Gürkan: “Gelecek yıl, “Edirne”ye geldiğinizde 100 yıllık zaman sıçraması yaşayacaksınız”

BİROL ÇALEN
BÜLENT SAYLAM
Medya Keşan Gazetesi olarak 2016’nın son günlerinde(27 Aralık) Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan ile görüştük. Bizi, Edirne Belediyesindeki makamında ağırlayan Gürkan, genel gündeme dair açıklamalarda bulunurken göreve başladığı tarihten itibaren Edirne Belediyesinde yaptığı çalışmaları anlattı. Yapılacak olan projelerden de söz eden Gürkan, gelecek Edirne hayalini bizlerle paylaştı. Yoğun programına rağmen, değerli vaktini bizlere ayırarak, sorularımızı samimiyetle yanıtlayan Gürkan’a teşekkür ederiz.
Medya Keşan: “2016 yılına dair bir değerlendirme ve 2017 yılından beklentileriniz?”
2017’nin Edirne’miz başta olmak üzere ülkemize ve tüm insanlığa barış getirmesini diliyorum. İnancım ve istediğim odur ki 2017’de ülkemizde hiçbir eve şehit cenazesinin gelmediği bir yıl olsun. Çünkü vatanın bölünmez bütünlüğü için bayrağımızın gönderde kalması için canları pahasına mücadele eden silahlı kuvvetlerimiz, vatandaşımız gerçekten zor bir sınavdan geçiyor.2017 çatışmaların şehit haberlerinin olmadığı sona erdiği bir yıl olsun. Onun dışında tabiî ki tüm insanlığa barış, sağlık ve mutluluk diliyorum 2017’den en büyük beklentim benim kişisel olarak bu.
Tabiî ki ciddi bir ekonomik durgunluk, ekonomik kriz var ülkede. Sabah esnaf ziyaretleri yaptım. Biri restoran diğeri ayakkabıcı iki dükkan kapatma kararı aldıklarını söylediler. Bu anlamda çok ciddi bir ekonomik krizin içerisindeyiz. Bir taraftan da şunu görüyoruz. Türkiye kurulduğundan bu yana 1923 yılından bu yana hem global dünyadaki büyük aktörlerin hem de bizim etrafımızdaki komşularımızın iştahını kabartan bir ülke. Çünkü hem jeopolitik hem de jeostratejik konumu nedeniyle herkesin gözü önünde olan bir ülke ve bu güzel ülkeyi Türkiye Cumhuriyetini öteden beri bölme parçalama çalışmaları var. Bu yeni bir şey değil. Buna rağmen Türk Milleti ülkesinin bekası Cumhuriyetin payidarlığı söz konusu olduğunda hiç bir şeye bakmadan bir araya gelmesini bilen bir millettir. Ama diğer taraftan baktığınızda da özelikle 15 Temmuz kanlı darbe kalkışmasından sonra onu başaramayanlar şimdi ekonomik anlamda ülkeyi darboğaza sokma ekonomik darbe çabalarının olduğu aşikâr. Evet, bunda yönetimin payı vardır, hükümetin payı vardır bu ekonomik başarısızlıkta hepsi bir tarafa ama bunu da görmezden gelmemek gerektiğini düşünüyorum. Şuna inanıyorum bu millet büyük bir millettir. Bu milletin öngörüsü, olayları kavraması, bu ülkenin bölünmez bütünlüğe olan inancı ve ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyetini ilelebet payidar kılma arzusu, her şeye rağmen bütün zorluklara rağmen galip gelecektir diye düşünüyorum.
2014 yılında seçildiğinizde belediye başkanlığı koltuğuna oturduğunuzda Edirne’de yıllardır Edirne Milletvekilliği yapmış ve Edirne için çalışan bir insan olarak belediyecilik anlamında keşke şu icraat yapılmış olsaydı dediğiniz ve belediye başkanı seçildiğinizde ilk yaptığınız icraat neydi?
KEŞKE EDİRNE’NİN ALTYAPISI YAPILMIŞ OLSAYDI
İlk yaptığımız icraat şu. Öncelikle yönettiğiniz kurumun bir röntgenini çekmeniz lazım. Çok uzun yıllar önce Emre Kongar’ın (buradan kendisine de sevgi saygılarımızı sunalım.) ‘Ben Müsteşarken’ diye bir kitabı vardı. Kitapta Emre hoca müsteşarken birkaç bakanın değiştiğini fakat aralarından yalnız birinin kendisine bütçe ve personel durumunu sorduğunu aktarıyor. Ve ardından ‘anladım ki diyor bu bakanla beraber güzel işler yapabileceğiz.’diyor. Şimdi, ben de bir benzerini yaptım. Çünkü ben belediye başkanlığından önce 27 yıl kamuda görev yaptım. Bunun 25 yılı çeşitli düzeylerde yöneticilikle geçti. Bir dönem milletvekilliğinin dörtte üçünü tamamlayarak 3 yıl milletvekilliği yaptım. Dolayısıyla hem yönetim anlamında hem de siyasi tecrübe anlamında bir birikimimiz var. Göreve başladığım ilk gün ilk talebim buydu. Personel durumunu getirin bütçeyi bir getirin tabii borçları da getirin dedim. Bütçeyi gördükten sonra sizin ifadenizle 1 ay içerisinde keşke şu alt yapı Edirne’de yapılmış olsaydı da ben uğraşmak zorunda kalmasaydım dedim. İlk düşüncem bu oldu.
Muhalefet partisi belediye başkanı olmak size bürokraside sıkıntı yaratıyor mu?
