MEHMET AYTAÇ

Cumhurbaşkanlığı öncülüğünde kutlanan “Türk Mutfağı Haftası” çerçevesinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Edirne Valiliği’nin desteği, Keşan Belediyesi, Keşan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Keşan Ticaret ve Sanayi Odası, Keşan Ticaret Borsası, Keşan Kahveci Lokantacı ve Otelciler Odası, Keşan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Halk Eğitimi Merkezi ve Trakya Emekçi Kadınlar Kooperatifi işbirliğinde düzenlenen Keşan etkinlileri dün başladı.

Keşan İlçe Milli Eğitimi Müdürlüğü Halk Eğitimi Merkezi bahçesinde düzenlenen ve saat 13.00 sıralarında başlayan etkinliğe; Keşan Belediye Başkanı Mustafa Helvacıoğlu, Trakya Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısı ve Salık Kültür ve Spor Daire Başkanı Burak İşçimen, İl Kültür Müdür Yardımcısı Kenan Koçak, Keşan İlçe Jandarma Komutanı Gökhan Çam, Keşan Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Şapçı ve yönetim kurulu üyeleri, Keşan Ticaret Borsası Meclis Üyesi Adnan İnan, Keşan Kahveci Lokantacı ve Otelciler Odası Başkanı Hüseyin Çakmak, Keşan Tuhafiyeciler ve Manifaturacılar Odası Başkanı Hasan Kocaman, Keşan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Halk Eğitimi Merkezi Müdürü Eylem Tanrıveri, Tekkoop Başkanı Ayşe Saz ve davetliler katıldı.

Etkinlikte konuşan Keşan TSO Meclis Üyesi Mustafa İşçimen, Türk mutfağının tarihi hakkında bilgi verirken, şu ifadeleri kullandı: “Atalarımız, konargöçer kısacası göçebe bir yaşam tarzını benimsemişlerdi. Hal böyle olunca da beslenme stilleri bu koşullara göre şekil almıştı. Yani bu dönemlerde Türk mutfağı avcılık faaliyetleri sonucunda et yemekleri ve doyurucu olması sebebiyle hamur işleri arasında mekik dokuyordu. Tarihin ilk demlerinde göçebe ve konargöçer bir hayat yaşayan Türkler, Uygur Türkleri sayesinde yerleşik hayata geçti. Ve daha önceleri göçebe bir yaşam sürmelerinden sebep avcılık ve toplayıcılık yaparak elde ettikleri hayvansal gıdalarla beslenen Atalarımızın, yerleşik hayata geçmeleriyle beraber tarımla da tanışarak; tarhana, peksimet vb. kuru gıdaların temelini de bu dönemde attılar. Kısacası Türk mutfağı, yerleşik hayata geçiş ile beraber hızla gelişim göstermeye başladı. Tarihte ilk olarak atalarımızın at eti, geyik eti, kımız vb. şeyler tükettiğini biliyoruz. Lakin İslamiyet'in kabulü ile beraber bu gıdalarında Türk mutfağından çıktığını, yerini dini açıdan sakıncası olmayan sucuk, kebap, haşlama ve köfte gibi gıdalara bıraktığını söylememiz mümkün. Atalarımızın en parlak dönemlerini yaşadığı dönemlerden biri olan Selçuklular zamanında ise Türk mutfağı bambaşka bir hale evrildi. Un, Türk mutfağında sadece hamur işi tariflerinde değil çorba, yemek vb. tariflerde de karşımıza çıkmaya başladı. Ekşili köfte, ekşili çorba, ekşili dolma vb. yemeklerde Selçuklu zamanında Türk mutfağına girdi. Osmanlı İmparatorluğu zamanında ise en geniş sınırlarına ulaşan Türk dünyası, mutfak konusunda da altın çağını yaşadı. Özellikle de İstanbul'un fethinden sonra oldukça çeşitlenen ve saray mutfağı adı altında üst segment tariflere de ev sahipliği yapan Türk mutfağının bugün bu denli popüler olmasının sebebi: Osmanlı İmparatorluğu diyebiliriz.  Cumhuriyetin ilanı ile beraber ise durum tamamı ile değişti. Osmanlı mutfağının ağır yemeklerini yerini yavaş yavaş sebze yemeklerine bıraktı. Kuyruk yağı ile yapılan yemekler yerlerini tereyağı veya zeytinyağı ile yapılan yemeklere bıraktı. Cumhuriyetin ilanı sonrası küreselleşme, kentleşme vb. gelişmelerle hayatın hızlanması neticesinde ise tüm dünyayı etkisi altına alan fast food tüketimi çılgınlığı Türkiye'de de etkisini gösterdi. Ve hızla yapılıp, hızla tüketilebilen tarifler Türk mutfağını da etkisi altına aldı. Neyse ki günümüzde tüm dünyayı kasıp kavuran mutfaklarda eskiye dönüş trendi Türk mutfağını da etkisi altına aldı ve Türk mutfağında da geleneksel tariflere dönüş başladı. Türk mutfağı, Türkiye'nin ulusal mutfağıdır. Osmanlı kültürünün mirasçısı olan Cumhuriyet Dönemi Türk Mutfağı hem Balkan ve Orta Doğu mutfaklarını etkilemiş hem de bu mutfaklardan etkilenmiştir. Ayrıca Türk mutfağı yörelere göre de farklılıklar gösterir. Karadeniz mutfağı, Güneydoğu mutfağı, Orta Anadolu mutfağı gibi birçok yöreler kendilerine ait zengin bir yemek haznesine sahiptirler. Yöreden yöreye farklılaşan lezzetleri barındıran yeme-içme biçimleri, özel gün, kutlama ve törenlerde ayrı bir anlam hatta kutsallık taşır. Türk Mutfağı, çeşit zenginliği ve damak tadına uygunluk yönünden olduğu kadar birçok yemek ve yiyecek türü ile sağlıklı ve dengeli beslenmeye ve vejetaryen mutfağına kaynaklık edebilecek örnekleri barındırmaktadır. Mutfağımız; özellikle dünya üzerinde Fransız, İtalyan, Yunan, İspanyol mutfakları ile beraber üst trendte yer almaktadır. Güzel bir Balkan ve Anadolu armonisi olan mutfağımızda yöresellik ve de unutulmaya yüz tutan lezzetlerin önem kazanmaya başlaması bizleri son derece memnun etmektedir. Keşan Ticaret ve Sanayi Odası olarak; sahip olduğumuz tescilli yöresel ürünlerimiz ile ilgili inovasyona ihtiyacımızı gelecek planlamamız içerisine aldık. Ürünlerimizin sürdürülebilirliğini sağlamak için inovaktif çalışmalar yapmamız gerekliliğinin farkındayız. Bu sebeple bölgemizdeki gastronomi aktiviteleri de önemli bir kurum olduğumuzu ve her türlü desteklerimizi sürdüreceğimizi gururla ifade ediyorum.”

