlı gelişecek ve daha yüksek gelirlere ulaşacağız.” dedi.

GÖKÇE: 15 TEMMUZ SONRASI EN OLUMSUZ VERİ SANAYİ SEKTÖRÜNDEN GELDİ

Programın ilk bölümünün son kısmında sözü Deniz Gökçe söz aldı. Konuşmasında Türkiye’nin ekonomik durumu hakkında bilgiler vererek değerlendirmelerde bulunan Gökçe, “15 Temmuz olayları sanayi üretimini son 7 yılın en düşük gelişme oranına indirdi. 15 Temmuz sonrası en olumsuz veri sanayi sektöründen geldi. Sanayi üretimi geçen yılın Temmuz ayı oranına göre %8,4 oranında azalarak küçük bir orana geriledi. %7 civarında büyüyen bir sanayi sektörümüz var. Hızlı büyüyor. Ama Haziran ayında da %4,2 idi. Türkiye’nin ekonomide beklenen gidişatı yavaş olmasıydı. Üretim tarafında en hızlı büyüyen sektör; inşaat. %7 büyüdü. Buna karşılık tarım üretimi %1 azaldı. Ekonominin harcamalar kısmında ise özel tüketimin %5,2 oranında arttığını görüyoruz. Özel sektörde yatırımlar azalırken kamu yatırımı artmış durumda. 15 Temmuz’dan sonra toparlanmayı sağlamak için devlet devreye giriyor. Özel sektördeki küçülme ekonominin karşı karşıya kaldığı en önemli problem halini almış. Muhtemelen Türkiye %3-4 arasında bir büyüme yaşayacak. Türkiye’nin büyümeye ihtiyacı var. Türkiye’deki işsizlik oranı tarımı çıkardığınız zaman %12.9’a gelmiş durumda. Genç nüfus işsizliği %17-20 arasında dalgalanıyor.”diye konuştu.

Konuşmaların ardından forumun 1. bölümü sona ererken, 2. bölümde katılımcıların soruları cevaplandırıldı.