Keşan İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı’nın, Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı’nın ilgili kararına dayanarak aldığı karara göre; siyasi partiler veya adaylar, açık hava tanıtımlarını, 30 Mart 2014 seçimlerinden 1 ay öncesinden, yani 28 Şubat’ta itibaren başlatabilecek.

Bu kuralın Keşan’da çok sıkı takip edildiğini, geçen günlerde CHP aday adaylarının billboard kullanmaya kalkışmalarında gördük. Aday adayları tarafından iki ayrı dönemde asılan billboardların indirilmesi, anında polis marifeti ile sağlandı.

Kimse de buna itiraz etmedi. Kaldı ki; kim neye itiraz edecek? Yasa neyse o ve herkes uymak zorunda! CHP’li aday adayları da itirazsız durumu kabullendiler.

Ancak aradan günler geçti ve AK Parti Adayı Mustafa Mercan, 16 Şubat’tan itibaren, Keşan’ın ana caddeleri başta olmak üzere, değişik noktalarını afişlerle donattı. Yani seçim yasaklarını çiğnedi.

Önce konuyu, 17 Şubat’ta gelecek bakanlara bağladım ve bakanlar gittikten sonra afişlerin indirileceğini sandım. Eh yasayı 1-2 gün çiğnemekle de bir şey olmazdı. CHP’lilerin tanıtımları da o kadar askıda kalmıştı.

Ancak 18 Şubat’a geldiğimizde, bırakın Mustafa Mercan’ın afişlerinin indirilmesini, yenileri asılmaya başlandı.

Keşan’ın açık hava reklamlarından sorumlu firma olarak, böyle bir çalışma yapılacağından bilgimiz yoktu. Belediye yetkilileri ile görüştüğümde, onların da bilgisinin olmadığını öğrendim. Kaldı ki; haberimiz olsa ne olacaktı; yasa dışı bir iş yasallık mı kazanacaktı!

Bunun üzerine, Keşan’ın açık hava reklamlarından sorumlu firmanın yönetim kurulu başkanı olarak, daha önceki gibi, polis kapımıza dayanmadan, Keşan İlçe Seçim Kurulu’nu arayarak durumu bildirmek istedim. Öyle ya; seçim yasakları çiğnendiği için, polis kısa sürede bizi telefonla arayacak ve afişlerin indirilmesini isteyecekti.

Bu sefer ben erken davrandım ve İlçe Seçim Kurulu Müdürü’nü telefon ile rahatsız etme gafletinde bulundum. “Rahatsız etme…” diyorum çünkü, rahatsız olduğu, daha telefonu açıştaki ses tonu ve renginden belli idi.

Ben telefon adabı gereği kendimi tanıtmaya çalışırken, İlçe Seçim Kurulu Müdürü işlerin çok yoğun olduğunu söyleyerek, “Konu önemli mi?” diye sordu.

İlçe Seçim Kurulu’nun bu konudaki hassasiyetini daha önceki tecrübelerimden bildiğim için, “Önemli.” deme hatasına düştüm. Çünkü bana göre, seçim yasaklarının çiğnenmesi önemli bir konuydu. Mustafa Mercan ve AK Parti için önemli olmasa bile, İlçe Seçim Kurulu için önemliydi. Daha doğrusu önemli olmalıydı.

Ve durumu mümkün olduğunca hızlı şekilde İlçe Seçim Kurulu Müdürü’ne aktarmaya çalıştım ve özetle “Afiş asmak serbest mi?” diye sordum. “28 Şubat’ta kadar yasak” olduğu cevabını alınca, engel olunmasını istedim.

Bu sefer de “Bu durum Mülki Makam’ın yetkisinde. Oraya bildirin veya emniyete şikayet edin!” cevabı geldi.

Ben, yasak kararının tarafımıza İlçe Seçim Kurulu’nca bildirildiğini ve konuyu bu nedenle kendilerine aktardığımı söylemeye çalışırken de telefon yüzüme kapandı ve cümlemi tamamlamaya fırsat bulamadım.

Nezaket kurallarına pek uygun bir kapanış olmadı ama İlçe Seçim Kurulu Müdürü sonuçta kural olarak haklıydı.

İlçe Seçim Kurulu’nun kararında, “Yasaklarla ilgili işlem yapma yetkisinin, 28 Şubat’a kadar Mülki Makam’ın yetkisinde, 28 Şubat’tan itibaren İlçe Seçim Kurulu’nda olduğu” yazılıydı.

 

Ben de durumu, Keşan’ın Mülki Makamı’na bildirmeye ve şu soruları sormaya karar verdim:

 

-          Siyasi partilerin ve adaylarının, açık hava tanıtım mecralarını 28 Şubat’tan önce kullanmaları yasak mı, değil mi? Veya bu konuda Mülki Makam istediğine işlem yapıp, istediğine yapmaz mı?

-          Eğer Mülki Makam istediğine işlem yapıp, istediğine yapmamak hakkına sahipse, CHP’nin tanıtımına engel olup, AK Parti’nin tanıtımına izin vermekle taraf tutulmuş olunmuyor mu?

-          AK Parti adayı Mustafa Mercan’ın şu anda yaptığı tanıtım yasal ise yarından itibaren diğer adaylar da aynısını yaparsa ne olacak?

 

Sevgiyle kalın…