14 KASIM DÜNYA DİYABET GÜNÜ

ŞEKER  HASTALIĞI (DİYABET)

Dünyada 250 milyondan fazla insan diyabetle yaşamaktadır. Bu sayı dönemin getirdiği düzensiz beslenme hareketsiz yaşam, obezitenin artışı gibi sebeplerle gün geçtikçe artmaktadır. Diyabetin yaşamımıza olan etkileri nedeniyle 14 Kasım dünyada 160 dan fazla ülkede Dünya Diyabet Günü adı altında bir çok insanı bu konu çevresinde toplamakta ve diyabet ile mücadelenin farkındalığı artırmaktadır.

DİYABET NEDİR?

Diyabet, pankreasın yeterli insulin üretememesi veya vücudun ürettiği insülini etkili bir şekilde kullanamaması sonucu oluşan ömür boyu devam eden kronik ve insülin üreten hücrelerin azalması ile devam eden bir hastalıktır.

DİYABETİN TİPLERİ?

Diyabetin iki tipi vardır. İnsülin hormonunun tamamen eksik olması sonucu oluşan tip 1 diyabet genetik olarak yatkın olan bireylerde ortaya çıkar. Genellikle çocuk ve ya genç yaşta kişilerde görülür. Hiperglisemiye ilişkin (ağız kuruluğu, polidipsi, açlık hissi, poliüri, kilo kaybı ve yorgunluk gibi) semptom ve bulgular aniden ortaya çıkar.

Tip 2 diyabet insülin hormonu var, ama miktarı azsa veya dokularda insüline karşı direnç olduğu durumlarda ortaya çıkar. Genellikle 35 yaş sonrasında görülür. Genetik olarak yatkın kişilerde düzensiz beslenme, hareketsiz yaşam, obezite ile tetiklenen insülin direnci ve zamanla azalan insülin sekresyonu sonucu ortaya çıkar. Hastalık genellikle sinsi başlangıçlıdır. Pek çok hastada başlangıçta hiçbir semptom yoktur.  Sık idrara çıkma, ağız kuruluğu, çok su içme, açlık hissi, cilt yaralarının geç iyileşmesi, kuru ve kaşıntılı bir cilt, sık sık infeksiyon gelişmesi, ellerde ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma görülür.

DİYABET TANISI

Tanı koymak için açlık kan glukozu ve oral glukoz tolerans testi (OGTT) kullanılır.

Açlık kan glukozu testi için en az 8 saat aç olmak gerekir. Açlık kan şekeri diyabet olmayan kişilerde 100 mg/dl’den az olmalı. Farklı zamanlarda en az iki açlık kan glukoz değerinin 126 mg/dl veya daha yüksek olması ile konur.

OGTT diyabet olmayan kişilerde 140 mg/dl’den az olmalı. OGTT’de glikozdan zengin sıvı aldıktan 2 saat sonraki kan şekeri değeri önemlidir. 200 mg/dl veya daha yüksek ise diyabet tanısı konulur.

AKŞ ölçümü 100-125 mg/dl olması gizli şeker (pre-diyabet)tanısı alır. OGTT’de ikinci saat kan şekeri ölçümü 140-199 mg/dl ise gizli şeker (pre-diyabet) tanısı alır. Gizli şeker durumu yıllar içinde diabete dönüşme riski bulunmaktadır.  Ayrıca kalp damar hastalıkları riski artmıştır.

DİYABETTE TEDAVİ NASIL OLMALIDIR?

Tip 1 diyabetin tedavisinde değişmez kural insülin enjeksiyonudur. Bu tip şeker hastalığında insülin kullanmak bir zorunluluktur ve hayat kurtarıcıdır. Tedavinin diğer temel taşları ise sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve eğitimdir. İdeal kan şekeri düzeyinin sağlanması için gün boyu belirgin özen ve günlük bakım gerekir. Kişinin kendini iyi hissetmesi ve sağlıklı yaşam sürdürmesi için gereken bakımı hayat biçimi haline getirilmelidir.

Tip 2 diyabetin birinci basamak tedavi planında medikal beslenme tedavisi yani beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi, yaşam tarzının değiştirilmesi, egzersiz programlarının uygulamaya koyulması yer almaktadır. Eğer, bu tedavi planına uyulmasına rağmen kan şekeri normal sınırlar içinde tutulamazsa ağızdan hap olarak alınan şeker düşürücü ilaçlar tedaviye eklenir. Ancak bazı Tip 2 diyabetliler kan şekeri düzeyini normal sınırlar içinde tutabilmek için insüline ihtiyaç duyulabilir. Bu durumlarda uygun dozda yapılan insülin enjeksiyonları ile tedavi desteklenir.

KAN ŞEKERİ UZUN SÜRE YÜKSEK KALIRSA NE OLUR?

Bazı insanlarda görme bozukluğu ve körlük gelişmekte, böbreklerinde, sinirlerinde duyu kaybına ve yaraların geç iyileşmesine, ayaklarında yaraların çıkmasına hatta bacakların kesilmesine(ampütasyon)  yol açmaktadır. Diyabetli hastalarda kalp hastalığı ve yüksek tansiyon riski artmıştır. Bu komplikasyonlardan korunmak için kan şekerinizi diyabetli olmayan hastaların seviyesinde tutmak önemlidir. Kan şekerinizi sık ölçüp, normal sınırlara yakın seviyelerde olmasını sağladığınız sürece bu komplikasyonların gelişimini önleyebilirsiniz.

DİYABET VE GEBELİK

Gestasyonel diyabet (Gebelik diyabeti) ilk kez gebelikte ortaya çıkan ya da gebelik sırasında tanı konulan glukoz tolerans bozukluğudur. Annede ve bebekte sorunlara neden olabilir.  Gestasyonel diyabetin komplikasyonları arasında en çok üzerinde durulan bebeğin iri olmasıdır.(makrozomi, 4000 grdan fazla olması). Makrozomik bebek doğum sırasında bebeğin omuzlarında sıkıntı olmasına, doğumdan sonra hipoglisemiye girmesine neden olmaktadır. Gestasyonel gebelik geçiren kişilerde ilerleyen zamanlarda tip 2 diyabet riski artmıştır. Bu gibi sorunlara yol açması nedeniyle gebelerde diyabet açısından tarama yapılması önerilmektedir.  Gebelik diyabeti için tanı ve tarama testleri gebeliğin  24–28. haftaları arasında yapılmaktadır.

Son söz olarak diabet hayatımızı en çok etkileyen hastalıklardan bir tanesi. Düzgün beslenme ve hareketli yaşam ile diyabette, diyabetin hayatımızdan alacağımız zevkten  mahrum etmesine ve diyabetin ileri dönemde göreceğimiz etkilere dur diyebiliriz. 

  Dr.Ozan HIRA
  Keşan Toplum Sağlığı Merkezi Hekimi