Veteriner Hekim Dr. Olcay Karaman, bölgemizde 2015 yılında yaşanan hayvan hastalıkları ve hayvancılık sektöründeki sorunlarla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Hayvan hastalıkları hakkında sıkıntılı bir yıl yaşanmadığını ifade eden Karaman, “Çiçek hastalığı bir kaç bölgede noktasal işletme bazlı çıktı. Erken aşılama ile erken müdahale ile bu çiçek hastalığı çok etkili olmadı. Bölgemizde genelde şöyle düşünüyor. Yurt dışından gelen ithal koyunlarla gelen koyun çiçeği şeklini değiştirip ineklere de bulaştığı düşünülüyor. İneklerde ölümcül olduğu düşünülüyor. Bu birkaç işletmede çıktı. Hemen aşılama programlarımızı uygulayarak hızlı bir şekilde müdahale edildi. Çok canımız yanmadı.” dedi.

ÜRETİCİLER KESİNLİKLE HAYVANLARINA ŞAP AŞISI YAPTIRSINLAR

Olcay Karaman, Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü ekipleri tarafından 2015’in rutin aşıları ve taramalarının yapıldığını aktararak, şunları söyledi: “Anadolu’da çok yaygın görülen şap hastalığı vardı. Dünyada şu ana kadar tespit edilmiş 7 çeşit şap hastalığı vardı. Bölgemizde de çıkma ihtimali yüksek olduğunu düşündüğümüz şap hastalığı ile ilgili yeni bir bilgi edindik. 8. tip şap hastalığı çıktı bu sene. Buna karşılık bugünlerde Tarım İlçe Müdürlüğü ekipleri 2. doz aşılamayı uyguluyorlar. Bunların ilk dozları yapıldı. Tekrar 2. dozları yapılıyor. Çok tehlikeli bir virüs. Üreticilere arkadaşlar geldiğinde kapılarını sonuna kadar açmalarını tavsiye ediyorum. Üreticiler kesinlikle hayvanlarına şap aşısı yaptırsınlar. Eğer bu hastalık Trakya’ya bulaşırsa kötü olur.  Bu bölgedeki hayvanlar yeni tipe çok dirençsiz. Çok havan telef olur. O yüzden üreticiler şap aşısı vurdurmaları konusunda direnç göstermemeliler. Anadolu’daki ırk biraz daha dayanıklı ırk olduğu için daha dirençli oluyorlar.”

HAYVANCILIĞIN YEREL KRONİK SORUNLARI VAR

2015 yılının salgın hastalıklar açısından da tehlikeli bir yıl olmadığını dile getiren Karaman, “Bir kaç noktada çıkması dışında üzülecek bir nokta çıkmadı. Bunun dışında hayvancılığın yerel kronik sorunları var. Bölgemizde, özellikle işletmelerimizin alt yapısı ve teknolojisi yetersiz olduğu için hayvancılığa kabuk değiştirtemiyoruz. Bugün artık Ege ve Çanakkale’den itibaren batı Anadolu dediğimiz bölge bizden hayvancılık konusunda 20-30 yıl ileride. Onlar aile işletmelerini büyüttüler. Modern hayvancılık konusunda bizden hızlı adım atıyorlar. Biz burada hayvancılığı büyütmek konusunda yeterli adımları atamıyoruz. Bunda çeşitli etkenler var. Bölgemizin çeltik bölgesi olmasından hayvancılık hep 2. plana atılıyor. Sermaye yatıramadık. Sermayesi olanlar da sermayesi olmayanlar da hayvancılığını büyütecek yeterince teşvik ve desteklerden yararlanamıyor.” şeklinde konuştu.

