CHP Edirne Milletvekili ve Genel Başkan Başdanışmanı Doç. Dr. Okan Gaytancıoğlu, AB menşeli 80.000 tonluk şekere ilişkin tarife kontenjanı ithalatında uygulanan yüzde 50 oranındaki gümrük vergisinin 2016 yılına özel yüzde 0 seviyesine çekilmesinin kamuoyunda tartışıldığı şu günlerde partisinin Şeker Raporunu hazırladı.

Türkiye’nin şeker ihtiyacının şeker pancarından sağlanması gerektiğini savunan Gaytancıoğlu, şeker pancarını ekonomiye katma değer sağlaması, istihdam yaratması, hayvansal üretime ciddi olarak kaynak sağlaması ve de sağlıklı olması nedenlerinden dolayı da önemli olduğunu vurguladı.

Dışarıdan aldığımız mısırın GDO’lu olma ihtimalinin çok yüksek olduğunu belirten Gaytancıoğlu’nun açıkladığı Şeker Raporu şu şekilde:

“Cumhuriyet döneminin başlarında Türkiye ihtiyacı olan şekeri ithal etmekteydi. Cumhuriyetin en önemli kazanımlarından birisi olan şeker fabrikalarının kurulmasıyla birlikte ülkenin birçok yerinde şeker pancarı tarımı yaygınlaşmaya başlamış ve ithalatçı bir ülkeden şeker ihraç eder konuma gelinmiştir. Türkiye’de şekerpancarı tarımının desteklenmesi Şeker Şirketinin 1950 yılında üreticiye, ürüne, verime ve kaliteye destek vermesiyle başlamıştır.

Şeker sektörü Türkiye’de tarıma dayalı sanayinin en önemli ve başarılı bir örneğidir. Türkiye uyguladığı destekleme politikaları ile, önemli şeker üreticileri arasında yer almış Dünya pancar şekeri üretiminde Fransa, Rusya, Almanya ve ABD’den sonra ilk 5’e girmiştir. Sulu koşullarda ve üstün tekniklerle üretilen şekerpancarı, Türkiye kırsalının en önemli gelir kaynağı olmuştur.

Her ne kadar uzun yıllar, “Dünya’da şeker fiyatları 250-300 $, Türkiye şekerin maliyeti 650-700 $’ a denk geliyor”, şeklinde spekülasyonlar yapılsa da Dünya’da şekerin ağırlıklı olarak şeker kamışından elde edildiğini bilmeyen yoktur. Ayrıca şekerpancarının tarım, sanayi ve hizmet sektöründe yarattığı istihdam alternatif ürünlerle kıyaslanamayacak kadar yüksek olup şekerpancarı üretimine ayrıcalık ve etkin bir sosyal boyut kazandırmaktadır. Şeker pancarında çapalama yapan vasıfsız işgücü, şekerpancarı üretiminde önemli bir gelir elde etmektedir, bu haliyle işsizlik sorununa da katkı sağladığı, köyden kente göçü önlediği söylenebilir. Pancar tarımı buğdaya göre 13, mısıra göre 8, ayçiçeğine göre 5 kat daha fazla istihdam sağlar.

Zaman içerisinde Türkiye’de şeker fabrikalarının sayıca artması, şekerpancarı tarımının ekonomik olmadığı bölgelere bile şeker fabrikalarının kurulması şekerpancarında “kota” uygulamasının olmasına zemin hazırlamıştır. 1998 yılında pancar üretimine kontenjan uygulaması getirilmiştir. Bu uygulama ile pancar üreticisinin tüm ürününe satın alma garantisi verilmesi, üretimde istikrarın, kendine yeterliliğin ve pazar büyümesine uyumun sağlanması, özelleştirme için sektörel altyapının hazırlanması ve AB Ortak Tarım Politikasına uyum amaçlanmışsa da günümüzde bu amaçlara ulaşılamadığı görülmektedir.

Türkiye’de kota uygulamasının yaygınlaşmasıyla birlikte şekerpancarı üretiminde istikrar yerine istikrarsızlık baş göstermiştir. 1992 yılında 15 milyon ton olan şekerpancarı üretimi yirmi yıl sonra çeşitli dalgalanmalar gösterse de 2015 yılında yine 15 milyon tonlar düzeyindedir. Yılda % 1.5 civarında nüfus artışını dikkate alırsak aslında üretim yerinde saymıştır diyebiliriz.

Şeker pancarı üretimine yönelik ciddi bir destekleme politikası aracı bulunmamaktadır. Başta buğday olmak üzere, tahıllar, yağlı tohumlu bitkiler, bakliyatlar vd. için fark ödeme desteği varken şekerpancarında böyle bir desteğin bulunmaması üretimi cazip kılmamaktadır. Ayrıca son yıllarda ürün fiyatlarında artışların girdi fiyatlarındaki artışların çok altında olması birçok ürünün üretimi yanında şekerpancarı üretimini de olumsuz etkilemiştir.

