Ziraat Odası Başkanı Hasan Şen’in, dün yerel basında yer alan açıklaması, uzman ziraatçilerden tepki aldı. Şen, bazı tarım uzmanlarının, “üreticilerin bilinçli tarım yapması lazım” şeklindeki açıklamalarına katılmadığını belirterek, “Kitaptan okuyarak da üretici olunmuyor. Önemli olan teori değil, sahaya inilmesidir.” demiş ve üreticinin modern tarım yaptığını vurgulamıştı.

Şen’in, belirli bir kesime eleştiri getirerek, temsil ettiği kesime şirin görünmek gayreti içinde olduğunu savunan Uzman Tarım Danışmanı Ziraat Yüksek Mühendisi Lütfü Açar, “Sayın başkan, her şeyden önce şu çok iyi bilinmelidir ki, ne üretici ziraatçıdan ayrı düşünülebilir, ne de ziraatçı üreticiden ayrı düşünülebilir. Aslında her iki meslek grubu biribirinin tamamlayıcısıdır. Sayın başkan bunu bilmiyor ise tabiidir ki o kendi problemidir.” dedi.

Hasan Şen’in eleştiri getirdiği konular üzerinden bazı hatırlatmalarda bulunmakta fayda gördüğünü söyleyen Açar, konuyla ilgili yazılı açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Sayın başkan; bundan 50 yıl önce bu topraklardan 100-200 kg buğday alınırken bugün 1 tonların sınırları zorlanır duruma gelinmiştir. Tabiidir ki bu olgu, her iki kesimin de katkıları ile bu noktalara gelmiştir. Bugün üretici hangi ürünü üretir ise üretsin hedefi yüksek verim almakla birlikte son yıllarda bir de güvenilir ürün üretmek olduğu gerçeğini de öğrenmiştir. Peki, bütün bu hedeflere ulaşmakta o okumuşların payı yok mudur? Bu konuda ziraat odası ve de ziraat odaları olarak bu gerçeği bilmiyorsanız tabiidir ki o sizin meselenizdir.

Başkan kaş yapayım derken göz çıkardığının farkında herhalde değildir. Doğrudur, üreticinin modern tarım tekniklerini kullandığı bir gerçektir. Üretim girdilerini de yeri geldiğinde fazlası ile kullanmaktadır. Ancak yine başkanın ifadesi ile ‘…üretici arazisine gübre atmadıysa ve gerekli çalışmayı yapmadıysa verim almak mümkün değildir….’ Bu da doğrudur. Peki, bu üreticinin toprağına gübreyi neden atmadığını ve de gerekli çalışmaları neden yapmadığını araştırmak ve de sonuçlarını paylaşmak ziraat odalarının ve de ziraat odaları başkanlarının görevi değil mi? Bu konu okumuş ziraatçının işi midir?

Tarımın iklime bağlı olduğundan bahsediyor başkan. Bu gerçeği kim inkar edebilir ki? Peki, bu konuda kitaptan öğrenenler ne yapabilir ki? Ancak, evet o kitaptan öğrenenler toprak - iklim - tohum - gübre - ilaç  ilişkilerini değerlendirme yeteneğine sahip olduklarını ve de bunu üretici ile paylaşmayı da bildiklerini çok iyi  bilmektedirler sayın başkan. Ancak  sen ziraat odası başkanı olarak bunu bilmiyor isen o tabiidir ki farklı bir olaydır.

Çobançeşme’deki fırtınadan bahsetmektedir başkan. Peki sen bu ilçenin ziraat odası başkanı değil misin?  O fırtınadan zararın nedenleri, yansımaları ve de bu konuda üreticilerin mağduriyetlerinin giderilmesi konusunda sorumluluğunuz yok mu? Bu konuda bugün olmasa da gelecekte bu ve de buna benzer olayların yaşanması durumunda tedbirler konusunda sorumluluğunuz yok mu? Bu yıl hububatta yaşanan sıkıntılı durumun gelecek yıllarda yaşanması durumunda alınması gereken tedbirler konusunda hangi çalışmaları yaptınız? Bu konularda da görevleriniz yok mu? Sorumluluğunuz yok mu?”

Hasan Şen’in, “… tarımı çok iyi bildiğini ifade edenlere ben, arazi vereceğim ve gelsinler gerekli ekimleri yapsınlar…” diyerek, tekniği eleştirmekte olduğunu söyleyen Açar, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Sayın başkan, ziraat mühendisinin tarla alıp tekniği uygulayıp sonuçları göstermek gibi bir sorumluluğu yoktur. Bu komplike bir olaydır. Bunu bir kere çok iyi bilmen gerekir. Bilmiyor isen o yine senin problemindir.  Ancak bu konuda devletin ve de son yıllarda devletin desteği ile özel müteşebbisin bu konudaki çalışmalarını herhalde takip etmekten yoksunsunuz. Bu konuyu da tarafınıza hatırlatmakta fayda görüyorum. Sözünü ettiğiniz tarla denemeleri konusunda  kurum olarak sorumluğunuzun olduğunu da inkar edebilir misiniz? Kurumunuzun her şeyden önce o denemeleri kurmak, sonuçlarını paylaşmak gibi bir görevi olduğunu da bilmiyor musunuz? Tabii her şeyden önce bir de senin teknik bir kişi olduğunu da biliyoruz. Teknik  kişi olduğun gerçeği ile neden böyle bir deneme kurmadın? Kurdun da haberimiz mi olmadı? Üstelik hem ziraatçısın, hem üreticisin hem de ziraat odası başkanısın.

Sayın başkan, beyanatlarının genel bir değerlendirmesi içerisinde maksadını aştığının farkında mısın değil misin bilmem? Ancak şunu da hatırlatmakta fayda görüyorum. Ziraat mesleği de bütün meslekler gibi kutsaldır. Ziraat mesleğinin özellikle cumhuriyet tarihi içerisinde Türk çiftçisine neler kazandırdığını da lütfen öğrenmeni tavsiye ediyorum.”

İnsanların, bulundukları konumları ile mensubu oldukları camialara karşı görevlerini en iyi şekilde yapmakla sorumlu olduklarını hatırlatan Lütfü Açar, “İnsanlar, sağı solu eleştirmekle kendi başarısızlıklarına kılıf hazırlamamalıdır. Çünkü sen eleştiri getirdiğin gemi içerisinde en başta olduğunu da unutma. Yıllarca ülkem üreticisine ve de bölge üreticisine karınca kararınca hizmet ettim. Yine de bakanlığımızın özellikle tarımsal yayım konusunda çağdaş bir anlayışla ülke üreticisine yaratmış olduğu imkanlar ölçüsünde üreticilerimize hizmet verme gayreti içerisindeyim. Sayın başkanın, bilerek veya bilmeyerek özellikle ziraat mesleğinin onuruna erişmiş kesimleri seviyesiz bir şekilde eleştirmesini esefle kınıyorum. Bu konuda meslek odalarını da göreve davet ediyorum. Kendisinin de camiadan özür dilemesini bekliyorum.”