KEŞAN BELEDİYESİNİN HİBE KREDİSİNİ %20 DEN %45’E ÇIKARDIK
 7 Nisan 2014’te göreve başladım. Devleti tanıyor olmak devlet mekanizmasının nasıl çalıştığını bilmek gerek üniversiteden, gerek milli eğitimden çok ciddi bir birikim ve tecrübeydi. Zaman geçirmeden İller Bankasıyla kontak kurduk. Çünkü milletvekiliyken de belediye başkanlarımızın talepleri için çok sık gittiğimiz bir yerdi İller Bankası. Hatta en son Havsa Belediyemizin alt yapı ihaleleri vardı onun için gitmiştik ve uzunca bir süre borçlanma yetkisi almıştık. Yine ondan önce Keşan Belediye Başkanımız ziyaret etmişti mecliste. O zaman şimdiki Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığıydı. Keşan Belediyemizin yapmakta olduğu katı atık düzenleme düzenli depolama tesisine hibe kredi Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından % 20 civarında çıkmıştı. Sonra sayın belediye başkanı ile birlikte aynı bakana(Veysel Eroğlu) gittik. Meclisteki odasında görüşmüştük. % 20’lik hibeyi % 45’e çıkartmıştık.
SİSTEMİN NASIL ÇALIŞTIĞINI BİLİYORUZ
Sistemin nasıl çalıştığını biliyoruz. İller Bankası ile ilişki kurdum. Hemen alt yapı için proje taleplerimizi ilettik. Bunlar devasa projeler. projelerin yapılması ile ilgili olarak meclis kararlarını aldık. 2014 Haziran-Temmuz itibariyle İller Bankasına resmi taleplerimizi ilettik. Onlar da hemen çalışmalara başladı. Çeşitli zaman dilimleri içinde projeler bitti. Örneğin Edirne Merkez’deki içi içme suyu şebekesini komple değiştiriyoruz. Teknolojinin yeni imkanlarıyla beraber. 540 km içme suyu şebekesini yenileceğiz. Proje firmasında bir takım sıkıntılar çıkmasından ötürü bu proje en geç kalan projemiz oldu. Edirne’ye iki noktadan içme suyu temin ediyoruz. İçme suyu kuyularımız var ve diğeri de Süloğlu Barajı 30 km öteden. Başkanlığımın ilk aylarında DSİ ile bir protokol yaptık. DSİ ile yaptığımız protokolle  Edirne’ye Kırklareli Kayalıköy Barajı’ndan (58 km uzaklıktan) binlik çelik borularla yıllık 500.000 m3 kapasiteli yeni bir içme suyu rezervi ve bir İçme Suyu Arıtma Tesisi kazandırdık. Bu iki tesisin tutarı 70 Milyon TL civarında. Biz bunun parasının 30 yılda 30 eşit taksitte ödeyeceğiz. 2017’nin Haziran’ında bitiyor projeler. İçme suyu şebekemizle bu yeni irsale hattı ve arıtma birbirine entegre olması gerekiyor. Orada biraz sıkıntılar yaşadık. Sonuç itibariyle Kasım 2016 gibi bitti bu proje ve şu anda ihale hazırlıklarını yapıyor arkadaşlarım. Keşan’dan bir arkadaşımız sosyal medyasından ‘3500 km içme suyu yapacaksınız, nasıl yapacaksınız?’ diye yazmış ama Türkiye bir baştan bir başa 2000 km yaklaşık olarak. Bu uzunlukta içme suyu şebekesi yapma ihtimalimiz yok. 540 km tutuyor.
Diğer taraftan kanalizasyonumuzun problemli olduğu yerler vardı. Kanalizasyon hattımızın da komple projesini yenilettik. O da 467 km yapıyor. Yine yağmurlarda sorunlu noktalarımız vardı. Var olan 30 km’lik yağmur suyu toplama hattımıza bir 30 km daha yeni hat ilave ediyoruz. Onun da projesi bitti. İleri biyolojik su arıtma tesisimiz yoktu. Bunun da projesi bitti 64.000 m2 kapalı alana sahip ileri biyolojik su arıtma tesisi yapıyoruz. Bu dört proje de bitti. Geçtiğimiz yıl Ocak ayında bir referandum yaptık. Bunların tümünü birden mi yapalım yoksa parça parça mı yapalım diye sorduk halk % 98 gibi sonuçla tümünün birden yapılmasını istedi. Bunlar büyük projeler, zaman istiyor. Çok şükür hepsi bitti ve teslim edildi bizlere, arkadaşlar ihalelerini yapıyorlar İller Bankası ile görüştük kredi işlemlerimizde herhangi bir sorunumuz yok. Buradan tekrar ifade edeyim dün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Sayın Mehmet Müezzinoğlu buradaydı, 24. Dönemde beraber Milletvekilliği yapmıştık. O da bu konuda destek oluyor sağ olsun. Yeni yılla beraber ödeneklerimizi bütçemize koyduk, ihalesini çıkıp Şubat sonu Mart başı gibi kazmayı vuracağız alt yapıya.
 Edirne’nin kent olarak gelişimine katkı sunabilecek özelliklerinden bahsedebilir misiniz?
