“Bölgedeki Tarımsal Üretim Sorunları” konulu seminer, geçen Çarşamba akşamı Maltepe Köyü’nde gerçekleştirildi. Köy kahvesi önünde saat 21.00 sıralarında başlayan seminere konuşmacı olarak, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden öğretim üyeleri katıldı. Semineri, Keşan Ziraat Odası Başkanı Hasan Şen, bazı tarım danışmaları ile Maltepe ve çevre köylerden gelen vatandaşlar izledi.

Seminerde;  Prof. Dr. Fadul Önemli “Ayçiçeği Tarımı”, Prof. Dr. İsmet Başer “Buğdayda Tohumculuk ve Çeşit Sorunu”, Yardımcı Doç. Dr. N. Desen Köycü “Buğday Hastalıkları”, Doç. Dr. Okan Gaytancıoğlu “Tarım Politikaları Ekonomi”, Doç. Dr. Elman Bahar “Bağcılık”, Yardımcı Doç. Dr. Ertan Köycü “Koyun Yetiştiriciliği” konularında katılımcılara bilgiler verdi.

Seminerde ilk olarak konuşan Prof. Dr. Fadul Önemli, köylerden tarım konusunda seminer düzenlenmesi için yoğun taleplerin geldiğini belirterek, “Biz de bu talepleri elimizden geldiğince karşılamaya çalışıyoruz. Bu kez farklı konularda uzman arkadaşlarla kendi doğduğum köyde bir seminer düzenleyeceğiz.” dedi.


“EN BÜYÜK PROBLEM, İLAÇLAR”

Ayçiçeği tarımında ekimden biçime kadar dikkat edilmesi gereken noktalar olduğunu ifade eden Önemli, şunları söyledi: “Kullanılan tohum çeşitleri dahi çok önemli. Hatalar ve hataların sonuçları mevcut. Bölgemizde ayçiçeği tarımında en büyük problem ilaçlar. Bu yıl bölgedeki çoğu üreticimiz ayçiçeği ekimini erken yaptı. Bitki çıkışında sorun yok. Ancak bitki çıkışından sonraki dönemde gelişim için yeterli sıcaklık olmadığından bazı yerlerde ekimin üzerinden yeterli zamanın geçmesine rağmen çiçek açmadı. Aslında ayçiçeğinin 60 günlük olduğunda çiçek açması gerekir. Tarımda önemli olan doğayı iyi takip etmek. Doğayı kim daha iyi takip ediyorsa o kazanıyor. Tarım, doğayı takip edebilme sanatıdır. Bitki, ben üreticiye ne kadar verim sağlarım hesabını yapmaz. Bitkinin hesabı ben kendi neslimi nasıl çoğaltırımdır.”




BAŞER: BUĞDAY TARIMINDA SORUNLAR VAR

Prof Dr. Önemli’nin ardından konuşan İsmet Başer, bölgede değişik yerlerinde incelemelerde bulunduklarının altını çizerek, Bölgemizde buğday tarımında bazı sorunlar var. Ancak şu an itibarıyla buğday tarımında bu yıl için yapacağımız pek bir şey yok. Ama gelecek yıllarda neler yapabiliriz? Son yıllarda buğday hastalıklarında bir artış var ve bunun birçok nedeni bulunuyor. Üretici tarlasını bir an önce ekerek alandan çıkmak istiyor. Artık buğdayı biraz daha geciktirmek gerekiyor. Ekim zamanından başlayarak, kullanılan gübreye kadar bir takım eksiklikler var. 23 kilo saf azot atanlar var. Bu oran 18-20 kiloyu geçmemeli. Bu sene bölgesel de olsa yağışlar düştü. Bu yıl iklim değişti ama çiftçimiz geçmiş yıllarda yaptığı aynı uygulamayı yapıyor. İklime göre bazı uygulamaların değişmesi gerekir. Tohum kullanımı, gübre kullanımına kadar bir dizi yanlış var.” şeklinde konuştu.

