Keşan TSO’da (Ticaret ve Sanayi Odası) dün düzenlenen Bölgesel işbirliği toplantısında, Yunanistan’ın Dedeağaç kentinden gelen heyet ile Keşan, İpsala ve Enez’in yerel dinamikleri bir araya gelerek işbirliğinin arttırılmasında karşılaşılan sorunların aşılması konusunda görüş alışverişinde bulundu.

Keşan TSO Meclis Salonu’nda saat 11.00’de başlayan toplantıya, Dedeağaç Belediye Başkanı Vaggelis Lampakis, Dedeağaç Ticaret Odası Başkanı Chatzimichail Konstantinos Keşan TSO Meclis Başkanı Yüksel Alioğlu, Enez Belediye Başkanı Abdullah Bostancı, İpsala Belediye Başkanı Mehmet Kerman, Meclis üyeleri, Yönetim Kurulu üyeleri, Keşan TB (Ticaret Borsası) Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Yörük ile bazı Yönetim Kurulu üyeleri, İpsala TB (Ticaret Borsası) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Girgin, Keşan, Enez ve İpsala’daki bazı daire amirleri ve yerel yönetimlerin temsilcileri katıldı.

Toplantının açılış konuşmasını yapan Alioğlu, Türkiye ve Yunanistan’ın sınır bölgesinde yaşayanların sorunlarını ve bu sorunlara hızlı çözüm bulmak için görüş alışverişinde bulunulacağını belirterek, toplantıya katılan ve sorunlara çözüm noktasında katkıda bulunacaklara teşekkür etti. Yüksel Alioğlu’nun bu sözlerinin ardından, toplantıya katılanlar tek tek kendilerini tanıttı.

LAMPAKİS: SORUNLARIMIZI BUGÜNE KADAR BİNLERCE KEZ GÖRÜŞMEMİZ GEREKİRDİ

Toplantıda ilk olarak Dedeağaç Belediye Başkanı Vaggelis Lampakis, konuştu.  Lampakis’in yaptığu Yunanca konuşmayı gayet güzel bir dil ile Keşan TSO Meclis Başkanı Yüksel Alioğlu Türkçeye çevirdi.  Türkiye ve Yunanistan arasında kalan sınır bölgesinde yaşanan sorunlardan ve karşılıklı işbirliğinin önünde bulunan engellerden söz eden Lampakis,  iki bölgede yaşanan sorunların paylaşılması için Keşan’a gelirken, Yunanistan’daki basın mensuplarının kendisine, “Neden oraya gidiyorsunuz? Size Genel Kurmay Başkanı mı yoksa Dışişleri Bakanı mı görevlendirdi?” diyerek serzenişte bulunduğunu dile getirdi.  Kendisinin hiçbir zaman böyle bir niyeti olmadığını vurgulayan ve toplantıya, yerel sorunları konuşmak için katıldıklarını söyleyen Lampakis, şöyle konuştu: “Bizler, iki ülkenin başkentleri Atina ve Ankara’dan etkilenmemeliyiz. Politik davranmıyoruz. Bu nedenle sorunlarımızı daha rahat konuşabiliriz. Çok ortak noktamız var. Yerel dinamiklerimiz aynı. Aynı havayı soluyoruz. Irk ve din farklılığımız olmasına rağmen bizim gelenek ve göreneklerimiz birbirine benziyor. Çok ortak yönümüz var. Hemen hemen aynı şeyleri üretiyoruz. Yerel yönetimlerde işler iyi gitmediğinde ayrı ülkelerde olsak bile bölge insanını zor durumda bırakıyor ve fakirleştiriyor.  Tüm bunları göze aldığımızda, sorunlarımızı şimdiye kadar binlerce defa konuşmamız gerekiyordu. Sonuçta bizi ayıran tek şey Meriç Nehri. Bu toplantımızın devamını en kısa sürede Dedeağaç’ta yapmak istiyoruz.”  

Lampakis, konuşmasında Yunanistan’a 72 saat vizesiz giriş, Enez’e feribot seferlerinin başlaması, tarım ve hayvancılık konularında işbirliği yapılması ile Meriç nehrinde zaman zaman yaşanan taşkın olayları konularında görüşlerini belirtti.