TURİST SAYISINI10 YIL İÇİNDE 10 MİLYONA ÇIKARMA HEDEFİMİZ VAR
Edirne, hem tarihi kimliği hem tarihi dokusu ve bulunduğu konum nedeniyle gözlerin çevrildiği bir şehir. Öbür taraftan Türkiye Cumhuriyetinin serhat şehri Avrupa Birliğine komşu şehir olması, bir geçiş güzergahında bulunması, Avrupa, Anadolu ve Asya’yı birbirine bağlayan, deyim yerindeyse bir köprü vazifesi yapıyor olması nedeniyle hareketli bir şehir. Aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğuna imparatorluk başkenti olarak 92 yıl başkentlik yapmış olması nedeniyle olağanüstü derecede tarihi bir şehir. Edirne yıllık yaklaşık 3 milyon turist alan bir şehir, bu büyük bir rakam. Almanların Statiska diye bir araştırma kuruluşu var. 2014 sonu turizm trenlerini araştırıyor. Artık biliyorsunuz dünyada ülkeler değil şehirler yarışıyor. Ülkelerin isimlerini artık kimse söylemiyor. Dolayısıyla biz de Edirne’yi bu lige sokmaya çalışıyoruz. Bu araştırmada şu anda düştü ama bütün dünyada bütün Türkiye’de turizm ciddi hasar aldı. Edirne, 2014 sonu rakamlarıyla tüm dünyada en çok turist çeken 100 şehir arasında 60’ıncı sırada. Türkiye’den 5 şehir var. Antalya, İstanbul, Muğla ve Artvin var. Dünyanın 2. kara sınır kapısına sahibiz Kapıkule. Diğer taraftan Yunanistan sınırımız var Pazarkule. İpsala var, Hamzabeyli var, Tren gümrüğü var. Bunlar Edirne’ye olan hareketi çok arttırıyor. Bir hafta sonu Edirne’ye geldiğinizde gezerseniz, görürsünüz ki onlarca Yunan plakalı araç, otobüs; yine onlarca Bulgar plakalı araç görürsünüz. Özellikle bahar aylarında yani Nisan-Eylül periyodunda, Noel döneminde de çokça gelen var. Biz de şehrimizi çokça ışıklandırdık çünkü esnaf çok zor durumda, can çekişiyor. En azından biraz komşu ülkelerden gelen vatandaşlara cazip hale getirip ticaretin cazibesini arttırmak gerekiyor.
Edirne’nin turizm potansiyelini arttırmak ve Edirne’ye gelen turist sayısını çoğaltmak ki 10 yıl içinde 10 milyona çıkarma hedefimiz var turizm master planımızda. Onun için destinasyon sayılarını artırmaya çalışıyoruz.
 Bize projelerden bahsedebilir misiniz?
‘SULAR ÜZERİNDE YÜKSELEN ŞEHİR’
Birçok projeler yaptık bunlar makro projeler, büyük projeler. Bir tanesi Kırkpınar Güreşlerinin yapıldığı Sarayiçi’nde ‘Sular Üzerinde Yükselen Şehir’ diye bir projemiz oldu. Sarayiçi 5 bin dönümlük bir alan bir ada aslında, Tunca Nehrinin iki kolunun ortasında kalan. Burada 35 bin m2’lik bir suni bir gölet yapılıyor. Suni göletin içinde tam olimpik açık bir yüzme havuzu, plajları, su oyunları, Dubai’de çok örneğini gördüğümüz dünyada yaygınlaşan su, ışık, müzik senkrenizasyonlarıyla yapılan gösteriler, restoranlar, kafeteryalar, açık fuar alanı, açık konser alanı, diğer tarafıyla yürüme yolları. Orası aynı zamanda Osmanlı’nın Edirne’deki son sarayı olan Saray-ı Cedid-i Amire’nin Has Bahçesi, padişahın has bahçesi. Özellikle IV. Mehmed’in avlanma zevkini tatmin ettiği av yaptığı Tavuk Ormanı var. Orada 6.6 kml’ik bir yürüyüş yolu, yine Tavuk Orman’ının etrafından geçirilen 6.6 km’lik bir bisiklet yolu olacak. O proje için Trakya Kalkınma Ajansı’ndan 4.750.000 TL hibe kredi aldık. Kalanını da biz finanse ettik. Yaklaşık olarak 10 milyon TL’lik bir proje. Bu projenin uygulaması başladı devam ediyor. Yollar yapıldı.


EDİRNE FLORANSA’DAN SONRA İKİNCİ KENT
Biliyorsunuz Edirne UNESCO miras listesine 2 eseriyle girmiş ender şehirlerden birisidir. Biri Selimiye Camii somut kültür miras listesinde diğeri de Kırkıpınar somut olmayan kültür miras listesinde. Hatta ben zaman zaman espri yapıyorum: ‘bizim 2,5 eserimiz var diye. Buçuk da şu: ‘Ebru sanatı’ da İstanbul ve Edirne coğrafi işaretiyle girdi UNESCO somut olmayan kültür miras listesine. Buçuk oradan geliyor.
Geçtiğimiz ay II. Bayezid Külliyesi’ndeki sağlık müzemiz UNESCO kültür miras listesine aday olarak girdi. 2016 yılının başında da hatırlayacaksınız Uzunköprü’müz girmişti. Bunlar sadece şehir bazında değil il bazında düşündüğünüzde kazanımlar. O projemiz uygulanmaya başladı.
