Neden eve döndüm? Yaklaşık 6 aydır durmadan içimden tekrarlıyordum.Her boş anımda, her kafamı yastığa koyuşumda aynı soru kafamda hiç susmamacasına.. Neden eve döndüm? İstanbul'da bir düzenim, bir evim, bir işim, bir hayatım vardı. İyi kötü paramı kazanıyor kendime bakabiliyordum. Bir kadının kendi kendine yetebilmesi kadar güzel bir şey var mı? Yok. Ama olmadı. Olmadı çünkü aslında İstanbul’da yaşamıyordum. Ona yaşamak denmez. Onların yaşamak dedikleri şeye ben yaşam savaşı vermek diyorum. Hayatta kalmaya çalışmak.. Sabahın köründe metroda, otobüste, vapurda birbirine bakan sinirli, düşünceli, şaşkın ve en çok da mutsuz yüzler. Bir yerlere yetişme telaşı bu insanları sinirli ve saldırgan yapıyor. Düzensizlik, trafik, hava kirliliği, kalabalık, gürültü.. En çok da düşünceler.. İnsanların yüzlerinden okunan telaş ve mutsuzluk, o şehri yaşanamaz kılıyor. Sürekli bir yerlere yetişme telaşı insanları hoşgörüden yoksun bırakıyor. Bütün bu negatiflikler o şehrin sırtına inanılmaz bir yük bindiriyor. Sanki tonlarca taşı sırtında taşımaya çalışan yaşlı bir adam gibi İstanbul.. İstanbul'u kötülerken sevmediğimi sanmayın sakın ha. Seviyorum, hem de nasıl bir bilseniz.. Kadıköy'ü.. Nazım Hikmet Kültür Merkez'inin ağaçlarla kaplı bahçesinde içilen çayı..İstiklal Caddesi’ni.. Haydarpaşa’yı, Galata’yı.. Ama o şehrin güzelliğini yaşayabilmek için zaman lazım insana. Şöyle boğaza karşı rahat rahat, sabah erken kalkacağını, hesabın kaç para geleceğini, henüz ödemediğin faturaları, ev kiranı düşünmeden yemek yiyebilmek lazım. Sonra bir konser seçip gidip doya doya eğlenebilecek enerji lazım. Tüm bunları yapabilmek için iyi bir iş. İyi bir iş için çok emek vermek lazım. Emek verebilmek ve verimli olabilmek için de huzur.. Ama hepsi bir arada olmuyor. İş, bütün zamanını alıyor. İşin yoksa zaten bu dediklerimin hiçbirisini yapamıyorsun.. İşte böyle bir kısırdöngü.  Ben yıllar sonra evime döndüm. Sokaklarında yürümeyi öğrendiğim Keşan'da, yani evimde, eskisi gibi huzurla yaşamaya karar verdim. Aklım kalmadı değil İstanbul’da, boğazda, martılarda.. Yine de eve dönün çocuklar. Büyük şehir, büyük yalnızlık demek.. Çok kolay olmuyor o kargaşadan sonra tekrar Keşan'a alışmak kabul..  Ama şimdi bana gitmenin en güzel tarafı ne diye sorsalar, "Eve dönüşün hazzı" derim. Keşan’a tekrar alışma sürecimde saklandığım duvarların içinden çıkabilmeme neden olan bütün Medya Keşan Gazetesi ekibine teşekkür ederim. Sizin sayenizde artık eve döndüğüm için mutluyum. Sizi tanımasaydım hala "Neden döndüm" diye soruyor olacaktım. Şimdi biliyorum. İyi ki varsınız.