TADİLAT PROJESİ AÇIKLANDI VE MAALESEF YİNE TRAKYA YOK

Olcay Karaman, Trakya’nın AB Katılım Öncesi Yardım Aracı Kırsal Kalkınma Programı’nın 2. kısmına da alınmadığını kaydederek, şunları söyledi: “Tadilat projesi açıklandı ve maalesef yine Trakya yok. Hayvan sayımız sabit oluyor işletme sayılarımız küçülüyor. Hayvancılık yapacak bir işletmenin hayvan sahibinin mutlaka yeterince kaba yem üretmesi gerekmektedir. Hayvancılık hedef olması gerekiyor. Hedef olmadığı için hep 2. iş olarak kaldı. Bizden daha koşarak hızlı adımlarla ilerleyen bölgeler var. Hedef koymak lazım. Hayvancı mıyım, tarımcı mıyım,  çeltikçi miyim? Bugün çeltikle uğraşan sermayelerin hiç birisi hayvancılığa sermaye yatırmıyor. Hayvancılık çok büyük alt yapı sermayesi gerektiren bir iştir. En son 41 ilde üzerine çıkarılan destek programına bölgemiz dahil edilmedi. Ben Edirne’de hayvancılığın kabuk değiştireceğini inanmıyorum. Bence sivil toplum örgütleriyle siyasilerin yüksek sesle bunları dile getirmeleri gerekiyor.”

SADECE FABRİKADAN ALINAN YEMLE HAYVANCILIK OLMAZ

Yeni doğan hayvanlarda görülen hastalıklara da değinen Karaman, “Yeni doğan hayvanlarda görülen hastalıklar öksürük ishal gibi adi hastalıklardır. Bunlarda önceden tedbir almak gerekiyor. Bunlar işletme hatasıdır. Sürü ya da bölgesel bazlı sorun teşkil etmeyen küçükbaş hayvan yetiştiricileri bu konuda daha bilinçli. Üreticiler aşılamayla çözülebileceğini çok iyi bildikleri için karma aşılarını ve parazit mücadelelerini düzenli yapıyorlar. Hayvan hastalandıktan sonra tedavi etmek çok maliyetli bir şeydir. Bu çok büyük ekonomik kayıptır. Çok büyük ilaç masrafı yapar. Bugün hastalanan bir ineğin tedavisi 400-500 lirayı buluyor. Sonrasında ineğin verimi de gidiyor sütü de azalıyor. Hastalanmadan önce müdahale çok daha önemlidir. İnek otobur bir hayvandır. Hayvan yetiştirmek istiyorlarsa bu işin bir altın kuralı vardır. Ot, yonca fiğ otu, yonca, mısır yetiştirecekler. Öncelikle bunlarla karnını doyuracaklar. Hayvancılık önemli bir konu.  Sadece fabrikadan alınan yemle hayvancılık olmaz. Fabrikadan alınan yemlerle hayvancılık yapmaya devam ettiğimiz sürece kimsenim ekonomisi dayanmaz. Dediğimiz gibi kaba yem gerisi hikayedir. Hayvanlar otla beslenmediği sürece her zaman hastalıklara karar.” dedi.

HAYVANCILIK BİLİNÇLİ YAPILDIĞINDA KAR GETİRİR

Olcay Karaman, hayvancılığın bilinçli yapıldığı sürece kar getiren bir iş olduğunu belirterek, şöyle konuştu: “Bu fiyatlar fena rakamlar değil yeter ki bilinçli yapılsın. Hayvancılığı asıl mesleğimiz haline getirmeye çalışalım. İnsanlar olduğu sürece yine ete, süte çok talep olacaktır. Bence hayvancılık gelecek 20 yılın mesleğidir. Gençlere sesleniyorum asla Çerkezköy’e çalışmaya gitmesinler. Genç kızlara sesleniyorum köyde yaşamam demesinler. Çerkezköy’de Çorlu’da 1000 TL’ye çalışmaktansa evlerinde 10 tane sağmal inek bakarak daha fazla para kazanırlar. Şu anki mal varlıklarını korurlarsa 15-20 yıl sonra bu işten çok zengin olacaklar.”