Geçtiğimiz ay Selimiye Camii ve Külliyesi rekreasyon projesi ve Yemiş Kapanı arkeo-park projesini bitirdik. Koruma kuruluda onaylandı, sadece Yemiş Kapanı Hanının bir konservasyon raporunu istedi kurul bizden o da hazırlanıyor bir ay içerisinde onu bitireceğiz. Proje onaylandı, şimdi finansını temin edeceğiz, finans ile ilgili bir sıkıntımız yok o da çok büyük bir proje olacak. Selimiye’nin etrafını bu gördüğünüz alanı Osmanlı dönemindeki gibi cazibe haline getirmek istiyoruz. Çünkü Selimiye Edirne’nin tacı, mücevheri. Kente gelen 3 milyon turistin % 75-80’i Selimiye için geliyor. Dolayısıyla Selimiye’yi bir tacı üzerindeki elmas gibi parlatmamız gerekiyor, ortaya çıkarmamız gerekiyor. Selimiye’nin etrafı tamamen bir rekreasyon projesi ile yeşil alan haline getiriliyor, buradaki bölge yaya bölgesi haline gelecek, araçtan arındırılacak; asfaltlar şunlar bunlar hepsi kalkıyor. Bir yılda kurtarma kazısını bitirdiğimiz 3 milyon TL belediye bütçesi ile tamamen yaptık. Belki de arkeolojik kazı yapan Türkiye’deki tek belediye biziz. Çünkü bunun beklemeye tahammülü yoktu. Orada bir de Mimar Sinan’ın su yollarını da bulduk. Müthiş bir şadırvan bulduk. Hakikaten çok değerli ve çok büyük bir iş. Depolardan 4 tanesi ayakta. O depoları ahşap ve cam konstrüksiyon ile kapatıp sergi salonu haline getireceğiz. O bir proje, uygulamasına başlayacağız.
 
Çekül vakfını biliyorsunuzdur Türkiye’nin tarihi dokusunun korunması ve gelecek kuşaklara taşınması açısından bir ekoldür. Başında sevgili Prof. Dr. Metin Sözen Türkiye’nin bir ekolüdür. Aynı zamanda Tarihi Kentler Birliğinin kurucusu ve danışma kurulu başkanıdır. Onun rehberliğinde onun danışmanlığında bir projemiz daha var. Edirne’de Balkan Savaşları yıllarında 1912-13’te Edirne’nin etrafında 30 tane savunma tabyası var. Bu tabyaların en büyüğü olan Hıdırlık Tabya ki aynı zamanda karargah tabyası Kültür Bakanlığı tarafından restore edildi ve bitti. O tepe aynı zamanda Edirne’nin en panoramik en yüksek tepesidir. Oradan Edirne’yi seyrettiğinizde, akşam ışıklar yandığında bütün Edirne’nin siluetini görürsünüz. Bu tepenin bir özelliği daha vardır. Edirne’ye yani doğuya doğru döndüğünüzde Edirne’yi Türkiye’yi, batıya doğru döndüğünüzde Yunanistan’ı, kuzeybatıya döndüğünüzde de Bulgaristan’ı görürsünüz. O tepede belediyemizin yaklaşık 45 dönümlük bir yeri var. Bu 45 dönümlük alanda ustalık eserini Edirne’ye yapan ve dünyadaki en büyük mimar olan mimar Koca Sinan’ın Türkiye ve dünyadaki 99 eserini tespit ettik Metin Hoca’nın önderliğinde. Bu 99 eserin aynı bu İstanbul’daki Minia Türk gibi 1/25 ölçeğinde bire bir maketlerini yapıyoruz. Bir Sinan şaheserleri Minia Park olacak. 2 katlı fütüristik bir binamız var. Seyir terası olan restoranı olan ve bu binanın içinde Edirne Belediyesi Mimar Sinan araştırmaları Merkezini kuruyoruz. Mimar Sinan ile ilgili bütün belge, bilgi hem dijital ortamda hem basılı olarak ve tüm dünyada sadece Türkiye’de değil Mimar Sinan araştırmacıları buraya gelecekler. Bu parkın içerisinde çocuklarımızın da hem hoşça vakit geçirmesi için hem kültürümüzü öğrenmeleri için bir masalı diyarı parkı, masal kahramanlarından oluşan bunlar da birebir ölçekli olacak örneğin Güliver, 7 Cüceler ve Pamuk Prenses, Pembe Panter, Keloğlan gibi çeşitli masal kahramanlarından oluşan bir masal parkı yapıyoruz. Yine buraya o formu bozmayacak o dokuyu yansıtacak bir butik otel yapıyoruz. Bu seyir terasına çıktığınızda doğuya döndüğünüzde Türkiye, batıya döndüğünüzde Yunanistan’ı, kuzeybatıya döndüğünüzde de Bulgaristan’ı göreceksiniz. Bu projemiz de bitti. Hatta Sayın Müezzinoğlu ile onu da konuştum. Her iki projemize de hem Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı ki Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu’na 2015 yılında fahri hemşerilik beratı vermiştim, hem onlar hem Sayın Bakan finans konusunda destek olacaklar.
Zaten Selimiye rekreasyon projesine Sayın Kültür Bakanımız Nabi Avcı ile de görüşmüştük ondan da destek ve katkı alacağız. Ve el birliği ile Selimiye’yi geleceğe taşıyacağız. Edirne çok büyük bir mirasa sahip bir kent. Dünyada m2 başın düşen tarihi eser sayısı bakımından Floransa’dan sonra ikinci kent.



BÜYÜK TARİHİ MİRASIN EMANETÇİSİYİM
Kendimi bu tarihi mirasın mirasçısı olarak görmüyorum. Mirasçılık çok hoş bir kavram değildir. Mirasçı olmak özensizliği beraberinde getirir. Bazen har vurup harman savurmayı getirir. Dolayısıyla çok konuşmamda da bunu söyledim. Bu tarihi mirasın emanetçisi olarak görüyorum kendimi. Bu mirası gelecek kuşaklara devraldığımızdan daha iyi, daha sağlam bırakmalıyız.
Edirne’de 1931 yılında İtalyanların yaptığı bir elektrik fabrikamız var. Metruk haldeydi son 20 yıldır. Duvarları, tavanı, çatısı çökmüştü. Balicilerin, tinercilerin uğrak yeri haline gelmişti. Orasını restore ediyorum nikah salonu ve kültür merkezi olarak. Onun da bir ay içinde restorasyonu bitiyor sona geldik. Orası da Edirne için çok güzel bir kazanım oldu.
