ENEZ MEKTUBU - Ulaş DEMİRAY

Çeltik hasadı başladı. Bereketli olsun, hayırlı olsun. Hasatla birlikte anız yakma yarışması da başlamış oldu. İpsala Ovası’nda şimdiden göğe yükselen dumanlar izlenebiliyor. 100 bin dönümü İpsala / Enez Ovası’nda olmak üzere Edirne’ye kadar 400 bin dönüm arazi de anız yakılması fütursuzca, korkusuzca önümüzdeki 1-2 hafta içinde sürdürülecek… Bir daha söylüyorum;  Siz istediğiniz kadar bunun tarıma zararlarını, bunun yasak olduğunu, cezası olduğunu haykırın, önümüzdeki 1-2 hafta içinde 400 bin dönüm arazi cayır cayır yakılacak.  Her yıl olduğu gibi bu rezaleti görmesi, engellemesi gerekenler yine bu yıl, eller cepte havaya bakarak ıslık çalacaklar ve görmezden gelecekler ve utanmadan iklim değişikliğinden, karbon salınımından, küresel ısınmadan, doğaya sahip çıkmaktan söz etmeye devam edecekler.

***

Biraz bu işlerin içine girdiğiniz zaman bu vurdumduymazlığın, utanmazlığın çeteleşmiş bir olay olduğunu görüyor, yaşıyor ve niçin bu katliama sessiz kalındığını, göz yumulduğunu anlayabiliyorsunuz. Bunu anlamak için ÇELTİK KOMİSYONLARI’nın ne işe yaradığını, hatta hiçbir işe yaramadığını görmek yeter.  DSİ’nin henüz kurulmadığı, Tarımla ilgili imkanların çok kısıtlı olduğu 1930 lu yıllarda oluşturulmuş ve o yıllarda önemli hizmetler yapan çeltik komisyonlarına artık gerek olmadığını bildikleri halde buradan nemalananların hiç vaz geçemedikleri bu komisyonlar bugün ne işe yarıyor? Bu soruyu geçen yıl da sormuştum. Kimler buradan hangi hizmetlerinden ötürü nemalanıyor? ÖRNEĞİN Kaymakamlar ya da İlçe’deki kamu görevlileri bu komisyon gelirlerinden Ek bir gelir elde ediyorlar mı? Bunu öğrenmek istiyorum. Elbette bilmediklerimizin yanında bildiklerimiz de var. Bu komisyon gelirlerinden bazı kamu görevlilerine araç alımı yapıldığını, makam odalarının tefriş edildiğini yani sonuçta iyi niyetle de olsa çeltik işleri ile hiç ilgisi olmayan harcamalar yapıldığını bilmeyen var mı?

***

Daha bir ay önce Ormanlarımızın cayır cayır yandığı bir dönemi yaşadık. Bu yangınlar hepimizin içini dağladı. Yananların yalnızca ağaçlar olmadığını, orada yaşayan yaban hayvanlarının, börtü böceğin de yanıp kavrulduğunu, bu yangınlar nedeniyle oluşan karbon salınımının, yani küresel ısınmanın yani iklim değişikliğine yangınların etkilerini günde 24 saat konuşmadık mı? Böyle bir dönemde bizler faili belli kişilerce 400 bin dönüm araziyi yakanları görmezden gelmeye devam ediyoruz. İpsala Ovası’nın anız yakarak, bol bol ve her yıl artan dozda zehirli ilaçlar kullanarak çoraklaştığını bile bile bu ihaneti sürdürüyoruz. Sürdürenlere, özellikle iktidarın Edirne’deki uzantıları ile  kol kanat geriyor, sırtlarını sıvazlıyoruz.. Görmezden geliyoruz.

***

Benim elimde kalemimden başka anız yakılmasına  “DUR” diyebilecek bir yetkim ya da imkanım yok. O nedenle ben bu alanda anız yakarak karbon salınımını artıran, küresel ısınmaya umarsızca katkı veren, dumanlarıyla Enez’i oksijensiz bırakan, Trafiği aksatan, doğal yaşamı yakarak öldüren, her çeltik hasadı sonrası otomobilini değiştiren ama anızları yakmadan tekrar ekonomiye kazandırabilecek makine parkını oluşturamayanlara ve tüm bunlara  ve cayır cayır anız yakılmasına göz yuman ilgililere iyi temennilerde bulunacak değilim.. Bereketiniz olmasın.. Anız yakarak cebinizde haksız yere kalan parayla iyi günler görmeyin.

***

İlgililerin, görevlilerin doğaya, iklim değişikliği tehlikesine karşı duyarlılığını izleyip göreceğiz. Anız yakılmasına karşı uygulanacak cezai müeyyidelerin uygulanıp uygulanmadığının takipçisi olacağız. Hangi siyasetçinin kamu görevlilerine baskı yaparak bu utanmazlığa ortak olduğunu, hangi muhalif siyasetçilerin de çeltik ağalarına şirin görünmek adına derin bir sessizlik süreci yaşayacaklarını ibretle gözlemleyeceğiz.