 “BİZİM MUTFAĞIMIZIN BİR KÜLTÜRÜ, BENLİĞİ, KİMLİĞİ VAR”

Belediye Başkanı Mustafa Helvacıoğlu ise Türk mutfağının eşsiz kültürel miraslardan biri olduğunu dile getirerek; “Özgünlük ve sentezi buluşturan bir varlığımız. Dünyada hangi mutfak var ki, bizim ki gibi kucaklayan olsun. Mesela Şam Tatlısı deriz. Arnavutciğeri, tatar böreği deriz. Mesela papaz yahnisi, Çerkez tavuğu yeriz. Kebap, pilav, börek, güveç dünyaya duyurduğumuz Türk yemeklerindendir. Başlı başına sadece bir yoğurt, binlerce yıllık mazisiyle Orta Asya günlerimize uzanır. Dünyanın her yerinde bu adla yani yoğurt diye bilinir. Dünyada yemeklerimizle kazanmışız. Örneğin Fransa’ya, Almanya’ya Avrupa’ya gidin, hamburgerciden çok dönerci görürsünüz. Bugün Almanya’da döner için günde 600 ton et kullanılıyor. Bugün turistler Türkiye’den Türk lokumu, Türk kahvesi, Türk baklavası götürüyor. Dünyanın her yerinden Türkiye’ye gastronomi turları düzenleniyor. Ve bir güzellik de şudur ki; bizim mutfağımızın bir kültürü, benliği, kimliği var. ‘Sofra adabı’ dediğimiz bir şey var. Ekmeği kutsal bilir, öpüp başımıza koruz. ‘Komşun açsa sen tok olamazsın’ deriz. Atmayız, atılacak gibi olanı da yine değerlendiririz” dedi.

“ZENGİN BİR MUTFAK KÜLTÜRÜMÜZ VAR”

Edirne’nin mutfak zenginliğine dikkat çeken Mustafa Helvacıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Edirne’miz, Balkanlardan en çok göç alan yer. Haliyle bir Balkan zenginliği de var. Tava ciğerimiz, badem ezmemiz var. Tarhana çorbamız, böreklerimiz, tatlılarımız, peynirlerimiz var. Keşan ise bu zenginlikten en fazla faydalanmış yer. Mesela coğrafi işaretli ‘Satır Et’imiz dillere destan. Mesela 1965’ten beri diktiğimiz coğrafi işaret almış Siğilli Bamyamızın eşi benzeri yok. Yine işaret almış İpsala pirincimiz aynı şekilde. Ciğer sarmamız bir efsane. Mahmutköy kuru fasulyemiz var. Mecidiye kavunumuz var. Çamlıca bodur elmamız var. Çeşitli otlardan yapılan böreklerden tutun da turşulara sarmalara kadar zengin bir mutfak kültürümüz var. Bugün adını sayamadığım birçok tadımız bu etkinliğimizde var.” 

“GASTRONOMİ HARİTAMIZI ÇIKARMALIYIZ”

Keşan için gastronomi turizminin önemsenmesi gerektiğini dile getiren Mustafa Helvacıoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Gastronomi haritamızı çıkarmalıyız. Yöresel tariflerimizi kayda geçirmeliyiz. Yemeklerimizi özellikle sosyal medya ve basınımızla tanıtmalıyız. Satır et ve ciğer sarmamızı daha fazla duyurmalıyız. Coğrafi işaretli ürünlerimizi öne çıkarmalıyız. Yiyeceklerimize ilişkin festivaller düzenlemeliyiz. Gıda işletmelerimizde yöresel yemeklerimizi öne çıkarmalıyız. Kadın kooperatiflerimiz gözbebeğimiz. Onlara destekledik, desteği artırmalıyız. Yani özetle, geçit konumuna bulunan Keşan’ımızın başlı başına yemekle, gastronomiyle zenginleşmesi kaçınılmazdır. İki günlük bu etkinlik, bu açıdan çok önemli. Keşan’ımızda, yöresel ürün yemek yarışmalarımızla yöresel ürünler satışımızla ve tadım günümüzle harika anlar yaşayacağız.” Konuşmaların ardından BSM Halk Oyunları Grubu gösterilerini sahneledi.  Daha sonra ise etkinlik kapsamında düzenlenen yöresel ürünler yemek yarışması gerçekleştirildi. “Türk Mutfağı Haftası Keşan Etkinlikleri,  Keşan Şehitlik Parkı önünde, 10.00-18.30 saatleri arasında “Yöresel Ürünler Satış ve Tadım Günü” etkinliği ile devam edecek.