Eğitim-Sen, DİSK Genel-İş, ADD Keşan Şubesi, Emekli Öğretmenler Yardımlaşma Derneği, CHP, ÖDP, EMEP, KP, HDP’den oluşan Keşan Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış günü sebebiyle dün, Cumhuriyet Meydanı’nda ortak bir basın açıklaması yaptı.

Yaklaşık 30 kişi, saat 16.30 sıralarında, üzerlerinde, “Susma haykır, savaşa hayır”, “Barışa el ver, savaşa son ver”, “Savaşa hayır, barış hemen şimdi” yazılı dövizlerle meydandaki Atatürk Anıtı’nın önüne geldi.

Keşan Demokrasi Güçleri adına basın açıklamasını okuyan Eğitim Sen Keşan İlçe Temsilcisi Mustafa Bayır, barışın dilinin savaşı susturması gerektiğini ifade ederek, “İkinci Büyük Emperyalist Savaşı, 1 Eylül 1939 günü Nazilerin Polonya’yı işgaliyle başladı. Ardında elli iki milyon ölü, milyonlarca yaralı, sakat ve moloz yığını haline gelmiş kentler ile büyük bir acı ve gözyaşı bıraktı. İnsanlık tarihinin bu en acımasız, en kanlı ve en kirli savaşının başladığı gün, yani 1 Eylül, Dünya Barış Günü olarak kabul edildi.1 Eylül 2015 Türkiye’sinde Dünya Barış Günü’nde Barış Gününüz kutlu olsun diyebiliyor muyuz? Ülkemiz yeniden yangın yerine döndü. Çatışma, gözyaşı ve acı dört bir yanımızı sardı. Böylesi bir ortamda giriyoruz Dünya Barış Günü’ne… ABD gibi küresel emperyalist güçlerin isteği ve yönlendirmesiyle, uzun süredir Suriye ve Irak’ta savaş sürüyor. Hala kadınlar, çocuklar, gençler ölüyor, sakat kalıyor, salgın hastalıklar, evsizler, sığınmacılar çoğalıyor. Cihatçı IŞİD vb. örgütler en çok kadınların hayatını cehenneme çeviriyor, Ortadoğu halklarına dünyayı dar ediyor. Milyonlarca savaş mağduru çok kötü koşullarda hayatlarını sürdürmeye çalışıyor, binlercesi, çıktığı umuda yolculuk adı verilen göç yollarında can veriyor.” dedi.


HER YER YANIYOR, YÜREKLERİMİZ DE! HİÇ İYİ DEĞİLİZ!

“En tepedeki demokrasi tanımaz, iktidar saplantılı akıl, Suriye’deki savaşa nasıl benzin döktüyse, ülkemizde de çatışmaları başlatıp büyüterek, kan ve gözyaşı üzerinden iktidarını sürdürmeye çalışıyor.” diyen Bayır, “Her yer yanıyor, yüreklerimiz de! Hiç iyi değiliz! Yüksek katılımlı Haziran genel seçimlerinde çıkan sonuç Saray’dakinin tüm hesaplarını alt üst etti. Huzuru ve istikrarı 400 vekil şartına bağlayanlar, istediklerini alamayınca zor kullanmaya başladılar! Son yıllarda tüm ülkeye iyi gelen çatışmasızlık bitirildi. Ülkenin en güzel gençleri Suruç’ta katlettirildi. Silopi, Tatvan, Nusaybin, Lice, Silvan, Varto’da büyük çatışmalar yaşandı, ortalık kan gölüne döndü. Hastaneler, sağlık çalışanları saldırıya uğradı, aciller dahil sağlık hizmetlerine erişim sağlanamadı. Bu savaş bizim savaşımız değil, savaşa mecbur olan AKP’nin ve halka rağmen yönetim darbesi yaparak anayasal suç işleyen Saray’ın savaşıdır. Bu çılgınlıkta ısrar etmek ülkemizi çıkmaz bir felakete sürükleyecek, halklarımızı hedef haline getirecektir. Ortadoğu iç savaşlarla, etnik ve dini boğazlaşmalarla debelenirken, Türkiye de bu kaosun parçası olarak Reyhanlı’da, Roboski’de, Suruç’ta yaşanılanlar gibi daha büyük acılarla yüz yüze kalacaktır. Bizler, bir can daha yitmesin, salgın hastalıklar, sakatlıklar toplu ölümler olmasın, insanlar evlerini terk etmesin, doğaya kıyılmasın diye bu çılgınlığı durdurmak istiyoruz. Dahası Suruç Katliamı’nı gerçekleştirenlerin, Ortadoğu’da savaş suçu işleyenlerin, cihatçı çeteleri besleyenlerin ortaya çıkarılıp cezalandırılması gerektiğini söylüyoruz. Akan kan, toprağa düşen canlar üzerinden iktidar ve oy hesabı yapanları bin kez lanetliyoruz.”

BARIŞA DAİR TÜM ÇABALAR, EYLEMLER YAŞAMSALDIR

Mustafa Bayır, açıklamasını şöyle tamamladı: “Bizler, Kürt sorununda; ölüm, kan ve gözyaşı dışında bir sonuç üretmeyen savaş/şiddet odaklı politikaların derhal terk edilmesini, barışçıl ve demokratik yollarla çözüm için gerekli adımların acilen atılmasını istiyoruz. Barışa dair tüm çabalar, eylemler yaşamsaldır. Ülkenin dört bir yanında olduğu gibi Keşan’da da barışı sahipleniyor ve barışa ses veriyoruz. Bu yıl 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde alanlara çıkmak, ses çıkartmak, halka gerçekleri anlatmak her zamankinden daha önemli ve anlamlıdır. Hiçbir zaman unutulmasın ki, bu ülkedeki darbelerin, savaşların ve ekonomik krizlerin bedelini halkımız ve emekçiler ödemektedir. Savaş naraları atanların çocukları değil, yoksul halkımızın çocuklarının kanı akıtılmaktadır. Bu nedenle demokrasi için, barış için, adalet için mücadeleyi duraksamadan sürdürmeliyiz, sürdüreceğiz. Biz Keşan Demokrasi Güçleri olarak; Çocuklarımız ölmesin barış hemen şimdi diyoruz, saray darbesini ve savaşı durdurmak için sesimizi daha çok yükselteceğiz. Tüm Keşanlılar’ı barış için ses vermeye, gerçekleşecek barış eylem ve etkinliklerine katılmaya çağırıyoruz. Kirli hesaplara kurban edilecek bir tek canımız bile yok. Barışın iyileştirici gücüne hepimizin ihtiyacı var.”