Her biri ayrı tatta dutları yudumlarken
İki dudağımı da tam üç renge boyadım
*
0ndan sonra her hafta sonunda buradaydım
Koca bir haziranı dutlarla tatlandırdım!
Dalardaki dutları topladım büyük zevkle
Bir gün suya atladım Cevizlik Deresi’nde
*
Ama bu atlayışım ilk ve son oldu elbet
Bilmediğim sularda yüzmedim ilelebet!
Çünkü o gün derenin akan kirli suyunda
Biri beni çekmese az daha “boğulcaktım”
Bütün sevenlerimi acıya boğacaktım
*
Şimdi geçmişe bakıp diyorum ki sizlere:
Zaman, bu dere gibi hep akacak hükmünce
Dutluğa gittiğimde yaşadığım serüven
Yediğim dutlar gibi kalacak beynimizde
*
Yediğim o dutların dilimdeki tatları
Dilimden gitmeyecek, belki bütün ömrümce
Bu yüzden ah çekerim dutluğu düşündükçe
Ah dutlarım, dutlarım! siyah-beyaz dutlarım
Artık ne siz kaldınız ne de arkadaşlarım!