ENEZ MEKTUBU - Ulaş Demiray

Şevket Süreyya Aydemir Edirnelidir. Yazar, özellikle Atatürk ile ilgili yazdığı 3 ciltlik TEK ADAM kitabında, yakın tarihimizi, Ulu Önder’in yaşam çizgisi etrafında ve roman tadında gözler önüne sermiştir. Sade ve güzel bir dille yazılan bu çok önemli kitap 1960’lı yıllarda yayınlanmıştır. Sonrasında çok daha farklı yazarlar, çok önemli eserler vermişse de TEK ADAM ciltleri bugün hala başyapıt özelliğini korumaktadır. Çünkü Şevket Süreyya, o döneme yaşayarak tanıklık etmiş, gözlemlemiş olmanın özelliğini taşır.

***

Yazara ait TEK ADAM, İKİNCİ ADAM, SUYU ARAYAN ADAM, ENVER PAŞA, ADNAN MENDERS’İN DRAMI benim sık sık yararlandığım başvuru kitaplarımdır... CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun Atatürk için “Mustafa Kemal” ismini kullanması tartışmaları sürerken “CHP Tüzüğü ve Atatürk” ilişkisini araştırmaya çalıştım. O nedenle TEK ADAM kitabının 2’nci cildinden ve diğer araştırmalarımdan edindiğim izlenimleri sizlerle paylaşmak istedim. 

***

Aslında Mustafa Kemal, Halk Fırkası’nı kurarken 9 umde ile yola çıkıyor. Çoğu o günlerin ihtiyaçlarına göre belirlenmiş bu umdelerin içinde bugün 6 OK ile ifade ettiğimiz CUMHURİYET kavramı hariç hiçbir kavram yok. 4 Eylül 1919 Sivas Kongresi de, yıllarca partinin kuruluş tarihi olarak kabul ediliyor. Partinin galiba 1927 yılındaki 3’ncü Kurultayına kadar Genel Başkanlığı’nı da İnönü üstleniyor. 1931 ve 1934 yıllarında da kurultaylar yapılıyor ve tüzükte 6 Okla ifade olunan kavramlar önce tüzüğe sonra da 1924 Anayasası’na ekleniyor.

***

Atatürk’ün vefatından sonra daha pek çok kurultaylar yapılmış olsa da CHP’de 1980 yılı 12 Eylül’üne kadar esaslı bir tüzük değişikliğine rastlanmıyor. O nedenle eski ve asıl tüzükte Atatürkçülük ya da Atatürk ilkelerine bağlılık gibi koşullar ve maddeler bulunmuyor. Kaldı ki, her ne kadar parti yetkili organlarında 6 okla ifade edilen bir ideoloji yaratılmaya çalışılsa da Gazi, kendisini bir kalıba, ideolojiye bağlamak, kendi adını öne çıkartmak yani ülkenin geleceğine ipotek koymak düşüncesini taşımıyor. Kararlarını ideolojilere dayanarak değil, günün koşullarına göre alıyor. 

***

 Bunu süreç içinde de görebiliyoruz. Örneğin 1923’deki İzmir İktisat Kongresi’nde alınan kararlar liberal ekonomiyi öne çıkarırken 1931 ekonomik buhranı döneminde DEVLETÇİLİK öne çıkıyorve bu kavram parti tüzüğüne ve sonrasında da 1924 Anayasası’na giriyor. Ama görüyoruz ki Partinin DEVLETÇİLİK anlayışıyla Atatürk’ün devletçilik anlayışı birbiri ile çokta bağdaşmıyor. Nitekim o sıralarda koyu devletçi olarak tanımlanan İsmet İnönü’yü görevden alarak yerine 1924 yılında İş Bankası’nı beraber kurdukları liberal ekonomi görüşlü Celal Bayar’ı getirmesi Atatürk’ün devletçilik ilkesine sımsıkı bağlı olmadığının göstergesidir. Diğer ilkelerden Milliyetçilik, halkçılık, devrimcilik hatta laiklik bile o zamanki koşullarda ve o zamanki  gerekçeleri ile düşünüldüğünde bugünkü dünyada tartışılmaya çok açık birer kavram olarak hala tüzükte duruyor…

***

12 Eylül 1980 faşist Generalleri kendi küçük beyinleri ile icat ettikleri bir istikamette gerçek Atatürk sevdalılarını çileden çıkaracak şekilde yeni bir Atatürkçülük yaratıyorlar. 1982 Anayasası’na ve siyasi partiler yasasına CHP tüzüğündeki 6 okta dile gelen ilkeleri monte ediyorlar. Her yeni partinin tüzüğünde bu ilkelerin varlığının yazılı olmasını şart koşuyorlar. Ekonomide liberalizmi savunmak için parti kuranlar bile tüzüklerine DEVLETÇİ yazmak zorunda bırakılıyor. Yani bugün orijinal CHP tüzüğünde olmamasına rağmen Atatürk ilkeleri ve Atatürkçülük kavramları varsa bu 12 Eylül faşistlerinin dayatmasıdır. Örneğin bugün, siyasi partiler yasası 40 yıldır değiştirilmediği için AKP’nin tüzüğündebile Atatürk’ün isminin zikredildiği madde vardır. Zira tüzüklerinde Atatürk’ten övgü ile söz etmeselerdi AKP’nin kuruluşuna izin verilmezdi.. Yani, ne yazık ki 12 Eylül hala devam ediyor..

***

Diyeceğim o ki; TEK ADAM’ı okumayan “Atatürkçüyüm” diye ortalıkta gezmesin. Hiç yoksa 2’nci cildini alın ya da kütüphaneden temin edin ya da bana yakın bir konumdaysanız ben ödünç vereyim. Ama lütfen fikir sahibi olmadan CHP tüzüğünü kutsallaştırmayın. Şimdiki tüzüğün orijinal tüzükle hiç ilgisi yok. Bunu öncelikle kendiniz saptayın… Atatürk’ü öğrendikçe, tanıdıkça, tartıştıkça daha çok anlayacak ve daha çok seveceksiniz. 

Okumadan, öğrenmeden sevmek ise çok romantik…  Yani “Bizimkisi bir aşk hikayesi, siyah, beyaz film gibi biraz.”