“Bir kahraman takım ve bir Yahya Çavuş’tular.

Tam üç alay düşmanla gönülden vuruştular
Düşman, tümen sanırdı bu şahane erleri
Allah’ı arzu ettiler, akşama kavuştular”

Yarbay Mustafa Kemal 1 Mayıs 1915 tarihinde, kısa süreliğine Anafartalar Grup komutanı olur.
1 Haziran’da kurmay Albaylığa terfi eder ve zaferden zafere koşar… 3 Ordu komutanı tümgeneral Esat Paşa’ya ve 4 yıldızlı 5. Ordu komutanı Alman, Liman Von Sanders’e, düşmanın, Anafartalar tarafından saldıracağı öngörüsünde bulunur. Dediği gibi de olur. 6 -7 Ağustos günleri Mustafa Kemal komutasındaki Mehmetçikler Anafartalar Bölgesi’ne saldıran düşmanı saldırdığına pişman ederler
8 Ağustosta, Conkbayır düşman eline geçer. Durumun kötüleştiği bu günde 5. Ordu komutanı adına kendisini telefonla arayıp, durumu soran Kazım İnanç Paşa’dan mevcut kuvvetlerin komutasının kendisine verilmesini isteyen albay Mustafa Kemal “Çok gelmez mi? “diyen Kazım İnanç Paşa’ya “Az gelir!” diye cevap verir. Ve aynı gece, 5. Ordu Komutanı Mrş. Liman Von Sanders’in emriyle 2, 15 ve 16. kolordulardan oluşan Anafartalar Grup Komutanlığına atanır.
9 Ağustos’ta, Anafartalar Bölgesinde Conbayırı-Kocaçimen-Kemalyeri, Anafartalar hattında şafak sökerken komuta ettiği ordulara:
“Düşmanı yeneceğinizi biliyor ve size güveniyorum” diyerek, elindeki kırbaçla “hücum!” emrini verir.
27. 57. ve 77. piyade alaylarının “ölümlerin ötesine ölmeye” koşan korkusuz Mehmetçikleri İngiliz ve Anzak askerleriyle göğüs göğüse yaptıkları Conkbayırı Süngü Muharebesi’nde Anafartaları, düşmana bir kez daha mezar ederler. Bu, Mustafa Kemal ile Mehmetçiklerin kazandığı I.Anafartalar Zaferi’dir.
Mustafa Kemal’in bu başarıları üzerine kendisine, tuğgeneral rütbesiyle Trablusgarp ve Irak Ordu komutanlıkları önerilir. Mustafa Kemal bu teklifi reddeder. Ve zamanı gelince, 1 Nisan 2016 tarihinde, hak ettiği generallik rütbesini yine alır. Albay Mustafa Kemal’in komutasındaki Mehmetçikler 10 Ağustos günü düşmana bir darbe daha indirirler. Bu arada Kireçtepe Zaferi de kazanılır. Muharebe günü, bir şarapnel parçası, annesi Zübeyde Hanım’ın kendisine hediye ettiği sol cebinde taşıdığı saati
parçalar… Muharebelerden sonra, albay Mustafa Kemal bu saati Liman Von Sanders Paşa’ya hediye eder. 19 Ağustos’ta, 16. Kolordu ve Anafartalar grup Komutanı olan kurmay albay Mustafa Kemal, aralarında, süvari alayı’nın da bulunduğu Mehmetçiklerle, Conkbayır-Kocaçimen-Şahinsırtı hattında,
İsmailoğlu, Yusufçuk ve Bomba Tepe muharebelerinde tarihte görülmemiş bir süngü hücumuyla çoğunluğu Anzak Askerleri’nden oluşan İngiliz kuvvetlerini perişan ederek, II.Anafartalar Zaferi’ni kazanırlar. Ve Gelibolu Yarımadası üzerinde akıttıkları kan, verdikleri canlarla; “Mezarımı kazın belden aşağı”, “Çanakkale içinde vurdular beni”, “Ey on beşli on beşli …” türkülerinin yakıldığı
Çanakkale Destanı adında eşsiz bir destan yazarlar.
Dünya basını Mustafa Kemal’e “Anafartalar Kahramanı” sanını verir. Böylece albay Mustafa Kemal, 3.000 yıl önce bu topraklarda vuku bulan Truva Savaşı’nın intikamını almış olur. 09 Ocak 1916 tarihinden itibaren, Türk Milleti’ni yok etmek niyetiyle, Ege Denizi’ne dev bir transatlantik gibi uzanan Gelibolu Yarımadası üzerinde, yaklaşık sekiz buçuk ay ölüm kusan İngiliz-Fransız ve Anzak askerlerinin ölülerinden başka bir tek düşman askeri kalmaz. Böylece, kahraman Mehmetçiklerimiz “deniz ve kara muharebelerini” kazanmış ve Çanakkale Boğazı’na: “Dur yolcu!.” vecizesi ile “ÇANAKKALE GEÇİLMEZ!”gerçeğini yazdırmışlardır.
Kurmay albay Mustafa Kemal,10 Aralık 1915 günü, görevini Fevzi Çakmak’a bırakarak Çanakkale Cephesi’nden ayrılır. Çünkü, yüce Yaradan’ın, Türk Ulusu’na eşsiz bir armağanı olan bu büyük komutanın, I.Dünya Savaşı’nın bitiminden (1918) itibaren, vatanı işgal eden aynı emperyal güçleri yurttan atmak amacıyla milli kuvvetleri düzenli bir ordu haline getirmek, bu ordularla İnönü-Sakarya ve Dumlupınar muharebelerini yaparak düşmanı tüm vatan sathından atmak, bu uğurda canlarını veren Mehmetçiklerin çocukları ve torunları için “egemenliğin kayıtsız-şartsız milletin olduğu” lâik-demokratik-sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurarak, bu devletin çatısı altında bulunan herkesin insanca yaşayacağı devrimleri yapmak gibi, dünyaya parmak ısırtacak görevleri vardır..
İşte kurmay albay Mustafa Kemal, bu görevlerin tümünü yerine getirmek üzere yola çıkar… Çünkü yola çıkmadan hedefe varılamayacağını bilir. Evet sevgili okurlar, yazımı bitirirken, gönülleri kör olduğu kadar gözleri ve vicdanları da körelmiş olup, hilâfeti ve padişahlığı yeniden getirmek gibi emeller peşinde koşanlara soralım: Mustafa Kemal Atatürk, Çanakkale Muharebeleri’nde yok muydu ve bütün yaptıklarıyla bizlere kötülük mü etti?