Bu saydığım projelerden birçok ödül aldık. Toplamda 13-14’ü geçen sayıda ödül aldık. Hem Sarayiçi rekreasyon projesi ile hem Selimiye projesi ile ki Selimiye projesi hem Marmara Belediyeler Birliğinden hem de Tarihi Kentler Birliğinden hem geçen hafta bir kent yaşamını düzenleyen ajanstan üst üste en yüksek puanı alarak birinci oldu. Yine bu bağlamda Valilik ile bir takas yapmıştım ben. Bizim Saray-ı Cedid-i Amire’nin sit alanın içerisinde onları bedelsiz olarak Özel İdareye devrettim. Biz de Özel İdarenin uhdesinde bulunan Edirne’de çok tanınan bilinen 3 konağı bedelsiz olarak aldık. Biri hafız ağa konağı Selimiye’nin karşısında biri Maarif Caddesinde İkiz Evler biri de Balık Pazarı Caddesinde Eski Vali Konağı. Bunlar Edirne’nin kimlik binalarıdır, tarihine mal olmuş binalardır. Hafız Ağa Konağımızı 1.5 milyona Edirne Kent Belleği Müzesine çeviriyoruz. 3 ay sonra müzemizi açacağız. Bu projenin 900 bin TL’lik kısmını belediye olarak biz karşılıyoruz. 600 bin TL’lik kısmını da Trakya Kalkınma Ajansından hibe kredi olarak aldık. Bununla ilgili çalışmalar bitiyor şu anda uygulamaları yapılıyor yerleştiriliyor. Burası ‘anaç’ bir müze olacak. Müze oturuştuktan sonra müzenin içindeki Kırkpınar bölümünü alıp bağımsız bir Kırkpınar müzesi yapacağız. Destinasyon sayısını arttırmak için. Göç bölümünü alıp bir Göç müzesi yapacağız. Kurtuluş Savaşında Edirne bölümünü alıp, -çok önemlidir Edirne, Trakya Kurtuluş Savaşında- bir Kurtuluş Savaşında Edirne müzesi açacağız. Niye önemlidir? Çünkü Kurtuluş Savaşından önce o zaman Osmanlı’da ilk kurulan müdafa-i hukuk cemiyeti Paşaeli-Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyetidir. Daha sonra rahmetli Atatürk Anadolu Müdafa-i Hukuk Cemiyetini kurdurmuş ve bu iki cemiyeti birleştirerek Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyetiyle Kuvayi Milliyenin temellerini atmıştır. Bu cemiyetin kurucuları Edirnelidir. Biri rahmetli Şevket Dağdeviren onun da bir kitabını hazırlıyoruz. 1918-20 arası belediye başkanlığımızı da yapmış bir tarihi şahsiyettir. Onlar olacak.
KADINLARIMIZI UNUTMADIK
Her mahallede kadın merkezleri açıyoruz. Yeni yerleşim bölgemiz Fatih Mahallemizde Zübeyde Hanım Kadın Merkezini açmıştık. Sonra Kıyık semtimizde Özgecan Kadın Merkezini açtık. 2016’ının ortalarında Valilikten aldığımız eski Vali Konağını -çok muhteşem bir binadır orası- Dr. Fatma Şakir Memik Kadın Merkezi olarak açtık. 4.sünü Gazi Mihal Semtimizde açıyoruz. Dr. Fatma Şakir Memik ile ilgili konuyu açmak isterim. Orayı açarken arkadaşlarım bana soruyorlar ‘Başkanım buraya ne isim vereceğiz’ diye ben böyle isimler üretiyorum: ‘Zübeyde Hanım, Özgecan’ gibi. Dedim ki ‘O gün açıklayacağım.’ Edirne’de çok güçlü bir kadın dayanışması vardır. Dedim ki ‘Buranın ismini Dr. Fatma Şakir Memik Kadın Merkezi olarak koyuyoruz.’ ‘O kim’ diye sordular. Ben de ‘Dr. Fatma Şakir Memik, Atatürk 1934’de Türk Kadınına seçme seçilme hakkı verdikten sonra ilk seçimler olan 1935’te yapılan seçimde seçilen 18 kadın milletvekilinden biridir ve Edirne Milletvekilidir ve Edirne’nin ilk kadın Milletvekilidir. Sene 2016 hala siz bir kadın milletvekili çıkaramıyorsanız da bu ayıp da size yeter.’ dedim. 
ENGELLERİ KALDIRMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ
3 Aralık’ta Edirne’de bulunan 9 engelli derneğini bir araya getirerek ortak bir yönerge hazırlattığımız, finansmanını belediyemizce karşıladığımız, kullanımını 9 engelli derneğine bıraktığımız bir engelsiz yaşam merkezi açtık. Resmi açılışını yapmadık. Türkiye’de şöyle bir uygulama var. Engelli çocuklarımız hangi düzeyde engelli olursa olsun. İster ortopedik engelli olsun, ister zihinsel engelli olsun, ister görme engelli ister işitme engelli olursa olsun. 23 yaşına kadar örgün eğitime gidiyorlar. Milli Eğitimin açmış olduğu iş eğitimi okulları, özel okullar, özel alt sınıflar uygulama okulları gibi okullardan 23 yaşından sonra bu çocuklarımızın ilişiği kesiliyor. Ama bu çocuklarımızın nüfus kağıdındaki yaşı 23 kendileri 23 yaşında değil. Eğitimlerinin devam etmesi gerekiyor. Bu engelsiz yaşam merkezinde -ismi özelikle öyle- çocuklarımız kendi engel türlerine göre eğitimlerine devam ediyor. Orada deneyimli öğretmenlerimiz var. Bunların hepsi engelli eğitimi almış arkadaşlarımız. O merkezde toplantı salonumuz var atölyelerimiz var. Farklı engel türlerine göre hem bir taraftan fizik tedavilerinin yapılması hem engelleri ile beraber nasıl yaşamayı öğreneceklerine dair çeşitli atölyelerimiz var. 2 katlı çok büyük bir bina, büyük bir kısmı engelli spor aletleriyle oyun aletleriyle dolu. Diğer tarafı tamamen yeşil alan. Çocuklarımızla ilgili de bir çok çalışmamız var.


