GİZEM GÖRÜR

DEPREM KENDİSİNİ UNUTTURMUYOR

Açıklamasına, Ege Denizi’nde 6.3 büyüklüğünde bir deprem olduğunu kaydederek sözlerine başlayan Balcı, şunları söyledi: “İzmir bölgesi açıklarında meydana gelen deprem, Keşan bölgesinde dahi hissedildi. Özellikle yüksek katlı binaların üst katlarında oturan vatandaşlarımız bunu daha fazla hissetti. Ülkemizin yüzde 97’si deprem bölgesi olması nedeniyle, deprem kendisini unutturmuyor. 17 Ağustos 1999 tarihinden sonra depremle yaşamaya başladık. Ve bu tarihten sonra depreme karşı önlemler ve tedbirler almaya başladık. Depremler insanların nefes alıp vermesi gibidir ve dünyanın da yaşaması için depremler oluyor, olmaya da devam edecektir. Dünyanın yaşaması için gerekli olan bir dönüşümdür.”

DEPREMLE YAŞAMAYI ÖĞRENMEYE BAŞLADIK

Depremlerin belli bir sürede kendisini unutturduğunu ancak, yeniden kendisini hatırlattığına kayıt düşen Hakan Balcı, “Depremle yaşamayı öğrenmeye başladık. Özellikle yapılaşma konusunda, belli aşamalar kat edildi. Bu konuda daha da, ilerlememiz gerekiyor. Örnek vermek gerekirse, Japonya fayların üzerinde kurulmuş bir deprem bölgesidir ve büyük depremler olmasına rağmen çok fazla panik ortamı oluşmuyor. Çünkü yapılar depreme uygun şekilde yapılmış ve tedbirlerde buna göre alınmıştır. Bizim de o aşamaya gelmemiz için ülke olarak çok büyük gayretler göstermemiz gerekiyor.” dedi.

TÜRKİYE’NİN YÜZDE 97’Sİ DEPREM BÖLGESİDİR

Balcı sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin yüzde 97’si deprem bölgesidir. Ülkemiz, Kuzey Anadolu fay hattının, Doğu Anadolu fay hattının üzerinde ve Ege’de çökme tipi depremlerin olduğunu görüyoruz. Bu depremler belli süreçte, tekrarlanıyor ve faylar çalıştıkça da, deprem ürettiğini görmekteyiz. Bizim bilemediğimiz tek husus ise, depremin ne zaman olduğudur. Ama nerede olabileceğini kestirebiliyoruz. Bu anlamda deprem kendisini unutturmuyor ve bizlerin de depremi unutmaması gerekiyor. Depremle ilgili çalışmalar oluyor ancak uzun bir ara verildiği zaman sanki unutuluyor gibi görülse de, deprem kendisini hemen hissettiriyor.”

DEPREM ÖLDÜRMEZ, BİNA ÖLDÜRÜR

Depremde panikleyen insanlara ne gibi tavsiyelerde bulunulması gerektiği ile ilgili bir soruya da yanıt veren Balcı, açıklamasına şöyle devam etti: “Gelişmiş ülkelerdeki insanlar gibi kendimizi güvende hissedersek, depremde de, bir şey olmayacağını düşünürüz ve panik ortamı yaşanmaz. Fakat ülke olarak daha o seviyeye gelemedik. Çünkü böyle bir sarsıntıda dahi panik ortamı oluşuyor. İnsanlar bina içerisindeyseler, kendilerini dışarıya atmaya çalışıyorlar. İnsanlar tedbirlerini kendince alıyorlar ama en önemlisi de, yapılarımızdır. Bundan ötürü de, yapılarımızı depreme göre hazırlamamız lazım. 1999 yılında meydana gelen depremlerden sonra belli bir yol aldık ancak halen eksikliklerimiz var. Bunların da kısa sürede giderileceğine inanıyorum. Keşan’da son dönemde eski okul binalarının yıkılıp, yenilerinin yapılmaya başlanması konusunda ilerleme kat edildiğini görmekteyiz. Kısacası, deprem öldürmez, bina öldürür. Binalara güvenmek için de denetimlerin sürekli ve iyi yapılması gerekiyor. İyi binalar yapıldığı takdirde, deprem sırasında kaçmamıza ya da paniklememize gerek kalmaz.”

NASIL DAVRANILMASI GEREKTİĞİNİN ÖNCEDEN BELİRLENMESİ GEREKİYOR

Deprem esnasında yapılması gerekenler hakkında da, bilgi veren Balcı, sözlerini şöyle tamamladı: “Deprem sırasında asansörler kullanılmamalı. Kolonlara yakın yerlerde durulmalı. Kirişler kırıldığında, kolonlar belli bir taşıyıcı görevi üstlendiği için yaşam alanları olabilir. Evlerimizde, küçük çocuklarımız varsa, deprem konusunda onlara gerekli bilinci aşılamamız gerekiyor. Ailelerin deprem sırasında ne yapacağı konusunda belli bir planlaması olmalıdır. Depremden sonra yıkıcı bir durum olması halinde nasıl davranılması gerektiğinin önceden belirlenmesi gerekiyor.”