AYŞİN SEÇİL GEZER

Tarımda devletin ağırlığının olması gerektiğinin altını çizen Gaytancıoğlu, “AKP 15 yıldır iktidar ancak Türkiye tarımını yönetemediğini yıllardır söylüyoruz. Bunun tüm belirtileri içerisinde olduğumuz bu günlerde ortaya çıkıyor. Siz, çiftçiye destek vermezseniz, üretiminizi planlamazsanız, çiftçiyi borçlandırırsanız, çiftçiyi rekabet bir firma gibi görürseniz hata yaparsınız. Hâlbuki çiftçimiz desteklenmelidir. Tarımsal üretim çok ciddi anlamda doğa koşullarına bağlıdır. Kuraklıktan etkilenir, aşırı yağıştan etkilenir. Tarımda devletin ağırlığı olmazsa olmazdır. Piyasaları düzenlemek, tarımsal üretime yön vermek devletin asli görevlerindendir. AKP bunu yapmıyor, piyasaları başıboş bırakıyor. Bunun sonuçları olarak 10 yıldan beri buğday fiyatının artmadığını, ama yem fiyatının sürekli arttığını, ayçiçeği fiyatının belli seviyelerde kaldığını ama gübre fiyatının sürekli arttığını, et ve süt fiyatının belli bir düzeyde kaldığını ancak buna karşılık yem hammaddelerinin, veteriner masraflarının ciddi anlamda arttığını görüyoruz.” dedi.

SANAYİCİ UZUN YILLARDIR İLK DEFA FİYATIN ARTMASINI İSTİYOR

Türkiye’de kombine ırkların olduğunu, bir canlı hayvanın hem eti hem sütü için beslendiğini aktaran Gaytancıoğlu, “Bizim koyunlarımız da hem eti hem sütü için beslendiği için et fiyatını çok arttırırsanız, süt fiyatını arttırmazsanız ete yönelim başlar. Üreticiler hayvanlarını kesmeye kalkarlar. Nitekim 2009 ve 2015 yıllarında bunu yaşadık. Buna karşılık süt fiyatını çok dengelemeye çalışırsanız süt hayvanlarına ciddi bir yönelim başlar. Bunu da yaşadık. 2007 yılında 9 buçuk milyar TL’lik, sektör dışından süt hayvancılığı yapan işletmeler oluştu. 9 buçuk milyar TL sıfır faizli krediler verildi. Sonuç olarak Türkiye’nin süt üretiminde 1 litre artış olmadı. AKP, üretimi planlamadan sadece kredilendirerek çiftçiyi borçlandırıyor. Ette ve sütte bir denge koymazsanız her şeyi ithalatla çözmeye kalkarsanız; bugün 18 buçuk milyon tona çıkan süt üretiminde dahi düşüşler yaşarsınız. Ulusal Süt Konseyi denen bir konsey var. Süt sanayicileri süt üretiminin azaldığını söylüyorlar, fiyatı arttırmak istiyorlar. Sanayici uzun yıllardır ilk defa fiyatın artmasını istiyorlar. Süt fiyatı artsın ki süt üretimi cazip olsun. Tarım Bakanı ‘hayır’ diyor. ‘Süt fiyatlarını arttırırsanız enflasyon artar’ diyor. Bu, çok yanlış bir politika. Sanayici süt temin etmek, işleyip satmak istiyor. Buna karşılık devlet süt tozu ithalatı yapıyor. Böyle yaparak piyasaları dengeleyemezsiniz, destekleyemezsiniz. Sonra da bugünlerde olduğu gibi süt ithalatı gündeme gelir. Türkiye kendi kendine yeten bir ülkeyken süt bile ithal edecek konuma gelmiştir. Çiftçiyi borçlandıran, çiftçiyi tarlasından eden, çiftçiye destek vermeyen bir mantıkla sürekli ithalatı düşünürseniz bunun sonucuna katlanmak zorunda kalırsınız. Tarım Bakanlığı’nı yöneten Ahmet Eşref Fakıbaba da sektörün dışından gelen bir kişidir. İyi niyetli düşünmesine rağmen konulara vakıf olmadığı için maalesef ithalat lobisinin etkisi altında kalmaktadır.” şeklinde konuştu.

4 GÜNLÜK FAİZ İLE ÇİFTÇİYE ÖDENEN DESTEK AYNIDIR

Okan Gaytancıoğlu, açıklamasını şu sözlerle noktaladı: “Son 4-5 ayda yaşadığımız olaylar; fiyatlar çok artıyor diye buğdayda, arpada, mısırda, pirinçte, canlı hayvanda gümrük vergilerini düşürdüler. Fiyatlar çok artıyor diye nohutta, mercimekte, fasulyede gümrük fiyatlarını düşürdüler.  Bu son derece yanlış bir olay. Fiyatlar neden artıyor, çünkü dünyanın en pahalı mazotunu, elektriğini, yemini kullanıyoruz. Bunun çözümü üretmektir, ithalat değildir. Türkiye’nin ekilmeyen 50 milyon dönüm alanına su götürmek, buralarda üretimi planlayarak üretime destek vermek gerekir. AKP hükümeti yıllardır faizciye çalışıyor. Türkiye Cumhuriyeti günde 1 milyar doların üzerinde faiz ödemesi yapıyor. Çiftçiye verilen destek 14 buçuk milyar TL. 4 günlük faiz ile çiftçiye ödenen destek aynıdır. Çiftçiye verilmesi gereken destek 31 milyar TL’dir. Çiftçiden esirgenen para faizciye ödeniyor başka ülkelerin çiftçisine ödeniyor. Bunlar iyi günlerimiz. Biz, AKP’yi çok iyi tanıyoruz. Tarım bütçesini arttırmadan ithalatı önlememiz mümkün değil. Türkiye coğrafyasında yetişen ürünler ithal edilmemelidir.”