Birçok duygu yaşanır ve birçok duygu insanları davranışlarda bulunmalarına yönlendirir. Bir duygu vardır ki insanın hayatını cehenneme dönüştürebilir. O duygunun adı “suçluluk” tur. Bu kadim duygu insanların hayatında ayağına dolaşabiliyor.

Ayşe 19 yaşında üniversite okuyan bir gençtir. Son birkaç aydır hayatı çekilmez hâldeyken danışma merkezine başvurdu. Çok huzursuz, kaygılı, sıkıntılı ve en önemlisi de “suçlu” hissediyordu. Sürekli zihnine gelen düşüncelerden çok bunaldığı için akademik başarısı da düşmüş ve artık okula dahi gitmek istemiyordu. Zihnine gelen çeşitli düşünceler vardı. “Kalemimi elledim ya hamile kalırsam. O kaleme sperm(meni) bulaşmışsa, kalemimi diğer kalemlerin yerine koydum diğer kalemlere de bulaşmışsa, yeni kalem almam gerekir artık o kalemlere dokunamam.  Oturduğum sırada elimi değdiğim masada sperm(meni) bulaşırsa hamile kalırsam…” kaygılarıyla boğuşuyordu. Zihnindeki fikir uçuşmalarına anlam veremiyor ve onları durdurmaya çalıştıkça daha da bunalıyor, yeni düşünceler zihninde beliriyordu. Okuduğu kitaplarda, izlediği filmlerde kendisine yeni takıntılar buluyor “suçluluk” ve günahkârlık duygularıyla sürekli boğuşuyordu.  Bu düşüncelere baş etmek için yeminler ve dualar okuyor, ellerine defalarca yıkıyor, saatlerce gusül abdesti alıyor ve saatlerce namaz kılıyor. Fakat bu davranışları yaparken kısa süreli anlık bir rahatlama tam hissedecekken yeni bir takıntı ortaya çıkıyordu. Deyim yerindeyse zihnine gelen düşünceler “SUÇLULUK” oluşturuyor ve suçluluğun ortadan kalması için “BEDEL ÖDEME” de dediğimiz kefaret ödeme arzusuyla saatlerce ellerini yıkama ve saatlerce gusül abdesti alma gibi törensel davranışlarına yöneliyordu.

OBSESYONLAR

Bireyin kontrolü dışında zihnine gelen, yoğun bulantı ve sıkıntı veren bilinçli bir çabayla kovulamayan düşünce, düşlem ve dürtülere obsesyon denir. Burada kişi düşüncelerin mantık dışı olduğunu bilir fakat o düşüncelerin zihnine gelmesine engel olamaz.  Buradaki altı çizilmesi gereken “mantık dışı” ve “kontrol dışı” kelimeleridir. Bunu yaşayan birey bunun mantıksızlığını farkındadır fakat kendisini de bu düşüncelerden alıkoyamaz ve bunları durdurmak için birtakım davranışlara başvurur.

KOMPULSİYONLAR

Zihne gelen takıntılı düşüncelere eşlik eden ya da takıntılı düşüncelerin bunaltısından kurtulmak için yapılan eylemlere kompulsiyon denir. Bu davranışlar çoğu zaman yineleyicidir. Belirli bir ritüel şeklinde de olabilir. Ellerini yıkamak ancak belli bir sayı da olması gibidir. Tabiki herkeste bir parça olabilir. Fakat bu kişilerin en büyük sıkıntısı bu takıntılı davranışların hayatı çekilmez hâle getirmesi, saatlerce sürmesi, kişinin işlevselliğini bozulmasıdır. Yaptığı iş, okul gibi etkinliklerde belirgin olarak sıkıntının girdabındadır. Aile ya da yakın arkadaşlarının ise bu senin elinde neden davranışlarını durdurmuyorsun gibi eleştirilerde onların içe çekilmesine neden olmaktadır.

SIK GÖRÜLEN OBSESYONLAR VE KOMPUSİYONLAR

Sıklıkla obsesifkompulsif bozukluk bireyin değer sisteminin karşıtıdır. Örneğin, dindar birinin Allah’a küfür etme düşüncelerinin zihnine hücum etmesi. Bir başka örnek ise annenin çocuğunu emzirirken öldürme düşüncelerinin zihne gelmesidir. Ellediği eşyalardan pil, deterjan, pas kanser olma kaygısı, sevilen birini yaralama kaygısı, bir şeyleri yapmayı unutma kaygısı sık görülen obsesyonlardır. Ellerini defalarca yıkamak, kapıyı, ocağı, pencereyi, doğal gazı kapatıp kapatmadığını tekrar tekrar kontrol etmek, simetrik olmak; halının kenarlarına kıvrılmasına dayanamama, sehpa örtüsünün iki yandan da tam eşit mesafede olması, çalışma masasının aşırı düzenli olması (dokunulduğunda aşırı tepki verirler), duvardaki tablonun hafif sağa kayması, eski işe yaramaz nesne ve eşyaları saklamak sık görülen kompulsiyonlardır.

OBSESİF KOMPULSİF KİŞİLERİN DÜŞÜNCE SİSTEMATİĞİ

Kişinin zihne gelen düşünceleri kendi kontrolündendir. Eğerki kötü bir şey düşünüyorsa yapmıştır. Düşünceler ile yapmak aynı şey olduğuna inanırlar. Düşünceleri kontrol edememenin sorumlusu da kendileridir ve dolayısıyla bu düşünce sistematiği onların “suçlu” hissetmelerindeki en önemli argümandır. Suçluluk hissi beraberinde cezalandırılmayı getirdiği içinde kompulsiyonlar aktifleştirmektedir. Kişi kendini takıntılı davranışlara kaptırmaktadır.

TEDAVİSİ

Psikoterapinin yanında ilaç tedavisi büyük önem taşımaktadır. Bu sebeple kişinin başarılı tedavi için psikiyatrik muayeneden geçmesi ilk şarttır. Bunun yanında gideceği deneyimli bir terapist gerisinin halledecektir. Öncelikli olarak psikoterapide gevşeme egzersizleri ile danışanın takıntılı davranış ve düşüncelerinin listesi çıkarılarak kaygı duyulan durumlarla yüzleşmesi sağlanır. Bu kısa süreç olmamasıyla beraber sabırla devam edilmesi önemlidir. Nasıl ki çimlerin çabuk uzaması için onları çekmek bir işe yaramazsa, “sabırlı” ve “düzenli” bir şekilde sulanıp, çim biçme makinasıyla biçmek, gelişimi destek olacaktır. Dolayısıyla tedavide “sabır” önemlidir.

PEMBE FİL

Gözlerinizi bir an için kapatın ve gözlerinizin önüne pembe fili getirmemeye özen gösterin. Ancak pembe filin gözlerinizin önüne “getirmemeniz” çok önemli zihninizin önüne pembe bir “gelmesin”. Bu söylediğimi yaparsanız zihninize pembe fil olamamasına rağmen pembe filin geldiğini göreceksiniz.  Sonuç olarak bir şeyi düşünmemeyi çalışmak onun zihne daha çok getirmektedir. Bunun gibi daha birçok bilişsel teknikler kullanılarak bireyin düşünce sistematiğinde yanlışlıklarla yüzleşmesi sağlanır.