Müftü Süleyman Yeniçeri, cenaze öncesi camilerde okunan sela sonrası ölenin yakınlarının unvanları ile okunmasında herhangi bir sakınca olmadığını söyledi. Yeniçeri, bu yıl Teravi Namazı’na katılımda bir düşüş olduğunu gözlemlediğini de söyledi.

SELA OKUMAK PEYGAMBERİMİZ ZAMANINDA OLMAYAN BİRŞEY

Camilerde okunan selanın ardından ölen kişinin yakınlarının isimlerinin unvanlarıyla birlikte okunmasının doğru olup-olmadığı şeklindeki soruyu yanıtlayan Yeniçeri, “Ölen kişinin tanınabilmesi için hoca efendiler bir sistem geliştirmiş. Mesela insan bir sela sonrası isim duydu, bunu tanımak ister. Bugün sela, Peygamberimiz zamanında olmayan bir şey. Bunlar daha sonra bizde adet haline gelmiş. Her İslam ülkesinde yok bunlar. Selanın manası duyuru, bir ilandır. Biz ilanı yaparken bile güzel bir şekilde yapıyoruz. Cenazenin ilan edilmesi lazım. Yakınları gelecek, cenazeye katılacak. Cenazeye iştirak etmek bizim ona karşı son görevimizdir. Tabi insanlar da bu görevi yerine getirmek isteyecekler. Bu işi duyurmak da camilerde hocalara düşüyor. Cenaze ilanında namların, unvanların söylenmesi şart değil ama tanıtım açısından böyle bir yöntem seçilmiş. Kimsenin kimseye karşı bir üstünlüğü yok burada. Şahıs tanınmış birisiyse de bunda bir sıkıntı yok.” dedi.

İNSANLARA DAHA İYİ TANINMALARI İÇİN LAKAP TAKILMIŞTIR  

Süleyman Yeniçeri, insanı en iyi tanıtanın lakabı olduğunu dile getirerek, şunları söyledi: “Peygamberimizin yaşadığı dönemde insanları tanıtabilmek için lakaplar takarlarmış. Peygamberimizin lakabı da Ebu Kasım. Babası Abdullah, annesi Amine. Neden Abdullah ve Amine’nin oğlu Muhammed denmiyor? Hz. Ebubekir’in esas adı Abdullah ama öyle şöhret bulmuş. Uzun uzun yazanlara bunu sormak lazım. Ama sonuçta bu bir ilandır. Yerde para bile bulsanız, nerede bulduğunuzu söylersiniz.

CEMAATİN CAMİYE GELMEMESİ NAMAZ KILMIYOR ANLAMINA GELMEMELİ

Teravih Namazı’nın geç saatte başlaması nedeniyle katılım düşük olduğu şeklindeki soruya yanıt veren Yeniçeri, “Teravi Namazı’na katılım oranında bir düşüş var zaten. En basit örneği İki Minareli Çarşı Camii’nden verecek olursak, daha önce cemaat çok olduğu için camiye hanımları alamıyorduk. Bu yıl Ramazan’ın başından beri bayanlar namazlara rahat rahat geliyorlar. Geçtiğimiz yıllarda cami tıklım tıklım dolarken, şu anda yarısı bile dolmuyor. Ben bunu cemaatin yazlık bölgelere gitmesine bağlıyorum. Malum tatil. Öte yandan evde kılanlarda var. Cemaatin camiye gelmemesi, kılmıyor anlamı taşımamalı.” şeklinde konuştu.

BİR ZENGİNİN YAPTIĞı YARDIMLA ORTA HALLİNİN Kİ BİR OLMAZ

Süleyman Yeniçeri, yardımlarla yapılan camilerle ilgili de yöneltilen soruyu cevaplandırarak, şunları söyledi: “Bu konuda Peygamberimizin çeşitli uygulamaları ve hadisleri var. Kuran-Kerim’de, <Hayırlarda yarışın. Bir hayra vesile olan o hayrı yapan gibidir.> diyor. Bir zengin de bunu tek başına üstlenebilir ama o ince bir nokta. Zengin der ki; <Sizde yardım edin, kalanı ben tamamlarım> Bir zenginin yaptığı yardımla, bir orta hallinin yardımı bir olur mu? Bundan beklenti daha farklı olur. Benim cebimde de 5-10 TL vardır, Cuma’dan Cuma’ya onu veririm. Öte yandan cami bizim evimiz. Orada Allah ile kul olarak baş başa kalıyor ve huzur buluyorsunuz.”