AYŞİN SEÇİL GEZER

Dün, saat 12.00’da başlayan etkinlikte ilk olarak 1 dakikalık saygı duruşu ardından İstiklal Marşı okundu. Keşan Kent Konseyi Kadın Meclisi tarafından gerçekleştirilen etkinliğe; Keşan Belediye Başkan Yardımcısı Cengizhan Aktan, Keşan Kent Konseyi Başkanı Necmettin Baygül, Keşan Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Heves Bayır Yıldız, Mustafa Kemal Paşa Mahallesi Muhtarı Bayram Ali Kalfalar, Keşan Engellileri Koruma Derneği Başkanı Fatma Öz, Keşan Kent Konseyi Kadın Meclisi ve Yönetim Kurulu üyeleri ve Keşan Kent Konseyi Yönetim Kurulu üyeleri ve konuya duyarlı bazı vatandaşlar katıldı.

Keşan Kent Konseyi Sekreteri Bahar Şen’in sunumunda gerçekleşen etkinlikte ilk olarak Keşan Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Nasip Çakır söz aldı. Sözlerinin başında tüm katılımcılara verdikleri destek için teşekkür ettiklerini belirten Çakır, 25 Kasım’ın kadına yönelik şiddetle uluslararası mücadele günü olduğun altını çizerek şu ifadeleri kullandı: Gazete ve televizyonlarda Boy boy, Sayfa sayfa Kadına şiddete hayır diyen ilk sayfa yazılarını ve haberlerini göreceğiz. Ya yarın. Dün dündü, dünde kaldı. Şiddete devam zihniyetli bir toplumda yaşıyoruz. Günün tarihi geçmişine bakarsak Dominik Cumhuriyetinin Cibas bölgesinde yaşayan ve Mirabal kardeşler olarak tanınan üç kız kardeş diktatörlüğe karşı mücadele veriyorlardı. Sembol haline geldikleri diktatörlük karşıtı mücadelenin çeşitli zamanlarında ağır baskılara maruz kaldılar. 25 Kasım 1960 da üç kız kardeş tecavüz edilip öldürüldüler ve araba kazasında öldükleri duyuruldu. Mirabal kardeşlerin öldürülmesinden bir yıl sonra bu hareket diktatörlüğün sona ermesini sağladı. Özgürlük ve İnsan hakları için verdikleri mücadele sonucu Dünya'da ve Türkiye'de İnsan hakları savunucuları ve kadın hareketleri için bir sembol haline geldi.”

KADINA ŞİDDET OLAN BİR TOPLUMDA MEDENİYETTEN SÖZ EDİLEMEZ

Çakır, sözlerine şöyle devam etti: “1999 yılında Birleşmiş Milletler 25 Kasım'ın ‘Kadına Yönelik Şiddetin ortadan kaldırılması için Uluslararası Mücadele Günü’ olarak benimsenmesini karar altına aldı. İnsanlığın kadını veya erkeği yoktur. Bu nedenle kadınlarda her insan gibi saygıyı hak etmektedir. Kadına şiddet toplumumuzun en büyük sorunlarından birisidir. Unutulmamalıdır ki kadına şiddet olan bir toplumda medeniyetten söz edilemez. Kadınlar bir toplumu ayakta tutan gizli kahramanlardır. Kadın eştir, can yoldaşıdır, annedir ve en önemlisi o bir insandır. Soruyorum size varlığı yok olan hangi kadın sağlıklı bir gelecek yeşertecektir. Ayağında pranga olan ve bunu benimseyen bir kadın mı çocuğuna ilimden, fenden, özgürlükten bahsedecektir. Susmayı öğrenen, itaat etmeyi huzur sanan kadın mı? Refahlı günlerin tohumlarını ekecektir? Kendisini kadının üstünde gören, kadının sadece kendisi için var olduğunu düşünen erkek mi bizi aydınlık yarınlara götürecektir. Gün geçmiyor ki kadına şiddet ile bir haber olmasın. Ya çocuk istismarlarına ne demeli, çocuk gelinler günümüzde kabul edilir hale getirilmeye çalışılıyor. Kadını bir meta, bir mal olarak gören bir erkek hegemonyası ile karşı karşıyayız. Yani erkek döverde, severde nasılsa onun malı. Bu asla kabul edilebilir bir durum değildir. Kadına şiddetin baskın olduğu zamanlar din ön plana çıkıyor. Kadın erkek eşitsizliğini ve dayağı meşru kılar hale getirmişlerdir.”

SEVGİ İLE YOĞRULMUŞ EŞİT VE PAYLAŞIMCI BİR DÜNYA İÇİN HEP BİRLİKTE MÜCADELEYE

Nasip Çakır, açıklamasını şu şekilde sonlandırdı: “Dünya üzerinde şiddeti yok etmenin yolu  ‘Şiddete Hayır’ değil, ‘Sevgiye ve Eşitliğe Evet’ diyerek elde edilir. Şiddete hayır demek; şiddet var herkes yapıyor bende yapabilirim demektir. Olmasını istediğiniz şey ile yola çıkın "Sevgiye Evet"  Yüreğinize sevgi tohumları ekerseniz, tohumlar büyüdüğünde size sevgi olarak döneceklerdir. Sevgi ile yoğrulmuş eşit ve paylaşımcı bir dünya için haydi hep birlikte mücadeleye diyoruz.  Bu 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele gününde Mustafa Kemal Atatürk'ü yad etmeden geçemeyeceğim. Biz Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan kadınlar olarak Dünya kadınlarına göre kendimizi şanslı sayıyoruz. Çünkü Mustafa Kemal Atatürk gibi bir önderimiz var. Bize Seçme ve Seçilme hakkı yanında toplumsal hayata dahil olma ve kadın erkek eşitliğinin sonuna kadar savunucusu ve destekçisi olan, büyük önderimizi saygı ve şükranla anıyoruz. Günümüze destek veren Kurum, Kuruluş ve erkek egemen anlayışa karşı çıkan yanımızda yer alan ve bize destek veren erkek arkadaşlarımıza da teşekkür ederiz.”

Çakır’ın sözlerini tamamlamasının ardından çocuk gelinlere ve kadına öldürmeye kadar varan şiddete ilişkin çeşitli mizansenler yapıldı, erkeklerin kadınları neden dövdüğüne ilişkin bir araştırma sonuçları okundu.

Etkinlik, Emine Ceren Çayır tarafından Nazım Hikmet’in Kadınlarımız şiirini okunması ile sona erdi.