GİZEM GÖRÜR

Keşan’daki süpermarketlerin sayısı 30’u bulmuş durumda. 1984 yılından beri aktif olan Hastane Caddesi Hastane Sokak üzerindeki Güven Market işletmecisi Tamer Güven, mahalle bakkallığını anlattı.

HERKES BİRBİRİNİ TANIYOR

1984 yılından beri bu işi yaptığını söyleyerek açıklamasına başlayan Tamer Güven, “1984’den beri buradayım. Aynı yerdeyim. Hiç yer değiştirmedim. Bekardım, evlendim. Çocukları evlendirmeye bile başladım. Ben hiçbir zaman dükkanımı kapatmayı düşünmedim. Güç meselesi. Ben güçlüyüm. Mahalleli burayı seviyor. Burada karşılaşan müşteri ayaküstü sohbet ediyor. Herkes birbirini tanıyor. Ben de işimi seviyorum.” dedi.

EVLERİNİN ANAHTARINI BIRAKIYORLAR

Mahalle halkının dükkana evinin anahtarını bile teslim edebildiğini söyleyerek devam eden Güven,“Mahalle bakkalının en önemli özelliği, içinde samimiyet barındırmasıdır. Buraya gelen müşteri, mahalleli sadece alışveriş yapmıyor ki. Ayaküstü muhabbet ediyor. Evinin anahtarını bırakıyor. Önemli eşyalarını bırakıyor. Birisi bir eşyasını bırakıyor. Belki günlerce geri almıyor. Ama biliyor ki eşyası güvende. Çünkü biz birbirimizi biliriz.” ifadelerini kullandı.

GÜVEN ÇOK ÖNEMLİ

Tamer Güven, Eskiden süpermarketlere giden müşterilerine kırıldığını ama artık duruma alıştığını belirterek şunları söyledi: “Bana gelmek yerine süpermarkete giden müşterilerime eskiden içimden kırılıyordum. Ama şimdi alıştım. Benden almak zorunda değil kimse. Ama insan tabi ki kırılıyor. Kızınlık demeyelim. Ben sadece bana borcu olup da süpermarketten alışveriş yapanlara kızıyorum. Paraları varsa borçlarını ödemeliler. Çünkü ben de mal alırken nakite ihtiyaç duyuyorum. Süpermarkete gittiğinde 1 TL’niz eksikse o ürünü alamıyorsunuz, geri bırakıyorsunuz. Kalsın, sonra alırız demiyor süpermarketler. Ama bana 2 TL eksik, sonra veririm diyebiliyorlar. Bu samimiyetten kaynaklanıyor. Tabi ki bu samimiyetten de mutluluk duyuyorum. Güven çok önemli. Ben küçük çocukların bakkal amcası olmayı seviyorum.”

BÜYÜK ZORLUKLARI DA VAR

Güven, işinin zorluklarını da anlatarak şöyle devam etti: “Mahalle bakkalları kapanıyor. Çünkü genelde mahalle bakkalının ilk hedefi emekli olmak. Emekli olan bakkalını kapatıyor. Direnmiyor. Bizim işimiz kolay gibi görünüyor ama büyük zorlukları da var. Sabah 7.00’de açıyorum, gece 1.00’de kapatıyorum. Saatleri çok uzun. Bazen eşim yardım ediyor.”

BAKKALLIK ESKİYE GÖRE DAHA KOLAY

Eski dönemlere kıyasla, bu zamanlarda bakkalcılığın daha kolay olduğunu anlatarak devam eden Güven, “Ama şimdi bakkallık eskiye göre daha kolay. Satıcılarla iyi geçinirsen kolaylıklar sağlanıyor. Eskiden zordu çünkü her şey tekeldeydi. Bunu alıyorsan al, yoksa başkası alır diyordu satıcılar. Ve tercih şansımız olmuyordu. Şimdi rekabet var. Ondan almazsam başkasından alma şansım var. Kimse bana zorla bir ürün aldırtamıyor. Kendi istediğim ürünü kendi istediğim kadar alabiliyorum.” dedi.

SÜPERMARKETLERİN BANA ZARARI VAR

Tamer Güven şöyle devam etti: “Süpermarketlerin bana zararı var. Ama ben de bu zararları en aza indirmek için alternatif çözümler üretmeye çalışıyorum. Mesela tost yapıyorum. Süpermarkette satılmayan alternatif ürünler bulmaya çalışıyorum. Sürekli bana gelen müşterilerim var ama süpermarkete de gidiyorlar. Ay boyunca alışveriş yapıp maaşını alınca ödeme yapanlar var. Aldıkları ürünü yazdırıyorlar. Sonra toplu ödüyorlar. Bu benim için bazen sıkıntı yaratsa da arada güven duygusu olduğu için, rahatsızlık duymuyorum.”

SÜPERMARKETTE KİMİN NE ALDIĞINI KİMSE GÖRMÜYOR

Mahallelinin, markasını bilmediği ürünü bakkaldan almadığını ama süpermarketten aldığını söyleyerek devam eden Güven, sözlerini şöyle sonlandırdı:“Devir ekonomi devri. Durumlar bozuk. Ben isim vermeden söyleyeyim. Bazı marketlerde ismi duyulmamış markaların ürünleri satılıyor. Tabi ki doğal olarak daha ucuz ürünler oluyorlar. Ama benim mahalle bakkalı olarak adı duyulmamış ya da az duyulmuş markaların ürünlerini satma lüksüm yok. Mahalleli bana soruyor. Markayı beğenmeyip almıyor. Ama aynı ürünü süpermarketten alıyor. Benim fiyatlarım ürünün kalitesine göre. Ucuza almış olsam tabi ki de ucuza satabilirim. Ben duyulmadık bir kola markası getirsem kimse almaz. Ama süpermarketten alıyor. Belki de insanlar çekiniyor. Süpermarkette kimin ne aldığını kimse görmüyor. Ama burada belki de çekiniyorlar.”