Türkiye iklim değişikliği ile mücadele amacıyla hazırladığı plan ve öngörüleri gösteren Ulusal Katkı Niyeti Bildirimi'ni açıkladı. Bildirime göre Türkiye önümüzdeki 15 yıl içinde sera gazı emisyonlarında %116 oranında bir artış planlıyor ve bu yıllık ortalama %5’lik bir artışa denk geliyor.

Paris’te Aralık ayında yapılacak Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) 21. Taraflar Toplantısı öncesinde bütün ülkelerin İklim Değişikliğiyle Mücadele İçin Ulusal Katkı Niyeti Bildirimleri'ni (Intended Nationally Determined Contributions-INDC) açıklamaları bekleniyordu. Türkiye 1 Ekim tarihine kadar sunulması gereken bildirimini 30 Eylül’de geç saatlerde açıkladı. Bildirime göre Türkiye önümüzdeki 15 yıl içinde sera gazı emisyonlarını iki kat daha artırmayı planlıyor. TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç “Bildirimin katılımcı bir şekilde hazırlandığı söyleniyor. Ancak TEMA Vakfı'na bu konuda herhangi bir bilgi verilmediğini ve katılımımız olmadığını ifade etmek istiyoruz” dedi.

TÜRKİYE FOSİL YAKITLA BÜYÜMEKTE ISRARLI

Sunulan resmi bildirimde Referans Senaryo'ya göre Türkiye sera gazı emisyonlarında 2030 yılında %21 oranına kadar azaltım öngörüyor ve 2012-2030 yılları arasında toplam sera gazı emisyonlarını 430 milyon tondan 929 milyon tona çıkarmayı planlıyor. Hazırlanan bu indirim senaryosuna göre bile emisyonlarda %116 oranında bir artış planlanıyor. Bu da yılda ortalama %5’lik bir artışa denk geliyor. Konuyla ilgili konuşan TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı “Bu artış oranı büyüme stratejileri ve projeksiyonları ile yakın bir ilişki düşünülerek hesaplanmış olabilir. Buradan anlaşılacağı üzere, enerji yoğun, kömüre ve diğer fosil yakıtlara dayalı ekonomik büyümenin devam edeceği öngörülüyor. Yeşil ve karbonsuz bir büyümenin de mümkün olduğu tamamen göz ardı ediliyor.” şeklinde konuştu.

TÜRKİYE'NİN EMİSYONLARI 2030'DA AVRUPA'YI İKİYE KATLAYABİLİR

Sözlerini sürdüren Ataç “Bildirimde Türkiye’nin 2012-2030 yılları arasında emisyonları için bir zirve yıl da öngörülmüyor. Ne yazık ki bu, Türkiye’nin 2030’dan sonra bile emisyonlarını artırmaya devam edeceğinin düşünüldüğü anlamına geliyor. Eğer ülke olarak emisyonlarımızı bu plandaki gibi artırmaya devam edersek, kişi başına emisyonlarımız 2030 yılında ülke olarak girmeyi planladığımız ve aday ülke olarak benzer stratejiler geliştirme sorumluluğumuz olan Avrupa Birliği ülkelerinin kişi başı emisyonlarının neredeyse iki katı olacak” dedi.

TÜRKİYE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İLE MÜCADELEDE SORUMLULUK ALMIYOR

Ataç, “Bu bildirim ile Türkiye, iklim değişikliğiyle mücadele ve iklim değişikliğine uyum konusunda herhangi bir sorumluluk almadığını açıkça belirtmiş oluyor. Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye’nin açıkladığı İklim Değişikliğiyle Mücadele İçin Ulusal Katkı Niyeti Bildirimi’nin iklim değişikliğiyle mücadeleye katkı sağlayamayacağını, tam tersine iklim krizinin daha da derinleşmesine yol açacağını düşünüyoruz. Bu bildirim bizler için büyük bir hayal kırıklığı oldu” dedi.

ÖNEMLİ EKSİKLER VAR

Türkiye, iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek bölgelerin başında gelen Akdeniz Havzası içinde yer alıyor. Bildirim, iklim değişikliğinin özellikle tarım, gıda güvenliği ve şehirler üzerindeki etkilerine uyum konusunda da somut stratejiler içermemesi nedeniyle oldukça önemli eksiklikler taşıyor.

ULUSAL KATKI NİYETİ BİLDİRİMİ HAKKINDA

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) 21. Taraflar Konferansı 2015 yılı sonunda Paris'te gerçekleşecek. Bir önceki taraflar konferansında alınan karar uyarınca sözleşmeye taraf olan bütün ülkelerden sera gazı emisyonlarını indirmeleri için İngilizce kısaltması INDC (Intended Nationally Determined Contributions) olan Ulusal Katkı Niyeti Bildirimleri'ni sunmaları istendi. Ulusal Katkı Niyeti Bildirimleri, ülkelerin gelecek yıllarda iklim değişikliği ile mücadelede gerçekleştirmek istedikleri uygulamalara dair niyetlerini içeriyor. 8 Ekim 2015 tarihi itibariyle, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 147 ülke ulusal katkı niyetlerini kamuoyunun bilgisine sundu. Paris’te yapılacak toplantıda tüm ülkeleri kapsayan Kyoto Protokolü benzeri yeni bir anlaşmanın imzalanması bekleniyor.