Gıda Tarım ve Hayvancılık Keşan İlçe Müdürü Gökhan Kıyım, buğday hasadının devam ettiği şu günlerde, anız yakılmasının toprağa verdiği zararlara dikkat çekti.

 

Buğday ve arpa gibi ürünlerin hasat edilmesinden sonra toprak yüzeyinde kalan kök ve sapların, anız olarak tanımlandığını dile getiren Kıyım, anızın neden yakıldığı ile ilgili olarak bilgi verdi. Anızı yakan çiftçilerin, doğru bir iş yaptıklarını zannettiğini ancak bu işin sadece olumlu taraflarını gözönüne alarak böyle düşündüklerini ifade eden Kıyım, şöyle konuştu:

BAZI YARARLARI VAR AMA

“Oysa bir de madalyonun öteki yüzü vardır. Yani anız yakmanın toprağa, bitkiye ve çevreye verdiğiniz zararlar. Çiftçiler anız yakma eğilimindedirler. Bunun nedenleri arasında da; bitki artıklarının çok kolay, masrafsız ve çabuk yok edilmesi, sürümü kolaylaştırmak, ikinci ürün yetiştirmek için zaman tasarrufu sağlamak, sap ve bitki artıkları üzerindeki artıkların yok edilmesi, sapların bitki artıkları ve toprak yüzeyine yakın yerde barınan zararlıların yumurta, larva, pupa ve erginlerinin yok edilmesi, toprak üzerine düşen yabancı ot tohumlarının yok edilmesi gibi yararları vardır.”

1 METREKÜP TOPRAKTA 4 MİLYAR CANLI VAR

Anız yakılmasında faydalı olarak görülen amaçların aksine, toprağa ve doğaya verilen zararların gözardı edilmemesi gerektiğinin altını çizen Kıyım, anız yakılmasındaki zararları ise şöyle aktardı; “Öncelikle anız yakılması sırasında toprak yüzeyinde hasat artıklarının miktarı ve çeşidine bağlı olarak yaklaşık olarak 250 santigrat derece sıcaklık oluşmaktadır ki, bu da toprağın en verimli olan ve sürüm ile bir sonraki mahsulde tohum yatağı ve bitki besin elementlerini barındıran 10 cm’lik toprak kısmının tamamen kuruması ve verimsiz olması anlamına gelmektedir. Ayrıca 1 m3 toprakta yaklaşık olarak 4 milyar canlı bulunmaktadır. Bu canlılar toprağın sürdürülebilir tarım yapılmasında, besin maddelerinin alımında, ayrışmada, toprağın olgunlaşmasında büyük rol oynamaktadır. Toprağın üst kısmında kuruyan bu tabaka ile toprak korumasız kalarak su ve rüzgar erozyonu olarak verimli topraklarımızın kaybına neden olmaktadır. Unutulmamalıdır ki her yıl erozyonla Kıbrıs büyüklüğünde bir alan hemen hemen yok olmaktadır. Bu da zaten yeterli olmayan tarım topraklarımızın çoraklaşmasına, verim kabiliyetlerinin azalmasına, dolayısı ile kendi kendimize yeter olmaktan çıkıp dışa bağımlı olmamıza yol açabileceği bilinmektedir.

DOĞAL DENGE BOZULMAKTADIR

Toprağın bozulan fiziksel yapısı sonucunda toprak içerisinde yer alan hava ve su boşlukları, dengesizleşeceğinden, zaten yüzde 1-2 seviyesinde bulunan organik maddenin kaybı ile su tutma kapasitesi azalarak, toprağın aküferde su tutma kapasitesi ve kurak dönemde bitkinin yararlanma kabiliyeti de düşecektir. Bu da verimde ve sürdürülebilir tarımda sıkıntılara neden olacaktır. Diğer yandan anız yakılması suretiyle, doğal denge bozulmaktadır. Örneğin hububatta, ekonomik zararlara neden olan süne zararlısının doğal düşmanları, tarla fareleri ile beslenen yılanlar, afitler ile beslenen uğur böcekleri, değişik kuş çeşitleri, salgıladıkları enzimler ile toprağı olgunlaştıran ve verimliliğini arttıran solucan gibi canlılar yanarak yok olmaktadır. Anız yakmak suretiyle yer yer orman alanlarında yangınlar meydana gelmektedir. Hatta bazen farklı ürün desenine sahip komşu tarla, bahçe veya bağlar ile bazen de yerleşim yerleri yanmaktadır. Anız yakmanın başka tehlikeleri arasında ise telefon direklerinin yanması ve daha da kötüsü, yoldan geçen arabaların görüş mesafesini azaltarak ölümcül kazalara sebep olmasıdır. Tabiî ki tüm bunların yanında, hava ve çevre kirliliği yaratması, olayın diğer vahametini oluşturmaktadır.”

ASLINDA GELECEĞİMİZİ YAKIYORUZ

Topraktan elde edilebilecek 100 TL’lik kârın, anız yakılarak 20 TL’ye yakınının elde edilebileceğini bildiren Gökhan Kıyım, “Geriye kalan 80-90 TL kaybımız olur. Anız yakarak kârımız %10-20 iken, yakmayarak %80-90 olduğunu çiftçilerimizin görmesi gerekmektedir ve buna inanmalıdırlar. Kısaca tüm bu gerçeklere rağmen ve verilen eğitimler ile uyarılara karşın, eğer bir kişi anız yakıyorsa, ana geçim kaynağı olan toprağı fakirleştirip öldürmektedir. Unutmayalım ki şu an her ne kadar adımıza kayıtlı olsa dahi, sürdürülebilir tarım çerçevesinde, halihazır tarım alanlarımız gelecekte de en az şu anki verimi alması gereken çocuklarımızındır. Anız yakarak geleceğimizi yakmayalım.” diye konuştu.