GİZEM GÖRÜR

TMO'nun alımlara başlamasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunarak sözlerine başlayan Gaytancıoğlu, alımların yapıldığını, ancak fiyatlarına belirlenmediğini vurgulayarak, "Bu durumla her sene karşılaşıyoruz. CHP iktidarında bu böyle olmayacaktır. Fiyatı belli olmadan ürünün teslim edilmemesi gerekir. TMO bir depo değildir, görevi piyasaları düzenlemek yani fiyatlar çok yükseldiği zaman deposunda ki buğdayı piyasaya sürmek, fiyatlar çok düştüğü zaman piyasadan çiftçinin buğdayını alıp değerlendirmektir. Bütün dünyada bu şekilde müdahale kurumları vardır ama nedense AKP, TMO’yu hiç kullanmamaktadır. TMO çiftçinin kara gün dostudur. Ürün fazla olduğu zaman fiyat düşer kara gün olur, ürün az olur çiftçinin paraya ihtiyacı olur yine kara gün olur.” dedi.
ÜRETİCİYİ DESTEKLERSENİZ SİZE KARŞILIĞINI VERİR

Verimlerin bu sene yüksek olduğunu dile getiren Okan Gaytancıoğlu sözlerine şöyle devam etti; “Çiftçimiz mutlu. İlaç atıyor, gübre atıyor, iyi işçilik yapıyor. Bütün köylerde yağmur duası yapıldı. Yağmurlar yağdı, kar yağdı ve sonucunda istediğimiz verimleri aldık. Şimdi yapmamız gereken, dışarıya bağımlı olmamak için üreticiye yüksek fiyat vermektir. Üreticiye yüksek fiyat verirseniz üreticiyi elde edersiniz böylelikle sezon kurak geçse de yağışlı geçse de üreticiyi desteklerseniz size karşılığını verir.”

BUĞDAY İTHALATININ ÖNÜNÜ AÇAN AÇIKLAMA ÇİFTÇİYE ADETA BAYRAMI ZEHİR ETTİ

Sözlerinin devamında, Bakanlar Kurulu'nun 27 Haziran 2017 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan “Tarımda İthalat Kararnamesini” değerlendirdi. Kararnameyle ilgili olarak “Bu çiftçiyi sırtından vuran bir kararnamedir." diyen Gaytancıoğlu, "AKP çiftçiyi ve Türk tarımını bitirmek istiyor. Bu şartlarda çiftçi üretim yapamaz. Çiftçimize hasat sevincini bile yaşatmıyorlar. Yıllardır çiftçilerimize çok büyük adaletsizlikler yapılıyor. Biz bunları mecliste dile getiriyoruz ama AKP görmüyor, duymuyor. Söz konusu kararlar ile canlı büyükbaş hayvan ithalatında gümrük vergisi yüzde 135'ten yüzde 26'ya ve karkas et ithalatında ise yüzde 100 ile yüzde 225 arasında olan gümrük vergisi yüzde 40'a indiriliyor. Besleme maliyetinin bu kadar yüksek olduğu bir ülkede böyle bir karar hayvancılık sektöründe büyük bir çöküş yaratacak ve Türkiye hayvancılıkta daha çok dışa bağımlı hale gelecek. Çiftçinin üretmesi için daha çok desteklenmesi gerekiyor. Ancak iktidar, kaynakları yabancı ülkelerin çiftçilerine aktarıyor. Gümrük vergisi düşürülen bir başka ürün grubu da hububat ürünleri. Hasadı halen devam eden buğdayın ithalatında, bunun yanı sıra arpada ve mısırda ithalat vergisinin düşürülmesi çiftçinin emeğinin hiçe sayıldığının göstergesidir. Çözüm, ithalattaki vergileri sıfırlamak değil, aracıları ortadan kaldırmaktır. AKP tam anlamıyla günü kurtarmaya çalışıyor, fakat gelecekte üretmeyen bir Türkiye’nin sonucu ne olacak düşünmüyor. AKP gelecek nesilleri düşünmüyor. Milli tarım diyorlar; ben de soruyorum Millilik bu kararların neresinde. Tam bayram zamanı yapılan ve buğday ithalatının önünü açan açıklama çiftçiye adeta bayramı zehir etti. Benim çiftçim buğday hasadını yaptı, TMO’ya buğday satıp para kazanmak istiyor ama başka ülkelerden buğday ithalatı destekleniyor ve vergi oranları düşürülüyor. CHP iktidarında bunun böyle olmayacağının garantisini veriyorum. Burada TMO'yu suçlamamak gerekiyor. Referandum zamanı yapılan harcamalar yüzünden Tarım Bakanlığı’na gerekli ödenek ayrılamadı, TMO ve çiftçilerimiz mağdur oldu. Tarım Bakanlığı’nın izlediği politika çok yanlış, bizim çiftçilerimiz başka ülkelerin çiftçilerine tercih edilmemelidir." diye konuştu.

BU YÜRÜYÜŞ HERKESE ADALET GETİRMEK İÇİNDİR

Başlattıkları "Adalet Yürüyüşü"ne de değinen Gaytancıoğlu, sözlerini şöyle tamamladı, "Sakarya’ya yaklaşmak üzereyiz. 15 Haziran’dan bu yana yürüyoruz. 9 Temmuz günü saat 16.00’da Maltepe Meydanı’nda büyük bir buluşma gerçekleştireceğiz. Türkiye’nin tüm illerinden gelen vatandaşlarımız ile yürüyüşümüzü sonlandıracağız. Biz bu yürüyüşe çıkarken herkes için adalet dedik. Ülkemiz gerçekten adaletsiz bir şekilde yönetiliyor. Ülkemizde adalete güven kalmamıştır. Ne sözler verildi, ne sözler tutuldu. 2002’de geldiklerinde sıfır terör demişlerdi. Şehitlerimizi görün. 16 Nisan Referandumu öncesi terör bitecek gibi açıklamalarda bulunmuşlardı. Hiçbir şeyin bittiği yok. Çiftçinin hali ortada, işçinin hali ortada. Taşeronu kaldıracağız demişlerdi, yedi yüz bin taşeron vardı geçen sene, şimdi 1 milyon 300 bin taşeron var. Nasıl oluyor bu? Emekli açlık sınırının altında bir gelire sahip. Yargıda sıkıntılar var. En son hukuk sistemi sadece gazetecilik yaptığı için milletvekilimize uzanınca biz de artık yeter dedik. Bıçak kemiğe dayandı ve genel başkanımızın önderliğinde yürüyüşümüzü başlattık. Bu yürüyüş herkese adalet getirmek içindir. Adaletin hemen gerçekleşeceğini ummuyoruz ama en azından bir başkaldırıdır. İnsanlar bu sıcakta bizim neden yürüdüğümüzü çok iyi anlıyorlar. En tutucu bölgelerde bile çok iyi karşılanıyoruz. İnsanlar bize el sallıyor. ‘Bizleri kurtarın diyorlar.’ Ülkemizde esaret altındaymışız gibi bir dönüş var.”