Şekerpancarına yönelik ayrıca bir desteklemenin olmamasının yanında, sektörü olumsuz olarak etkileyen birkaç konudan biriside ülkenin Doğu ve Güneydoğu illeri sınırlarından giren kaçak kristal şeker ve glikozdan bahsedebiliriz. Bu yasal olmayan ticaret özellikle Suriye’de bulunan kaçak fabrikalarda üretilen yada üçüncü ülkelerden ithal edilip Suriye-İran-Irak üzerinden Türkiye’ye sokulmaktadır.

Ş.PANCARINDA KOTA UYGULAMASI ve NİŞASTA BAZLI ŞEKER (NBŞ) KANDIRMACASI

Türkiye’de şekerdeki stok fazlalığı gerekçe gösterilerek şeker pancarı üretimine kota getirilirken, diğer taraftan kendine yeterliliği halen sağlayamadığımız hatta ithalatçı olduğumuz mısırı hammadde olarak kullanan nişasta bazlı şeker (NBŞ) üretimine geniş olanaklar sunulmuştur. Hammadde olarak mısır kullanan nişasta bazlı tatlandırıcılar doğrudan tüketilememekte, daha çok şekerli ürünler sanayinde girdi olarak kullanılmaktadır. Bu tatlandırıcıların başlıca kullanım alanları şekerlemeler, şekerli un ve unlu ürünler, geleneksel tatlılar, dondurma, helva, reçel ve marmelat, alkollü ve alkolsüz içeceklerdir.

İlk olarak 1998 yılında üretimin 22,3 milyon tona ulaşması üzerine ülkemizde şeker pancarına kota sınırlaması getirilmiştir. Şeker Kurumu’nun göreve başlamasından sonra şeker pancarı üretimi 12,4 milyon tona kadar gerilemiş olup 2015 yılında üretim 16 milyon ton olarak gerçekleşmiştir.Ülkemizde şeker fabrikaları kurulu kapasitelerinin oldukça altında çalıştırılmaktadır. Bu gerilemeye paralel olarak şeker pancarı üretici sayısı da 2003 yılında 460 binden 2015 yılında 230 bin kişiye gerilemiştir.

Türkiye’nin ciddi anlamda ekonomik krize girdiği 2000 ve 2001 yıllarına damgasını vuran konulardan birisi olan Şeker Kurulunun oluşturulması, şeker üretiminin kotalarla azaltılması ve Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) kullanımına izin verilmesi Cumhuriyetin kalkınma simgelerinden birisi olan şekerpancarı üretimine ciddi zararlar vermiştir.

Bakanlar Kurulu 29.6.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2011/2003 sayılı Kararı ile Şeker Kurumu tarafından “Türkiye’de üretilen şekerin % 10’u NBŞ’den elde edilir” denilmektedir. Daha sonraki yıllar AKP hükümetleri tarafından % 50 arttırma yetkisi alınmıştır. Buna göre başlangıçta 244 bin ton olarak belirlenen NBŞ kotası % 50 oranında artırma yetkisi vardır. Her yıl, NBŞ kotası % 10 yerine genelde (yani % 50 arttırılarak) % 15 olarak uygulanmıştır.

Türkiye 320 bin ton NBŞ kotasıyla 27 ülkeden oluşan AB’nin kotasının yaklaşık % 40’ına sahiptir. AB ülkeleri içerisinde şeker üretiminde Fransa birinci sıradadır ve üretiminin tamamını şekerpancarından sağlamakta olup NBŞ üretimi yoktur. Üretimde 2.sırada olan Almanya’nın NBŞ üretiminin toplam şeker üretimi içindeki payı % 2.5’tur. Toplam 27 üyeli AB’nin NBŞ kotası ortalaması % 1,5 civarında olup Türkiye % 15 ile 10 kat fazla bir büyüklüğe sahiptir.

SONUÇ ve ÖNERİLER

Şekerimizi üretme kararımızı verirken dışarıdan aldığımız mısırın GDO’lu olma ihtimalinin çok yüksek ve NBŞ elde edilmesinde nişastanın parçalanması sırasında kullanılan enzimlerin yurt dışından alındığını, ayrıca genetiği değiştirilmiş bakterilerden elde edildiğini de göz ardı etmemek gerekir. GDO’ların insan sağlığı üzerine olumsuz etkileri her platformda bağımsız bilim insanlarınca dile getirilmektedir. 

Her şeyin son derece açık ve net olduğu, yukarıda çeşitli yönleriyle yararlarından kısaca bahsedilen pancardan şeker üretimi ile olumsuzluklarından yine kısaca bahsedilen mısırdan NBŞ üretimi konusunu masaya yatırmak Türkiye’nin tercihidir. Önce İnsan mantığını her fırsatta tüm politikalarına yansıtmış olan CHP, Türkiye’nin şeker ihtiyacını;

-          Ekonomiye katma değer sağladığı ve istihdam yarattığı için,

-          Hayvansal üretime ciddi olarak kaynak sağladığı için,

-          Halkının sağlığını ön planda tuttuğu için ŞEKERPANCARI’ndan sağlamalıdır.”