ALTIN ÜÇGEN
Önümüzdeki süreçte yeni bir proje yapıyoruz. Edirne’nin Osmanlı’dan bu yana geleneksel olarak kurulmuş bir kent merkezi var. Bu kent merkezinin de merkez belediye. Edirne’de şöyle bir üçleme vardır: ‘3 şerefelinin kapısı -muhteşem bir kapısı vardır-. Eski Caminin yazısı -hat sanatının en iyi örnekleri oradadır-, Selimiye’nin yapısı’ Edirne’de tüm tarihi kitaplarda 3 Şerefeli, Eski cami ve Selimiye arasındaki alan da altın üçgen olarak anılır. Bir bayram ertesi sayın Valimle sohbet ediyoruz bana dedi ki: ‘Başkanım, Edirne bir cumhuriyet kenti neden bir Cumhuriyet Meydanı yok?’ çok doğru bir şey söyledi Vali Bey. “Sayın Valim Osmanlı’dan bu yana Türkiye’de bir meydan kültürü yok.” dedim. Bu bir mazeret değil tabiî ki de. Ben geçenlerde açıkladım. Edirne’de bu altın üçgende kalan bölgeyi yeni bir düzenleme ile hayata geçiriyoruz. Daha önce yapmış olduğumuz Tahmis, Çilingirler, Bedesten, Maarif ve Saraçlar Caddesi gibi yapmış olduğumuz yay bölgesini Selimiye’de yapacağımız rekreasyon projesiyle birleştirecek ve bu altın üçgeni biraz daha genişleterek ortaya çıkaracak bir çalışma. Orduevi kavşağından başlayarak Maarif Caddesinin girişine kadar olan bu bölgeyi de araç trafiğine açık tutacağız ama burada da tüm asfalt dokuyu kaldırıyoruz, kaldırımları kaldırıyoruz. Burada belediyemizin yanında bir Tunca Kafe var. O Tunca Kafe’yi kaldırıyoruz, oraya Fatih Sultan Mehmed’in heykelini koyuyoruz. Çünkü Fatih Sultan Mehmet Edirne Doğumludur Edirne’de büyümüştür. Osmanlının en laik padişahıdır. Yine onun simetriğinde tümen binasında yer alan Ziraat Bankasının karşısındaki Meydan Kafe’yi de kaldırıyoruz. Bu iki kafeyi de kaldırdıktan sonra Atatürk Anıtının yanında bulunan Uğur Mumcu Anıtını biraz daraltarak Atatürk Anıtını olabildiğince çekiyoruz. Buraları tabiri caizse düzayak haline getireceğiz. Kaldırım olmayacak engel olmayacak kentin tarihi dokusuna uygun bir doğal granit, taşlarla yürüyüş ve araç yolları yapacağız. Bu altın üçgeni ortaya çıkaracak şekilde yapacağız.
GELECEK YIL ZAMAN SIÇRAMASI YAŞAYACAKSINIZ
Belediyemizin yanında bulunan Çamaşırcılar sokaktan meşhur Peykler Medresesi ve saatli Medresesine gider. Eskiden Meydan Kafe ile 3 Şerefeli arasından girip Peykler Medresesine giden bir yol vardı Tümen’in duvarları nedeniyle kapatıldı o yol. Uzun yıllardır kapalı o yol. Sayın Vali ile beraber bu yolları da açıyoruz. Bunu da yaptığımız da önümüzdeki yıl Edirne’ye geldiğinizde Orduevi Kavşağından girdiğinizde aşağı yukarı bir yüzyıl atlayarak o kavşağı geçeceksiniz. Zaman sıçrayışı gibi olacak bir anlamda. Bu beni çok heyecanlandıran bir proje. Çünkü eski haritalara baktığınızda Osmanlının yürüyüş güzergahı var. Saraçlar caddesinden başlayarak Mimar Sinan’ın yine muhteşem eserlerinden Ali Paşa Çarşısından başlayarak 3 Şerefeli Cami Eski Cami ve Selimiye’ye kadar bu yürüyüş yolu var. Öyle bir projemiz var.
SÖZLEŞME İMZASINI YENİ İMARET’DE KAHVEDE ATTIK
Edirne’nin göreve başladığımda en büyük sorunlarından birisi de seçim döneminde de bana gelen çöp.  60 yıllık vahşi depolama alanı var Kapalı Cezaevinin orada ben de vatandaşa söz verdim ‘18 ay içersinde bu sorunu çözeceğim’ diye. 16. Ayda projesini ihalesini hepsini bitirerek sözleşme imzasını da çöplükten en çok mağdur olan Yeni İmaret Mahallesinde bir kahvede attık, töreni orada yaptık.