Daha sonra konuşan Doç. Dr. N. Desen Köycü ise, bölgede yaklaşık 2 aydır incelemelerde bulunduklarını dile getirdi. Köycü, Sorunlar bize ulaşıyor. Ancak bazı bölgelerimizde hastalık konusunda çok iyi durumdayız. Uyarıları dikkate alan üreticilerimiz sıkıntı yaşamıyor.” diye söyledi.


BAHAR: BAĞCILIKTA YATIRIMA YÖNELİK TİCARİ İŞLETMELER KURULMALI

Doç. Dr. Elman Bahar da bölgedeki bağ alanlarının azlığına dikkat çekerek, Bağcılıktaki eksiklikler çok fazla. Ferdi anlamda ufak alanlarda bağcılık yapılıyor. Yıldan yıla değişen iklim koşullarına göre, toprak işlemesi, ilaçlama programlarının değiştirilmesi veya bir stratejik plan yapılması gerekiyor. Bağcılıkta doğru bir planlama lazım. Artık 3-5 dekar gibi işletmelerdense daha profesyonel, yatırıma yönelik,  ticari işletmeler kurulmalı. 1 dönüm bağ kurulunca üretici doğru bilgiye de ulaşamıyor, zaman da ayıramıyor ve bakımını da yapamıyor. Ama büyük alanlara geçildiği zaman profesyonel işletmeler kuruluyor ve daha etkin olunuyor. Üreticimiz elindeki ürünü iyi değerlendirsin.” diye konuştu.


GAYTANCIOĞLU: DÜNYANIN EN PAHALI MAZOTUNU KULLANIYORUZ

Doç. Dr. Okan Gaytancıoğlu ise konuşmasında tarım politikalarına yer verdi.

Üreticinin zor durumda olduğunu ifade eden Gaytancıoğlu, şunları söyledi: Dünyanın en pahalı mazotunu kullanıyoruz. Girdiler çok yüksek ama eline geçen fiyatlar  da 65-75 kuruş aralığında. Bu fiyat geçen sene de aynıydı. Ama geçen yıl mazot fiyatı 3,5 TL’ydi. Çiftçimiz tarlasını satmak zorunda kalıyor. Bu da iyi bir tarım politikamızın olmamasından kaynaklanıyor. Çiftçimiz fakir. İthal edilen ürünler bölgemizdeki topraklarda en verimli şekilde yetiştiriliyor ama çiftçimiz borçlu. Devlet çiftçinin durumunu, sağlıklı beslenmesini ve ekonomisini düşünür. Sanayi de olması lazım. Un sanayii, yağ sanayii olması lazım. 8 milyon ton işleme kapasitesi olan bir ülkede 1 milyon ton ayçiçeği üretiyorsanız 7 milyon ton boştadır. Bu da insanlarımızın boşta olması, çiftçimizin zengin olmaması anlamına gelir.”


KÖYCÜ: TRAKYA KOYUNCULUKTA ETE DÖNDÜ

Yrd. Doç. Dr. Ertan Köycü de konuşmasının başında bölgedeki hayvan sayısında bir azalma yaşandığını kaydederek, şöyle konuştu: Son yıllarda keçi düşüşünün durduğunu ve sayının yükselmeye başladığını görmeye başladık. Daha önceki yıllarda keçi üreticilerine özellikle Orman Bakanlığı’ndan çok fazla baskılar geliyordu. Keçinin eskisi gibi ormana aşırı derecede zarar vermediği anlaşıldı. Özellikle orman yangınlarının önlenmesinde etkili olduklarını anladılar. Küçük aile işletmelerinde 20-30 baş hayvan bile olsa olumlu olacaktır. Koyunculukta Trakya artık ete döndü. Zaman içerisinde küçükbaş hayvancılığın değeri anlaşılacaktır. Büyükbaş hayvancılıkta gördüğümüz işletmelerin pek rantabl olmadığı. Artık yavaş yavaş da olsa aile işletmelerine dönülüyor. Bu da insanların köyde kalmaya devam edeceğinin bir göstergesi. Asgari ücretle çevre ilçelere giden kişiler işten çıkarılınca köylerine dönmeye başladı bu durum sosyal açıdan önemli.”