ENEZ MEKTUBU - Ulaş DEMİRAY

Geçenlerde bir marketten sadece kaşar peyniri ve sucuk çalındığına dair bir haber okumuştum. Bunu istisnai bir haber olarak değerlendirmek mümkün değildi. Kazanç amacıyla markete girilmiş olsa yükte hafif pahada ağır, başka çalınacak malzemeler bulunabilirdi. Ama O hırsız sucuk ve peynir çalmış. Bu olayın mesajını hepimiz iyi okumalıyız. Enflasyonun, yani pahalılığın, yani satın alma gücünün yitirilmesinin yalnızca hanelerde değil, toplumsal çürümeye de neden olduğunu görebilmeliyiz. Toplumsal çürüme ne demektir? Hep birlikte yaşayarak göreceğiz. Önümüzdeki süreçte hırsızlık, gasp, dolandırıcılık, uyuşturucu ticareti, bunlara bağlı yaralama, cinayet gibi olaylar artacak. Aileler, akrabalar arası paylaşımlar daha sert ve belki de kanlı olarak yaşanacak. Kimse kimseye borç vermeyecek, verenler de geri alamayacak. Evlere, iş yerlerine gelen icra uygulamaları akıl almaz boyutlarda olacak.

***

“Aç köpek fırın deler” diye bir atasözü ceza yasası içtihatlarına girmiş bir atasözüdür. Seyahat etmeyebilirsiniz. Her yıl gardırobunuzu değiştirmeseniz de olur. Ama açlığa alışamazsınız. Isınmadan kışı geçiremezsiniz. Çocuklarınıza harçlık verememek gibi bir tercihiniz olamaz. Eski Sovyetler Birliği niye dağıldı? Çünkü sürdürülebilir bir ekonomi modelleri yoktu. İpin ucu kaçmıştı. Merkezi bir yönetimle çözüm üretmek mümkün olamıyordu. Yokluk, yolsuzluk, enflasyon, gelir dağılımındaki eşitsizlik, işsizlik SSCB’nin çöküşüne neden olmadı mı? O dönemde NATAŞA diye isimlendirdiğimiz, içlerinde doktor, balerin, ressam, opera sanatçısı olan, çok iyi eğitim almış Rus kadınları tüm dünyada ve hatta bizim ülkemize ne yapmaya, gelmişlerdi, niçin gelmişlerdi? Niçin?

***

Bizim Ülkemizin bölünmesi elbette söz konusu bile olamaz. Yani birilerinin iddia ettiği gibi böyle bir beka sorunumuz yoktur. Ancak ahlaki bir çöküş sürecine girdiğimiz yadsınamaz. İnsanların umutlarını, gelecek hayallerini yok edip, bir de onları açlığa, yoksulluğa mahkum ederseniz bu ahlaki çöküş süreci kaçınılmazdır. Şimdiden bu çöküşün örnekleri görülmektedir.

***

Dünya ekonomik düzeninde zaman zaman bu tür ekonomik sıkıntılar yaşanabilmektedir. Ülkemizde de yaşanmıştır. Ama o dönemlerde insanlarımız yapılan işlerin alınan önemlerin işe yarayacağını görerek bir süre sıkıntı çekmeyi göze alabilmiştir. Bugün ülkedeki ekonomik sorunların temelinde dünya genelindeki sorunların da yattığını görüyoruz. Ancak bunlara ek olarak kendi yarattığımız Türk Modeli safsataları ile iyiye değil daha kötüye gittiğimizi de görebilmeliyiz. Örneğin 2 yıl önce faizi yükselterek dolar kurunu 6-7 TL ye düşüren bir Merkez Bankası Başkanı’nı görevde tutabilseydiniz dolara bağlı olarak akaryakıt litre fiyatlarını 15 TL ye taşımazdınız. Mazot litre fiyatı şimdi 5-6 TL olurdu. Bu da enflasyonun düşük tutulabilmesi için çok önemli bir seviye idi. Yani bugünün enflasyon sarmalına bizi dünya değil daha çok kendi tercihlerimiz getirdi.

***

Rakamlar ne söylerse söylesin enflasyon ateşi düştüğü yeri yakıyor. İnsanlar şaşkınlık içinde. Asgari ücret artışı ile nefes alacağını düşünenler de bunun işe yaramadığını görüyorlar. Ama hala mevcut iktidarın bu sorunları kısa zamanda çözeceğine ve kendisinin de eski düzenine kavuşacağını düşünenler var. Halbuki yol o kadar kısa ve kolay değil. Bırakın eski günlere kısa zamanda dönmeyi, bugünleri dahi arayacağımız günlere doğru gidiyoruz.