ENEZ MEKTUBU - Ulaş DEMİRAY

Demek ki 5 yıldızlı “Şehir Hastahaneleri” yapmak yetmiyor..  Önce tehlikenin farkında olacaksın. Sonra her ölen insanın acısını, sorumluluğunu içinde hissedeceksin. Din alimlerinden önce bilime inanacaksın. İnsanları Ankara’da toplayıp, onlara korona virüsü yükleyip yurdun dört bir yanına dağıtmayacaksın. Aşı konusunda verdiğin sözleri tutamayacaksan söz vermeyeceksin. Koyduğun kurallara herkesten önce kendin uyacaksın. Etrafındaki yalakalardan önce bilim insanlarının gösterdiği istikamette yol alacaksın. Süleymaniye’de dilenip Yeni Cami’de sadaka dağıtmayacaksın. Yani Libya’ya 150 bin aşı gönderip caka satmayacaksın.  Ya da “83 milyon hepimiz suçluyuz” diyerek faturayı halka kesmeyeceksin.

***

Keşke Sn. Erdoğan tarafsız bir Cumhurbaşkanı olmayı becerebilseydi. Ya da keşke bizim geçmiş yıllardaki gibi tarafsız bir Cumhurbaşkanımız olabilseydi. Yapabilecek çok şey vardı.. Tüm parti liderleri bir masa etrafında toplanıp bu sorumluluğu paylaşabilirlerdi. Kapanma için gereken finansman konusunda ortak yol ve yöntemler bulabilirlerdi. Gerekirse IMF’ye gidilir, gerekirse vergiler artırılır, ya da belirli bir seviyeden fazla maaş alanlara 2-3 ay bu fazlalıkları için para yerine Devlet Tahvili verilebilirdi. Tüm sabit gelirli, memur, işçi ve emeklilerinden 1 ya da 2 ay 100’er TL kesilerek esnafın kapanmaktan doğan zararı karşılanabilirdi. Böylece 2 ay rahatça kapanarak bulaşımın ve her gün yüzlerce kişinin yaşamına son verilmesinin önüne geçilebilirdi. 

***

Bu süreçte ben, 1 yılı aşkın bir süredir bazı zaman tam gün ve bazı zaman da günde 20 saat eve kapanarak bana verilen görevi yaptım. Bazıları “Senden başka salak yok” dese de üzerime düşeni yaptım.. O nedenle hiç kimse beni bu rezilliğin ortağı olarak gösteremez. Elbette halk dediğimiz bu kalabalıklar içerisinde insanlıktan, çağdaşlıktan, bilimden nasibini almamış ilkel canlı türleri de az değil.  Ama duyarlı insanları, bu yaratıkların keyfine terk edenler, bu süreci yürüten beceriksiz yetkililer, para cezası ile baş edilemediğine göre 1 yıldır bu konuda daha etkili önlemler alamayıp kulağının üstüne yatanlar asıl sorumlulardır… Kaldı ki sizin davetinizle Ankara’ya gelerek tüm kuralları yok sayanlara para cezası bile uygulamayı düşünmeyen, hatta onları “Aferin” diyerek sırtlarını sıvazlayanların başkalarına para cezası vermelerinin bir mantığı olabilir mi? 

Kim takar sizi? 

***

Salgın başladığında yıllardan sonra ilk kez “Aferin AKP iktidarına” demiştik. Hemen bir Bilim Kurulu oluşturulmuş ve gerekli önlemler alınarak bilinmeyeni çok olan o ilk süreç başarılı bir şekilde yürütülmüştü. Herkesin güvendiği ve sempati ile baktığı bir Sağlık Bakanımız vardı. Ama 2020 Haziranındaki o ölçüsüz açılımla anladık ki bilime inanç buraya kadarmış. Zaman içinde geldiğimiz noktada, salgında artık dünya birinciliklerimiz var ve bu ülkede her gün 250-300 kişi kimilerinin sorumsuzluğu, sevgisizliği, hırsı, inadı ve beceriksizliği nedeniyle ölüyor. Alınan kısıtlamalara rağmen yapılan hesaplara göre önümüzdeki 1-2 ay içerisinde daha 5000 kişinin öleceği anlaşılıyor.. 

Ve ne yazık ki bu ülkede hala bu yöneticilerden medet uman, onları yerlere göklere sığdıramayan kitleler var. Yüzleri kızarmayan, “ARTIK YETER” diyemeyen partiler var. Bunların saçı başı hatta her yeri ağarmış liderleri var. Sesini yükseltemeyen ancak ellerine tutuşturulan metinleri kendi fikirleriymiş gibi basınla paylaşan yerli milletvekilleri bile var. Utanmadan methiyeler düzmekte yarışan gazetecileri, yazarları var. 

***

Gün gelip bu salgın elbette bitecek ya da etkisini yitirecek.. Sakın o günler geldiğinde “Biz başardık” diyerek önümüze çıkmayın. Bu beceriksizliğin sizin üzerinizde bir kara leke olarak kalacağını bilin. En azından bundan sonra ölecek olanların vebalinin parti kongrelerine göbek kıvırıp, dans ederek gidip korona virüsü yüklenip evlerine dönenler olduğunu sakın inkar etmeyin. Ne yapsanız 84 milyonu suçlayarak fatura ödemekten kaçamazsınız…

İnanıyorum ki bu halk da, Yaradan da sizi affetmeyecektir.