MERİÇ İÇİN 375 MİLYON HARCADIĞINIZI BİLİYORUZ

Dedeağaç’ta yaşadıkları sorunların başında, Meriç Nehri’nden gelen su taşkınları olduğunu belirten Lampakis, bu taşkınların hem kendilerini hem de Türkiye tarafını üzdüğünü dile getirerek, “Türkiye kanadının yerel dinamiklerinin bu konuya özenle eğilmesini çok övdüm. Su taşkınlarının önüne geçilebilmesi için 375 milyon TL harcandığını takip ettik. Bölge insanı, Meriç Nehri’nden gelen taşkını avantaja çeviriyor. Sizler bu su taşkınları ile ilgili olarak bakanlık nezdinde görüşmelerde bulundunuz mu? Yunanistan hükümeti şu anda yeni olduğu için bizler de yerel yöneticiler olarak sorunlarımızı hükümete aktarıyoruz.” diye konuştu.

İLETİŞİMSİZLİKTEN BAŞIMIZA NELER GELİYOR…

Bir diğer sorunun, hayvan hastalıkları olduğunun altını çizen Vaggelis Lampakis, mavi dil ve çiçek hastalıklarında büyük kayıplar verdiklerini dile getirerek, üreticilerin bu konuda mağdur olduğunu söyledi. Şu anda da başka bir hastalığın yayılmaya başladığını, bu hayvan hastalıkları konusunda sınır bölgeler olarak iş birliği yapmaları gerektiği yönünde düşünceye sahip olduğunu belirten Lampakis, “İletişim kopukluğundan dolayı başımıza bunların geldiğini düşünüyor ve kızıyorum. Fere kasabasında hayvancılık yapanlar, hayvan varlıklarının %90’ına yakınını mavi dil hastalığından dolayı kaybetti. Yunanistan ve Türkiye hükümetleri, bu konuda birbirlerini bilgilendirmeliydi. Şimdi de yeni bir hastalık türedi. Bu hastalık şuanda korkulu rüyamız haline geldi. Büyükbaş hayvanlarda deri hastalığı olarak adlandırdığımız bu hastalık hakkında yakın zamanda Finlandiyalı yetkilileri ile bir araya geleceğiz.” şeklinde konuştu.

 

72 SAAT VİZESİZ GEÇİŞ İÇİN ÇALIŞIYORUZ

Sözlerinin devamında ticaret ve turizm konularına da değinen Vaggelis Lampakis, Türkiye’de kriz çıktığında, Yunanistan’daki vatandaşların Türkiye’ye gelerek alışveriş yaptığını ve destek vermeye çalıştığını ifade ederek, şunları söyledi; “Şimdi de tam tersi oluyor. Türkiye’de yaşayanlar, Yunanistan’a gelerek alışveriş yapıyor. Bu durum turizm için de geçerli. Yunanistan hükümetinin yeni Turizm Bakanı, iki ülke arasında 72 saatlik vizesiz geçiş için çaba harcıyor. Bu çaba gerçekleşirse, iki ülkeye de çok katkı olacak. Ayrıca, Enez Belediyesi’nin bir dönem önceki başkanı ile Semadirek ve Enez arasında feribot seferleri başlatmak için görüşmelerde bulunuyorduk. Ancak Türkiye’de seçim araya girdi. Yeni seçilen Enez Belediye Başkanı ile bu konudaki görüşmelere devam etmeliyiz.”

OLUMSUZLUKLAR İKİ TARAF İÇİN DE GEÇERLİ

Sınırın iki tarafından kalan bölgelerin de ağırlıklı olarak hayvancılık ve tarım üretimi yaptığını, bu konuda güç birliği yapılması gerektiğini beliren Vaggelis Lampakis, bu durumu Yunanistan bakanına da ileteceğini vurgulayarak, bölge belediyelerinin ve uzman veterinerlerin katılacağı geni kapsamlı bir toplantı düzenlenmesi gerektiğine dikkat çekti. Tüm bu olumsuzlukların her iki taraf için de geçerli olduğunu belirten Lampakis, özellikle havancılık konusunda yaşanan sıkıntıları birlik içerisinde çözümlenmesi gerektiğini kaydetti.

Toplantı, Lampakis’in yaptığı konuşmanın ardından karşılıklı görüş alışverişinde bulunulması şeklinde devam etti.