AYŞİN SEÇİL GEZER

arakaşlı açıklamasında, “Hayatımızda önemli bir yer teşkil eden Ramazan ayında dini bir vecibeyi yerine getirmek için oruç tutulmakta ve bununla birlikte bireylerin günlük yaşantılarında önemli değişiklikler olmaktadır. Ramazan ayında yapılan en önemli beslenme değişiklikleri arasında oruç tutan kişilerin günlük beslenme şekli ve öğün sayısını değiştirip üç ana öğün olan günlük beslenme düzeninin iki öğüne indirilmesi ve özellikle hamur işleri, tatlılar, kırmızı et, ekmek, pilav ve makarna tüketiminin artması yer almaktadır. Oysa oruç tutarken sağlıklı ve çeşitli besin seçenekleri ile yeterli ve dengeli beslenmenin sağlanması esas olmalıdır. Ramazan ayında bireylerin yaş, cinsiyet ve fiziksel aktivitelerine göre günlük almaları gereken enerji, protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve mineral oranlarının değişmediği ve bu süre zarfında da sağlığın korunması açısından yeterli ve dengeli beslenmenin gerekli olduğu unutulmamalıdır.” konusuna değindi.

HASTALARIN BİLİNÇLENMESİ ÖNEMLİ

Tıbbi olarak diyabetli bir hastanın oruç tutmasının sakıncalı olduğuna dikkat çeken Karakaşlı, şu konuların üzerinde durdu: “Ramazan ayının yaza denk gelmesi ve yaklaşık 17 saat süren açlık nedeniyle diyabetli hastalarda hipoglisemi (kan şekeri düşme krizi) yüksek tansiyon, beyin damar tıkanıklığı, inme ve göz dibi kanaması gibi ciddi sorunlar gelişebilir. Diyabetli hastanın oruç konusunda yapacağı ilk iş hekiminin görüşünü almak olmalıdır. Çünkü oruç tutmaya karar veren bir diyabetlinin hekim tarafından eğer uygun görülürse, tedavi ve beslenme programının yeniden düzenlenmesi gerekir. Hastanın bu konuda bilinçlenmesi ve ne yapacağını bilmesi son derece önemlidir. Oruç tutmaya karar veren bir kişinin doktor tarafından diyabet tipinin ne olduğu, organ hasarının olup olmadığı, insülin kullanıp kullanmadığı, kullandıysa hangi protokolü uyguladığının araştırılması gerekir.”

DİYABET RİSK GRUPLARI

Diyabette oruç açısından risk değerlendirmesi yapan Karakaşlı şunları söyledi: “Oruç açısından diyabetli hastaları, üç ayrı kategoride değerlendirmek mümkündür.

I.Grup : İnsülin direnci veya gizli şekeri olanlar ya da Tip 2 diyabet tanısı yeni konulmuş ama henüz şeker düşürücü ilaç kullanmayan diyabetliler bu grup içindedir.Bu gruptaki diyabetliler diğer gruplara göre daha düşük risk taşır.

II.Grup : Tip 2 (erişkin yaşta ortaya çıkan) diyabeti olan ve diyabete bağlı herhangi bir organ hasarı henüz bulunmayan, şeker düşürücü haplarla ya da bazal insülinle diyabeti kontrol altında olan diyabetliler de bu gruba girer.Bu gruba giren diyabetliler ileri risk grubundadır ve oruç tutması önerilmez.

III.Grup :Tip 1 diyabetliler, Tip 2 diyabetin ileri döneminde olan, çoklu doz insülin kullanan, kan şekeri kontrolü güç, gün içinde ani şeker düşmesi ve yükselmesi olan değişken seyirli diyabetliler ve diyabete bağlı organ hasarı olan hastalar bu grubu oluşturur.

Bu hastalar çok yüksek yaşamsal risk altındadır. İleri derecede hastalığı olduğu için oruç tutmaları tıbben uygun değildir ve kesinlikle önerilmez.”

DİYABETLİ HASTALARA ÖNERİLER

Karakaşlı’nın diyabetli hastalara ramazan için önerileri şu şekilde: “Diyabetli iseniz, oruç tutup, tutmama konusunda hekiminize danışın. Diyabetinizle ilgili mutlaka risk değerlendirmesi yapın. Yüksek riskli gruptaysanız (İnsüline bağımlı diyabet, diyabete bağlı organ hasarlarının olması vb) kesin olarak oruç tutmayın. Oruç tutmaya karar verdiyseniz kan şekeri ölçümlerini düzenli ve sık yapın. Kan şeker ölçümü orucu bozmaz. Uluslararası Diyabet Federasyonu 2016 önerilerine göre kan şeker ölçümleriniz 70 mg/dl altına inerse ya da 300 mg/dl’nin üzerine çıkarsa orucu sonlandırılmalıdır. Beslenme programınıza dikkat edin, doktor ve diyet uzmanı önerilerini göz önünde tutun;  kilo almayın. Hipoglisemi (şeker düşmesi) için mutlaka önleminizi alın. İlaç tedavisini atlamayın, ilaç programı için mutlaka doktorunuza danışın.”