Şüphesiz hatırlıyorsunuzdur;  “Hoşçakalın dostlar. Görüşelim, olur mu?” diye bitirmiştim bundan önceki yazımı. O sözlerimin sizlere ulaşmasının, okunup değerlendirilmesinin üstünden epeyce bir zaman geçti. Hem de hiç anlamadan,  çabucak geçti. Yaşadığımız günün rutin işleri, koşuşturmalar ve yaşananların hay huyu içinde hızla geçiyor zaman. Bizler farkında bile olmadan geçiyor hem de. Günler haftalara, haftalar aylara, aylar yıllara ve nihayet ömürler sonsuzluğa bağlanıp gidiyor.

Hay Allah, sözü nereden aldım, nerelere getirdim? Oysa amacım felsefe yapmak değil, zamanla ilgili birkaç saptama yapmaktı.

Selda bir şarkısında “Gün biter, gülüşün kalır bende.” demiş. Bence iyi de söylemiş. İnsan, biten bir günün sonunda sıcacık bir gülüşle girebiliyorsa yatağına, daha ne ister biten günden, günlerden? İşte bunun için demiyor muyuz şarkılar, şiirler iyi ki var diye?

Eskiden, ben henüz çok gençken zaman umurumda değildi birçoğumuz gibi. Nasılsa gencim, güçlüyüm, önümde – neredeyse – sonsuz sayılabilecek bir hayat var. İster geçsin zaman, ister dursun. İsterse ağır aksak sürüsün ayağını, umurumda bile değildi. Cebimde para var, sağlıklıyım. Bela gözlü bir güzel ışmarıma cevap vermiş. Sinemada Sadri Alışık’ın filmi var. Daha ne olsun… İşte bu yüzden zaman ha geçmiş, ha geçmemiş, ne gam!

Ey dostlar, kazın ayağı öyle değilmiş meğer. Halbuki zaman herkes gibi benim için de geçiyormuş. Şahsıma tahsis edilen nefeslerim her an azalıyormuş. Bana verilen kredi an be an tükeniyormuş. İnsana emanet olarak verilen gücün ve kuvvetin geçici olduğunu ve yokuşların giderek dikleştiğini yaşlanınca anlıyormuş insan.

İçinizin karardığının farkındayım. Ben de sizin durumunuzdayım zira. En iyisi geçelim bunları ve yazımızın sonuna doğru aşkta karar kılalım dostlar, her zaman aşkta.

“Havada yağmur kokusu var

 Yüreklerimiz silme özlem dolu.

Kuşlar bile suskun, evet her şey suskun.

Sadece aşkımız yaşıyor, evet sadece aşkımız.”

Oh!

“Sen benim özelimsin bir tanem

Ellerin, yüzün, gözlerin…

 Aldığın nefes, bana bakışın,

Tebessümün hatta, hep özel…”

Evet dostlar, insanın sevdiği özeldir, özelidir insanın sevdiği. Dünyada eşi menendi yoktur. Her şeyi başkadır, güzeldir, hoştur sevilenin.

Ah aşk, sen her şeyi güzel gösteren sihirli bir gözlüksün, biliyorum. Olsun, gözlerimizde hep o sihirli gözlük olsun. Her şeyi güzel göstersin bize, hoş göstersin. Onun gösterdiği güzellikler sıcak nefes olsun. İçimize çektiğimiz her nefes içimize mutluluklar doldursun. Güzel bakalım dünyaya, insanlara ve güzel görelim dünyayı, insanları. İsterim ki; Dünya ve tüm insanlar gerçekten güzel olsun.

Bu günkü sohbetime bir soru-şiirle son vermek istiyorum.

“Bir çekebilsek duyguların resmini

Ve dolaşabilsek duygu ikliminde köşe bucak…

Anlatabilir miyiz gördüklerimizi?”

Anlatabilir miyiz sizce de…? Hoşça bırakıyorum sizleri, hoşça bulmak istiyorum. Çok mu istiyorum söyleyin lütfen?