ADD Keşan Şubesi Başkanı Rami Uluz, dün dernek merkezinde düzenlediği basın toplantısında 10 Ağustos 2014 Pazar günü yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin alınan kararları açıklayıp, geçen cumartesi günü bazı kesimlerce Keşan’da binlercesi dağıtılan “İtirazım Var!” bildirisi hakkında değerlendirmelerde bulundu.

ADD’nin Türkiye genelinde 400’e yakın şubesi bulunduğunu kaydeden Uluz, alınan ortak kararın seçime gitmek ve oy kullanmak olduğunu belirti. Geçen cumartesi günü “Trakya Atatürkçü Demokratlar Platformu” imzası ve “İtirazım Var!” başlığı ile Keşan’da dağıtılan bildiriyi sanal ve korsan olarak nitelendiren Uluz, “Trakya’da böyle bir oluşum ve örgütlenme yok. Tüm üyelerimiz ve halkımız bunu böyle bilsin” dedi.

Saat 14.00’te başlayan basın toplantısına, ADD Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi ve Trakya Bölge Sorumlusu İsmail Bilgin ve yönetim kurulu üyeleri de katıldı.

BAZI SIKINTILAR YAŞANDI

Sözlerine 26 Temmuz 2014 Cumartesi günü, yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi genel bir değerlendirmede bulunmak için Edirne’de ADD Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi ve Trakya Bölge Sorumlusu İsmail Bilgin’in de katılımıyla genişletilmiş bir bölge toplantısı düzenlediklerini bildirerek başlayan Uluz, 10 Ağustos’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimine ve ülke gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulunduklarını ve bir sonuç bildirgesi hazırlayarak yayınladıklarını kaydetti. Uluz, yapılan değerlendirme ve konuşmaların sonucunda seçime katılma ve oy kullanma kararı alındığını söyledi. Konuşmasının devamında ADD’nin Türkiye genelinde 400’e yakın şubesi olduğunu ifade eden Uluz, “Bizim Trakya olarak aldığımız bu karar aynı zamanda tüm Türkiye’deki ADD şubelerinin aldığı karar doğrultusunda. Cumhurbaşkanlığı adayının açıklanması sırasında bazı sıkıntılar yaşandı ama gelinen boyut belli. Tüm şubelerin görüşü alındı. Seçime katılma ve oyumuzu kullanma kararı aldık.” diye konuştu.

ÇOK ÖNEMLİ

Son olarak geçen cumartesi günü Keşan’da dağıtılan bildiriye değinen Uluz, şunları söyledi: “Bizim bu bildiriyle hiçbir alakamız yok. Biz o gün Edirne’de toplantıda olduğumuz için sonradan haberimiz oldu. Bölgemizde Trakya Atatürkçü Demokratlar Platformu diye bir oluşum yok. Bu bildiri bir kesimin siyasi bir oyunu. Bu bildiri sanal ve korsandır. Tüm üyelerimiz ve halkımız bunu böyle bilmeli. Halkımızın 10 Ağustos’ta yapılacak seçime katılması ve oyunu kullanması çok önemli.”

Uluz’un ardından söz alan ADD Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi ve Trakya Bölge Sorumlusu İsmail Bilgin, Genel Başkan Tansel Çölaşan’ın cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin olarak yaptığı açıklamayı okudu. Bilgin’in okuduğu açıklama şöyle:

 

HALKIMIZIN SEÇİME FİRE VERMEDEN KATILMASI ÖNEMLİDİR.

“T.C. kurulduğundan bugüne değin Kenan Evren hariç Cumhurbaşkanları TBMM tarafından seçilmiştir. 2007 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile 12. Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilecektir.

ABD’de olduğu gibi güçlü bir kuvvetler ayrılığına yer vermeyen anayasal düzenimizde

Cumhurbaşkanlığı seçiminin iktidarın siyasi atağı ile halkoyuna bağlanmış olması ne kadar

hukuk garabeti (tuhaflığı) ise meclisteki siyasi partilerin bu atağa karşı aday belirleme

yetkilerini kullanamamış olmaları ve sadece liderlerin aday belirlemeleri bir o kadar

garabet olmuştur. Tüm siyasi partilerin üzerinde, siyaseti yakından izleyen ve halkın büyük çoğunluğunu temsil eden Atatürkçü Düşünce Derneği’nin aday belirleme aşamasında siyasi partilerce görüşünün alınmamış olması, ülkemizin çarpık siyasi anlayışının sonucu olarak değerlendirilmiştir.

ADD, cumhurbaşkanı adayı konusundaki görüş ve beklentilerini kamuoyu ile paylaşmış, adaylar arasında polemiğe girmemiştir.

Gelinen noktada adaylar kesinleşmiştir.O zaman adaylar üzerindeki tartışmaları bir yana bırakıp seçim sürecine odaklanmalıyız.

