Dün yaya halde çarşı merkezini dolaşıyorum... Hiç tanımadığım ve daha önce görmediğim, belki görsem de dikkat etmediğim biri usulca yanıma yaklaştı ve bir şeyler fısıldayıp, hiç duraksamadan geçti... Arkasından ilerleyince de panikleyip, ‘Aman sizin yanınızda beni görmesinler!’ dedi... Ne dediğini duymadığımı belirttiğimde ise ‘Yazınız için teşekkür ediyorum, belki maaşlarımızı yatırırlar’ deyip, son gaz yanımdan uzaklaştı... Yine, belediye işçilerinin maaşlarını alamadığı yönünde yazdığım yazı nedeniyle belediye işçisi olmadığı halde birçok kişi bu konunun üzerine gitmemi ve yaşadıkları zorluklara şahit olduklarını belirtti... Yine numarama ulaşan bir vatandaşımdan da belediye başkan yardımcılarına teşekkürlerini iletmem istendi... Sözde, Keşan Belediyesi’nde çalışan bir kişinin 5 buçuk yıldır belediye maaşı ile özel sektörde(!) hizmet verdiği ve belediyedeki yeni yapılanma ile asli görevi olan belediye birimindeki yerine iade edildiği belirtilerek, bu konuda emeği olduğu düşünülen başkan yardımcılarına teşekkür edildi... Anlayacağınız 7’den 70’e herkes belediye bünyesinde çalışan ancak maaş alamayan işçilerin arkasındaydı... Israrla da bu konuyu gündemde tutmam istendi...
Tamam, gündemde tutalım... ‘Belediye’den 3,5 aydır maaş alamayan işçiler aç’ diyelim... ‘Soma’daki maden işçileri ihmalden hayatlarını kaybederken, bizim işçilerimiz de açlıktan ölecek!’ diye mi bağıralım?... ‘Ha parasını alıp, göz göre göre ölüme sürüklenmiş insanlar ha parasını alamayıp göz göre göre sefalete, açlığa sürüklenmiş Keşan Belediyesi’nin işçileri’ diye mi veryansın yapalım... Allah aşkına söyler misiniz ne değişecek? ‘Komşusu açken tok yatan bizden değildir’ demiş atalarımız... Peki işçisi aç gezerken, evine ekmek götüremeyecek duruma düşerken, çocuğunun cebine harçlık koyamazken; kendisi tıka basa yiyen, çocuğuna her imkanı sunan bizden midir?! Keşan Belediyesi’ni yönetenler; bu işçiler her gün umutla maaşlarını alacakları günü bekliyor, sabrediyor, sesini çıkarmıyor... 3,5 ay dile kolay... Bir şekilde ayakta duruyorlar, ailelerinden, eşlerinden, dostlarından, konusundan komşusundan uzanan yardım eli ile açlıklarını yeniyorlar... Ama nereye kadar?
Allah rızası için bir kere de onların yerine kendinizi koyun, boğazınızdan geçen her yudumda işçilerinizin aylardır alın terlerinin, emeklerinin karşılığını alamadığını hayal edin... Onlar size beddua etmiyor, sadece merhamet bekliyor... Sırf onların hatırına, merhametle bekleyişlerine karşılık ben de sizden merhamete gelmenizi(!) ve işçilerin emeklerinin karşılığını yatırmanızı bekliyorum... Bir nebze  de olsa içinizde merhamet vardır umarım!...
                                                                      ***
Not: Dünkü “AYLAR ÖNCESİNDEN BU PROJEDEN BİR CACIK OLMAZ DEDİM, OLA OLA BEN, EMNİYET’İN ‘GULYABANİ’Sİ OLDUM!..” başlıklı köşe yazımda Keşan İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından hazırlanan “Kızanlar Geleceğe Umutla Bakıyor” projesi ile ilgili yapılan 2 geziden bahsetmiştim... Bu gezilerin birinin geçtiğimiz Nisan ayı yerine, yanlışlıkla Kasım ayında gerçekleştiğini yazmışım... Emniyet yetkililerinden bu konuda özür diler, ancak kafalarını Nisan ve Kasım’a yoracaklarına, dakika başı yaşanan hırsızlık olaylarına yormalarını dilerim!... Maazallah yakında, ayağımızdaki donu bile çalacaklar!.. Vatandaşlara da tavsiyem; donlarınıza sağlam lastik takın ki elden gitmesin!