TRAKYA’DAKİ HİÇBİR ÇÖPLÜK BERTARAF YAPMIYOR
Edirne Katı Atık Düzenli Depolama ve Bertaraf tesisimiz geçen ay bitti. Trakya’da hiç bertaraf tesisi yok. Trakya’daki hiçbir çöplük bertaraf yapmıyor. Keşan Tekirdağ ve Kırklareli sadece düzeli depolama yapıyor. Bizim bu yaptığımız tesis Türkiye’de büyük şehirler hariç ilk beş tesisten birisi. 164 bin m2’lik alana 2 lot var birinci lotu bitirdik. Birinci lot aşağı yukarı 30 yıl idare edecek bizi. Bu tesiste Trakya’da hiç olmayan sızıntı suyunu arıtma ünitesi var. Maliyetli bir tesis. 1000 m2 kapalı alanda Ambalaj atıklarını ayrıştırma ünitesi var. Organik atıklardan doğal gübre üretebileceğimiz kompost ünitemiz var. Arkadaşlarım ÇED raporunu alıyorlar. Tıbbi atık sterilizasyon ve bertaraf ünitesini koyacağız. Hazırlıklarını yaptığımız Arıtma tesislerinden çıkan o çamur gelecekte ciddi bir depolama sorunu çıkaracak. Bu arıtma çamurlarından elektrik enerjisi üretecek bir birim kuruyoruz. Çöpten doğacak metan gazından elektrik enerjisi üretecek bir birim kuruyoruz. Çevre Bakanlığı denetimlerini yaptı, sınıfı geçtik, yakında işletmeyi alıp çöplerimizi depolamaya başlayacağız.


BENİM HAYALLERİMDEN BİRİ BELEDİYE KONSERVATUARI
Belediye Konservatuarı yapacağız. Benim hayallerimden biri Belediye konservatuarı. Buçuk tepenin altında 3500 m2 kapalı alanı olan bir modern bir kültür merkezi yapıyoruz. 750 kişilik bir salonu var. 40’a yakın da atölyesi olacak. Hayalim şu, bir konservatuarda, atölyede müzik çalışılsın, keman çalışılsın, öbüründe drama çalışılsın, halk oyunu çalışılsın, resim çalışılsın, çiçekçilik çalışılsın, mis sabun çalışılsın. Her gün en az 1000 kişinin girip çıktığı bir yer olsun. Böyle bir kültür merkezi yapacağım orayı.
SPORA OLAN KATKIMIZ ARTARAK DEVAM EDİYOR
Sporda da ASKF ile beraber çalışıyoruz. 6 tane amatör spor kulüp üyesi var Enez, Keşan Edirne’den. Her yıl bunlara iki kez destek oluyoruz. Sporcu sayısı takım sayısı müsabaka sayısına göre 8-10 bin TL il 2 bin TL arasında gidip gelen desteklerimiz oluyor. Belediyemizin bünyesinde BAL’da oynayan Edirnespor’umuz var. İki Edirnespor vardı birleştirdim ikisini. Bir taraftan eski Edirnespor’un sigorta ve vergi borçlarını ödüyoruz bir taraftan da destek oluyoruz. Kadın Basketbol 2. Liginde mücadele eden bir takımımız var desteklediğimiz. Erkek Basketbol takımımız var yeni kurduğumuz ve devreyi lider olarak bitirdik. Kız Voleybol takımımız var Kız Voleybol 2. Liginde çok başarılı gidiyorlar. Yılda aşağı yukarı 4 milyon TL harcıyoruz. Bir de bireysel sporlarımız var bizim. Tekvandoda çok başarılıyız. Bir kızımız Edirne Belediyespor olarak dünya 3’üncüsü oldu. Onlara mecliste ödül vereceğiz.
İPA projelerinden 3 proje yapılabiliyor. Belediye olarak biz 3 proje yaptık. EDİKAB olarak bir proje Meriç Belediyeler Birliği olarak birlik başkanı olarak bir proje yaptık. Toplam olarak 1 milyon Avro kredi alacağız. 5 proje sunduk ve 5’i de yüksek puanla kabul edildi.
Kırkpınar stadının olduğu yerin Gençlik Spor Bakanlığına geçmesini para harcayabilmeleri için yapmıştım. Kurul onayladı, Gençlik ve Spor bakanlığı projesini çiziyor bu yıl değil ama önümüzdeki yıl Kırkpınar’a yetişecek.
Büyükşehir olma ihtimaliyle birlikte Edirne Belediyesi önem kazanıyor. Aday olacak mısınız? Büyükşehir adaylığı konusunda kendinizi hazır hissediyor musunuz?
