AYŞİN SEÇİL GEZER

17 Mayıs 2017 tarihinde bir torba yasanın üretim reformu adı altında Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’na sunulduğunu belirten Aysu, “Bu yasa, köylüleri şu yanı ile ilgilendiriyor; zeytinliklerin hepsinin sanayiye, enerji şirketlerine, konuta açılmasını kapsıyordu. Beraberinde meralar içinde aynı durum söz konusu oldu. Torba yasanın içerisindeki meraların konutlara, kıyıların turizme açılması, enerji şirketleri ve sanayilere açılmasını kapsıyordu. Daha önce zeytinlikler ile ilgili benzer çalışmalar 6 kez gelmişti. Her seferinde halkın yoğun tepkisi sonucunda geri çekmek durumunda kalmışlardı. Bu 7.’sinde de ciddi bir yoğunlaşma oldu ve halk ciddi tepki gösterdi. Halk ve birçok örgüt otobüsler ile Meclis’e gitti. Meclis’te de esas itibari ile MHP, CHP ve HDP birlikte tavır koydu. Sonuç itibari ile zeytinlikler bir kez daha bu torba yasanın içerisinden çıkarılmak durumunda kaldı. Böylelikle zeytincilik ile uğraşan 750 bin aile tekrardan rahat bir nefes aldı. Zeytinlikler geçici olarak da olsa garanti altına alındı. Geçici dememin sebebi de Sanayi Bakanı; ‘7 değil 17 kez de olsa tekrar meclise getireceğiz’ şeklinde bir açıklama yaptı. Bunun üzerine örgütler ve köylüler; ‘17 sefer getirseniz de biz 20 sefer gelip bunu engelleriz’ diye anında yanıt verdiler. Ama hepimizin bildiği gibi 2019 yılında seçim var. Zeytin öyle hafife alınacak bir konu değil çünkü zeytin bölgesi 176 tane milletvekili çıkarıyor. 550 kişilik bir meclis’te 176 tane milletvekili çıkaracak bir potansiyeli karşısına almak demek, azınlığa düşmek demek oluyor. O yüzden bunu çok rahat bir biçimde göze alamıyorlar. Çok uluslu sanayi şirketlerinin bastırmış olmasına rağmen gelecekteki kendi iktidarlarını, koltuklarını korumak için geri adım atmak durumunda kalıyorlar. Ama bunlar sahici politikalar değil. Biz biliyoruz ki bunların gerçek politikaları, çiftçiliği ortadan kaldırmak. Onun yerine sanayiye, enerjiye açarak bu alanları talan etmek.” dedi.

MERALAR İLE İLGİLİ YASA MECLİSTE GÖRÜŞÜLÜYOR

Küresel iklim değişikliğini önleyen okyanuslardan sonra en büyük unsurun meralar olduğunu söyleyen Aysu,  meralar ile ilgili yasasının mecliste görüşüldüğünü dile getirerek, “2 maddesi de geçmiş vaziyette. Meralarla ilgili yasa şu an geçecek gibi gözüküyor. Yasanın geçmesi halinde, 15 milyon ton kaba yem hacmi olan bir ülke merasını sanayiye açıyor. Organize sanayiye, maden şirketlerine, konutlara açılıyor. Aynı zamanda bu ülkede hep birlikte yaşıyoruz, sürekli bir biçimde et fiyatları yükseliyor ve eti biz ithal ediyoruz. Bir yandan et ithal ediyoruz, bir yandan 15 milyon ton kaba yem açığımız var. Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir durumla karşı karşıya kalıyoruz. Saman ithal eden bir ülke durumuna gelmişiz ve buna rağmen ömrü 30- 40 yıl olan sanayiye meralarımızı açmak istiyoruz. Bir termik santralin ömrü 40 yılı geçmiyor. Bunun dışında meralar, biyoçeşitliliğe ev sahipliği yapar. Meralar, okyanuslardan sonra küresel iklim değişikliğini engelleyen en büyük unsurlardan birisidir. Çünkü gördüğümüz tüm meraların altı karbon doludur. Dolayısıyla meralar küresel iklim değişikliği açısından sigortadır.” açıklamalarında bulundu.

80 MİLYON İNSAN VE YAKLAŞIK 60 MİLYON HAYVAN FEDA EDİLİYOR

İnsan sağlığının tehlikeye atıldığına da değinen Aysu, sözlerini şöyle tamamladı: “İnsan sağlığı tehlikeye atılıyor. İthal etmek durumunda kalınan yemler GDO’lu üretim yapılan bölgelerden geliyor. Hayvansal ürünlerden insanlar, GDO ile doğrudan yüz yüze gelecekler. Bütün bunlar biliniyor. Defalarca biyogüvenlik yasası mecliste tartışıldı. Televizyonlarda bunu defalarca dile getirdik. Kamuoyu bu bilgiye sahip. Toplam olarak sayısı 50’yi geçmeyen sanayi ve maden şirketlerine 80 milyon insan ve yaklaşık 60 milyon hayvan feda ediliyor. Biz çiftçi sendikaları olarak Ankara’da başından beri bunların takibini yapıyoruz. Meclis’te komisyonları izledik ve kulislerde bulunduk. Ana gövdesi olarak bu organizasyonlarda bulunduk, zeytinlikleri bu şekilde engellemeyi başardık ama AKP birçok koldan saldırıyor ve biz hangisine yetişeceğimizi şaşırıyoruz. AKP’nin ana taktiği soğutarak tekrar tekrar getiriyor ve bazen birden bir abluka oluşturuyor. Oluşturulan ablukadan dolayı hiçbirine yetişemiyoruz ve yetişebildiğimizi koparıp alıyoruz.”