İlk tespit şu olmalı; R. Tayyip Erdoğan başkanlığındaki iktidarın 12 yıllık icraatı Cumhuriyet yıkıcılığı noktasında odaklanmıştır. Cumhuriyet saldırı altındadır. Devrim ilkeleri batıcı politikacılar ile yozlaştırılmıştır. Laiklik içi boşaltılmış sözde özgürlüğe indirgenmiştir. Hukuk devleti yerini zorba bir polis devletine bırakmıştır. Vatanın milletiyle  bütünlüğü, birliği fiilen sonlandırılmaya çalışılırken; dış politika iflas etmiş, devlet kanlı terör örgütü IŞİD’e ricacı noktaya gelmiş, Ortadoğu bataklığına sürüklenmiştir. Ekonomi çökmüş, iktidar ve yandaşları yolsuzluklarla büyürken zenginleşirken; halk doğarken borçlu duruma düşürülmüş, gelinen noktada bir devlet krizi rejim sorunu yaşamaktayız. R. Tayyip Erdoğan Anayasa yolu ile başaramadığı rejimini şimdi Cumhurbaşkanlığı seçimine endekslemiştir.

ATATÜRK KAZANMIŞTIR

İkici önemli tespit şudur: Halk bu gerçeği görmüş mücadele etmeye başlamış pekçok şeyi de başarmıştır. Ergenekon, Balyoz davaları çökmüş, Cemaat ve AKP’nin birlikte orduya kumpas kurdukları görülmüş, bugün başbakanın her konuda suçlu ilan ettiği, paralel yapı diye adlandırdığı parti içindeki cemaatçı yapının bizzat R.T. Erdoğan tarafından ve partinin bilgisinde oluşturulduğunu bilmeyen kalmamıştır. Yeni Anayasa tutmamış, TC kaldırılamamış, başkanlık sistemi getirilememiş, akil adamlar dışlanmış, çözüm barış açılım palavrarının çözülme ve bölünme olduğu anlaşılmış, kısaca cumhuriyeti ortaçağ karanlığına götürecek, bölecek totaliter bir tek adam rejimi en azından şimdilik engellenmiştir. Bayramlar inadına eskisinden daha coşkulu kutlanmış, özelleştirme ve taşeronluğun emek düşmanlığı olduğu ortaya çıkarılmış, sermaye iktidar işbirliği sergilenmiştir. Kısaca AKP  ve R.T. Erdoğan çökmüş iktidarını ancak zorbalıkla, hukuksuzlukla sürdürebilmektedir.Cumhuriyet şimdiden kazanmıştır. Atatürk kazanmıştır.

MÜCADELE DEVAM ETMELİDİR

 

Mücadelenin tek eksiği bir siyasi yapıya sahip olmayışıdır. Bu da başarılacaktır. Öyleyse mücadele devam etmelidir. Atatürk’ün koltuğuna Cumhuriyet yıkıcıları, vatanı milleti bölmek isteyenler oturmamalıdırlar. Kurucu Genel Başkanımız, Prof. Dr. Muammer Aksoy’un 1989’da Turgut Özal’ı hedef alarak söylediği; ‘pek yararlı olacak bir cumhurbaşkanı bulmaktan daha önemli olan, çok zararlı bir kişinin cumhurbaşkanı seçilmesini önlemektir’ sözü bugün için de geçerlidir. Bu anlamda mücadelemizde hedef; Cumhuriyete kin duyanlar olmalıdır. Siyasi iktidar cumhurbaşkanlığı

oy pusulalarını ihaleye çıkarırken bile nedeni belirsiz bir referandum oy pusulalarını da ihaleye çıkarıyor olması R.T. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde baskın bir erken seçim ile Anayasa değişikliğini de referanduma sunacağını gösteriyor.

HEDEF ERDOĞAN’I ATATÜRK’ÜN KOLTUĞUNA OTURTMAMAK

Tüm bu açıklanan nedenlerle halkımıza sesleniyoruz: Seçime fire vermeden katılmamız bu oyunu bozacaktır. Bakın yapılan anketler AKP ve HDP’nin fire vermeden seçime katılacaklarını gösteriyor. Muktedirin birinci turda seçilmesini engellemenin tek yolu seçime katılmaktır.1. turda kindar bir adayın seçilmemesinin, 2. turda durumu farklı noktaya taşıyabileceğini unutmayalım. Devrimin ilkelerinin bugünün sorunlarının çözümünde de yol gösterici olduğuna inanan Atatürkçü Düşünce Derneği bu seçimde de cumhuriyetin yanında taraftır ve halkın bu yolda verdiği, vereceği mücadelenin içinde ve önünde yer almıştır, alacaktır. Bu nedenle cumhurbaşkanlığı seçimini de mücadelenin bir aşaması olarak görmekteyiz. Hedefi doğru koymak, sonuç almak ve kazanmak için şarttır. Hedef: R.T. Erdoğan’ı Atatürk ün koltuğuna oturtmamaktır. Bu sorumluluğu herkesin taşıdığını ve gereğini yapacağına inanıyorum.”