MURAT ARKAN

Ufakken büyüklerimiz biz küçüklere sorardı “Büyüyünce ne olacaksın” diye. Daha tam cevabını dahi veremeden oradan birisi çıkar, ne olacak “Kaldırım mühendisi” derdi. O zamanlar tabi artık aklımız da o kadar ermeyeceğinden yapılan espriyi anlamamakla beraber çok defa “Evet, kaldırım mühendisi olacağım” dediğimi hatırlıyorum. Tabi yıllar yılı kovalayınca aslında ufaklıkta aklımızla dalga geçenlere bugün bir cevap hakkımız doğsa bile o kişileri ne hatırlarız ne de işte “Sen bana 25 yıl önce şunu demiştin hatırladın mı?” diye serzenişte bulunabiliriz. Geçen gün kaldırımda yürürken az kalsın bir motosiklet kazasına kurban gidecektim. Motosikletle yüz yüze geldiğimde nasıl kenara çekildim ben de hatırlamıyorum. Aynı gün çok enteresandır ki, kaldırımda yavaş yürürken kaldırıma çıkarak park eden aracın arkamda korna çalarak beni korkutması o gün bende kayıp gün olarak tarihe geçti. Motosiklet sürücüsü “Çekilin ezmeyeyim” demesi, araba şoförünün “Az ilerle kardeşim park edemiyorum demesi” bende onlara karşı bir özür borcu oluşturdu. Bir daha dünyaya gelirsem ki öyle bir şey hiçbir zaman olmayacak. 15 yıl öncesine dönsem ve bu olay başıma gelse evet benim bu hayatta yapabileceğim tek meslek kaldırım mühendisliği derim. Yeryüzünde bana uygun tek meslek bu. En azından biz yayaların işgal ettiği kaldırımları tekrardan insanların kullanımına açmak için çalışırım. Motosikletli sürücü ve araba şoförü ağabey kusura bakmayın sizlerin kullanımına tahsis edilen kaldırımları da kısa süreliğine kullandığım için beni bağışlayın. Belki şimdi yok ama belki yakın gelecekte sadece kaldırım mühendisliği branşının olduğu bir mühendislik açılırsa, o bölümü kazanmak için çalışacağım.