 Büyükşehir belediyesinin mevcut kanununda nüfusunun 750 bin olma şartı var. Ben de parlamentoda iken en son çıkan kanunda 16 ilin dışında 13 il daha yapılmıştı. Sonra Ordu o rakamı tamamlayınca özel bir çabayla. Bunlar bütünşehir büyükşehir mantığıyla yapıldı. Tüm coğrafi sınırlar alındı. Bir önceki kanundaki 16 büyükşehir bu kapsamda değildi. 2014 seçimlerinden başlayarak da tüm Türkiye’de 30 il bütünşehir büyük şehir oldu devam ediyorlar. Bizim Edirne olarak 750 bini yakalamamız mümkün değil. Yakalamazsak daha iyi olur bana sorarsanız. Ancak geçen bir grup AKP illetvekili Cumhurbaşkanına gittiğinde Cumhurbaşkanı diyor ki 30 kadar şehri büyükşehir yapmayı düşünüyorum. Bu konu oradan çıktı tekrar. Cumhurbaşkanının ifadesinden hareketle de gazeteler yayın organları bir çalışma yapmışlar 30 ilin büyükşehir olabilmesi için nüfusunun kaç olması gerekir 300 bin. Hatta 300 bin yaptığınızda da biri Bolu diğerini hatırlayamıyorum Bartın olabilir. 28 ilde kalıyorlar. Bolu ve Bartın çok ufak bir rakamla büyükşehir olmayı yakalayamıyorlar. Bununla ilgili henüz somut bir gelişme yok. Somut bir şey yok ama adaylar var. Adaylardan biri de benim. Kasım meclisinde burada projelerle ilgili aldığımız 15’e yakın ödüllü projeleri anlatırken halkımız bize 60 ay için yetki verdi. Bunun 32 ayını tamamladık. Geriye kaldı 28 ay. Projelerimizin bir kısmı bitti, bir kısmı başladı, bir kısmı başlayacak. Önümüzdeki dönemden de 60 ayımız var hepsini bitiririz. Bazı meclis üyelerimiz anlayamadı böyle birkaç dakika bakıştılar. ‘hayırlı olsun başkan’ dediler. Böylelikle adaylığımızı açıklamış olduk. Ben milletvekili olduğumda benim hedefim şuydu: ‘2 dönem milletvekilliği yapıp aktif siyaseti bırakmaktı.’ Ondan sonra ne yapacaksın bir şeyler sorarlarsa söyleriz sormazlar söylemeyiz diye düşünüyordum. Genel başkanımızın isteğiyle belediye başkanı olunca yine hedefim aynı 2 dönem belediye başkanlığı yapmak ve sonrasında aktif siyaseti bırakmak. Sorarlarsa yol göstereceğiz sormazlarsa bırakacağım. Ben bunu söylerken büyükşehir tartışmaları yoktu. Sonra bu büyükşehir tartışmaları tekrar alevlenince soranlar oldu bana ‘Büyükşehir olursa ne yapacaksınız?’ ya dedim henüz doğmamış çocuğa don biçmeyelim. Ama tut ki o dönem de büyükşehir olursa doğal olarak büyükşehir belediye başkanlığına aday olacağım. Tabii arkadaş ‘peki, neden’ dedi. Büyükşehir belediye başkanı adayı olacak kişinin önce bir kendi işini tamamlamış olması lazım. Ben bunu birkaç yıl önce Keşan’a geldiğimde bir gazeteci arkadaş sormuştu bana ‘nasıl bir programınız var diye?’ seçim beyannamesi var ben adaylık öncesi buna bakarım. 43 vaadim varmış arkadaşlar çıkarmışlar. Bu 43 vaadimim yaklaşık % 70’ini yerine getirebilmişsem adaylığı düşünürüm. % 30’unu veya % 20’sini yapmışsam adaylık düşünülür mü? Böyle bir şey olur mu? Baktığımızda onu az çok görebiliyoruz. Büyükşehir farklı bir şey Edirne’nin 56 köyü var tümü mahalleye dönecek, tümü ilçelere bağlanacak,  birçok hizmet noktası büyükşehire bağlanacak. Büyükşehir başkan olacak kişinin sadece siyaseti değil yönetimi de bilmesi gerek, kamu mevzuatını bilmesi gerek, bölgeyi iyi bilmesi gerek. Basit bir ifadeyle Lalapaşa Vaysal Köyünün taş ocağı sorununun oraya gidip gelen kamyonların yarattığı yol sorunundan tutun Yayla’daki balıkçı barınağının yaptığı tahribata kadar hepsini bilmesi gerekiyor. Koyuntepe göletindeki problemlerini bilmesi gerek. Enez Gala Gölünün problemlerini bilmesi gerek. Diyeceksiniz ki ‘sen biliyor musun bunları?’ Bildiğimi zannediyorum. Ben bu şehrin uzun yıllar Milli Eğitim yöneticiliği yaptım o yüzden benim dönemimde 300 tane köy okulu vardı. Hemen hemen tamamı açıktı tamamını bilirim. Milletvekili iken gitmişimdir. Üniversite genel sekreterliği yaptığım dönemde Enez’inden İpsala’sına, Keşan’ına okullar yapmışız, birçok yatırımlarımız olmuş Uzunköprü’ye oradan bilirim, insanını tanırım. İl planlama koordinasyon müdürlüğü yapmışım yatırımlarının takibini bilirim ne olduğunu olmadığını hangisinin ne aşamada olduğunu bilirim. Milletvekilliği dönemimde siyaseten örgütümüzle bir arada olmuşuz 2011 seçimlerinde. 2. Sıradaki arkadaşıma % 32 fark atarak 1. Sıradan milletvekili adayı olmuşum hem de 15 günlük bir süre zarfında. 10 mart 2011’de devlet memurluğundan istifa edip 14 Mart’ta partiye üye olmuşum 3 nisan 2011’de önseçimde % 32 farklar Kemal Bey’e (Değirmendereli) fark atarak üye bazında ön sırada çıkmışım. Demek ki hem bölgeyi tanıyoruz hem insanımızı tanıyoruz. En önemlisi sorunları biliyoruz. Edirne Belediye Başkanı iken de sadece Edirne’ye hizmet ederim demedim. Süloğlu Belediyesine birçok katkılarımız oldu. Havsa’ya, İpsala’ya, Enez’in köylerine ve Esetçe’ye oldu. Adaylık hakkı konusunda yeterli olduğumu düşünüyorum. Tabiî ki de takdir genel merkezin, orada da bir sıkıntımız yok. Bilenler biliyor. Genel Başkanımızla bir sorunumuz bir sıkıntımız yok. İl binamızı aldık tapumuzu götürdük. O yüzden eğer büyükşehir olursa doğal olarak büyükşehir belediye başkan adayıyım olmazsa Edirne Belediye Başkanı olarak yolumuza devam edeceğiz.
Keşanlı hemşerilerime ve dostlarıma selamlarımı söyleyin. Keşan’ı özledim yakında geleceğim.