ARICI PARA KAZANAMIYOR
Türkiye’de 2006 yılından itibaren milyonlarca bal arası kolonisi ve doğal tozlaşmada rol alan farklı böcek türlerinde beklenmedik zamanlarda yaşanan azalmanın dikkat çekmeye başladığını belirten Altınordu, “Kayıpların ilk yaşandığı yıllarda ani koloni kayıplarının altında yatan nedenler hakkında ciddi şüpheler ortaya çıkmıştır. Kayıpların artmasıyla birlikte ekonomik boyutlarda yüzeye çıkmıştır. Üretici, arısını çoğaltmak için daha fazla emek ve zaman harcamasına rağmen artık eski verimli günlerine geri dönememektedir. Son on yıldır ülke arıcılığında ilerleme kaydedilememiştir. Üretilen bal yıllar önce peşin para ile satıldığı bedele alıcı bulamamaktadır. Üretici emeğinin karşılığı olarak hak ettiği değeri tekrar kazanmayı beklemektedir. Arıcılar bu sorun ve istekleri uzun zamandan beri düşünmektedir. Arıcıların hak ettiği değerleri kazanabilmesi sektörün ortak paydaşlarının da isteğidir. Ancak düşünülmesi gereken nokta, arıcıların bu zor günlere nasıl geldiği ve
ARTIK SABIR TÜKENDİ
Arıcının kanayan bir diğer yarası da temel petek sorunu olduğunu ifade eden Erdoğan Altınordu, sözlerini şöyle tamamladı: “Satın aldığı temel petek ile kovanlarına antibiyotik kalıntısı, yüzlerce pestisit türüne ait bakiye, naftalin, parafin, serezin, ambar hapı kalıntısı, yavru çürüklüğü ve nosema sokan arıcının artık sabrı tükendi. Türkiye’de kayıtlı kara petek, pres mum üreten kaç adet ruhsatlı işletme olduğu, kayıt dışı külçe mumların kalıntı maddelerinden nasıl arındırılabileceği yenilikçi araştırma projeleri ile hayata geçirilmelidir. Temel petek üreten işletmelerde, bal mumunun hastalık etkenlerinden arındırılması için, sterilizasyon kazanının, iç merkez noktası itibariyle, 121 C’ de 1 atm basınç altında en az 15 dakika süre ile sürekli karıştırılarak tutulması hakkında kanuni ölçüm ve denetlemeler yapılmalıdır. Kalıntı analiz metotlarının da mutlaka güncellenmesi gerekmektedir. Türkiye’de yüzlerce çeşit arıcılık malzemesi üretilmekte, satılmakta fakat arıcılığa özel olarak belirlenmiş resmi bir standart bulunmamaktadır. Bu kovanların ve diğer malzemelerin hastalıklarından korunmada ne kadar aktif bir yere sahip olduğu yeterince bilinmektedir.”