Her yılın son ayında,"Asgari Ücret Komisyonu" yapmış olduğu bir dizi toplantı ile bir yıl boyunca resmi olarak kabul edilen "en alt ücreti" belirliyor. Bu belirlenen ücretin altında işçi çalıştırılması, normalde kanunen yasaktır.

Asgari ücret komisyonu yasa gereği 5 işveren,5 işçi ve 5'te devlet temsilcilerinden oluşmaktadır İşveren temsilcisi TİSK, işçi temsilcisi TÜRK-İŞ, Devlet temsilcisi olarak da değişik kurum ve daire başkanlığından katılanlarla tespit edilmektedir.

İşverenler "Yüksek asgari ücretin, çalışma barışını ve toplumsal iş sözleşmesi düzeni"ni olumsuz etkilediğini, bozduğunu savunuyor.

Hükümet kanadının Ekonomi Bakanı da "Milli Gelire oranla Dünya'da en yüksek asgari ücretin Türkiye'de uygulandığını" savunuyor.

İşçileri temsilen TÜRK-İŞ ise, asgari ücret talebi 1.893TL'dir.

Oysa, bir bekar çalışan emekçinin "aylık yaşama maliyeti" ise 1.948TL'dir. (Türk İş'in yayınlarından)

Asgari Ücret Komisyonunda yer alan temsilcilerin, yukarıdaki açıklamalarından da anlaşılacağı gibi yukarıdaki açıklamalara uygun bir rakam belirlenecek gibi görünüyor.

Yönetmeliğe göre asgari ücret, "işçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, kültür ve ulaşım gibi zorunlu ihtiyaçlarını, günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücret" olarak tanımlanmaktadır. Saat ücreti ve aylık ücrette bu tutar üzerinden hesaplanmaktadır.

Asgari ücretin, belirlenen ve ilan edilen brüt tutarından "SSK primi işçi payı, işsizlik sigortası fonu primi işçi payı, Damga vergisi, Gelir vergisi" kesilmektedir.

Uzun yıllar, Asgari ücretten vergi kesintisi olmazken,12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrasında alınmaya, kesilmeye başlamış ve günümüze kadar sürdürülmektedir.

Asgari ücretin yanında, işçilere de teşvik verilerek "üretilen ürünün kalitesi de" daha da yükselecektir.

1-) Asgari ücreti, işçinin ailesi ile birlikte tüm zorunlu ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde "insan onuruna yakışan" bir düzeyde tespit edilmelidir.

2-) Asgari ücretin, herkese işkolu, bölge, yaş vb. ayrımı yapmaksızın aynı oranda belirlenmesi esas alınmalıdır.

3-) "Asgari ücret tespit komisyonu" kaldırılmalı, asgari ücretin belirlenmesi "Toplu Pazarlık" süreci olarak ele alınmalıdır.

4-) Görüşmeler kamuoyuna açık ve şeffaf hale getirilmeli, anlaşmazlık durumunda, üretimden gelen güçleri kullanabilecekleri yasal zemin oluşturulmalıdır.

5-) Asgari ücret, gelir dağılımını düzenleyici yönde belirlenmeli ve ekonomik büyümeden pay almalıdır.

6-) Asgari ücretle çalışanların elektrik, su, doğalgaz kullanımı "asgari ihtiyacı sınırına kadar" ücretsiz olmalıdır.

7-) Sabah 6 ile 9,akşam 18 ile 21 saatleri arasında, ulaşım parasız olmalıdır.

8-) Eğitimde-Okullarda hiçbir neden ve ad altında para alınmamalı, eğitim okul dışı masrafları da devlet tarafından karşılanmalı, sağlık tamamen parasız olmalıdır.

9-) Asgari ücret,1980 yılı öncesinde olduğu gibi vergi dışı bırakılmalıdır.

"Milli Sermaye" var,"Milli İşçi" tanımı niye yok?

Hükümetin işverenlere birçok teşvik ve destek verdiğini, aynı ölçüde işçilere de verilmesi gerekmez mi? Onlar bir bütünün "üretimin ve çalışma barışının" parçaları değiller mi?

Keşan Belediyesinde çalışan işçilerin 4 aylık ödenmeyen maaşlarının olduğu süreçte AKP İlçe Başkanı Hüseyin Boyalık kardeşimiz, yerel muhalefet duyarlılığı ile haklı ve doğru eleştiriler getirerek kamuoyu oluşmasına katkı verenlerden biri olmuştur.

Ancak, merkezi hükümetin Keşan temsilcisi olarak bugünlerde asgari ücretin belirlenmesi aşamasında, emeğiyle geçinen işçilerin devletin resmi kuruluşlarınca belirlenmiş,"Açlık ve Yoksulluk sınırı" tespitlerini de göz önünde bulundurarak "İnsan Onuruna Yakışan" oranda asgari ücret belirlenmesi konusunda neler söyleyeceksiniz, neler yapacaksınız? Yerelde, "Aslan kesilme" tavrınızı gazetelerden okuyarak öğrendik."Genel" içinde aynı duyarlılığı gösterebilecek misiniz? Yani kısacası "Yerelde" gösterdiğiniz duyarlı tavrı "Genel"de de gösterebilecek misiniz?

Ya da sessiz kalarak, emekçiler ve onlarla ilişkili tüm kesimler için oldukça önemli olan asgari ücret belirlenmesi konusunda "genelde" olanlar, yapılanlar beni ilgilendirmez beni sadece "yerel" ilgilendirir diyorsanız, bu da sizin tercihiniz olacaktır. Neyse, yaşayacağız hep birlikte göreceğiz...

Makamlar, koltuklar gelip geçicidir. Yarın öbür gün kimin kimlerin oturacağı bilinmez. İnsanlar, ardında bıraktıklarıyla anılırlar.