HABER MERKEZİ

“Yaşanan sel felaketinde yaraların sarılması, her türlü teknik destek ve dayanışma için hazırız, konunun takipçisi olacağız. Yetkilileri sorumluluk almaya davet ediyoruz.” diyen İnşaat Mühendisleri Odası Edirne Temsilciliği’nin açıklaması şu şekilde:

“Edirne’miz sel felaketlerini çok sıkça yaşıyor. En büyük endişemiz Meriç, Arda, Tunca nehirlerinin taşması iken son yıllarda derelerimizin taşması, kent içinde nehire dönen yollarımız ile ciddi sel felaketleri yaşıyoruz. Öncelikle selde yaşamını yitiren vatandaşımıza rahmet, Edirne’mize başsağlığı, yakınlarına sabırlar dileriz.”

“65 YIL SONRA 110 MM ÜZERİNDE BİR YAĞIŞLA KARŞILAŞIYORUZ”

“Edirne 27 Kasım 2018 gecesi yağan yağmura teslim oldu. Evler, araçlar su altında kaldı, yollar ve sokaklar su ile doldu. Derelerin taşmasıyla köy yollarımız, D100 karayolu ulaşıma kapandı. İnsanlar işyerlerine ulaşamadılar, yollarda kaldılar. Köşençiftliği, İskenderköy, Sazlıdere köylerinde taşkınlar su baskınları yaşandı. Oğulpaşa köyü ise tamamen su baskınlarına maruz kaldı ve maalesef can kaybının da yaşandığı afette çok büyük maddi kayıplar oluştu. En son 1953 yılında 110mm ölçülen yağış miktarının Edirne Merkezde bu kez 128,5mm olarak tespit edildiği Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından açıklandı. 65 yıl sonra 110mm üzerinde bir yağışla karşılaşıyoruz. Bu yağış öngörülebilir miydi evet öngörülebilirdi, öngörülmeliydi, hesaplamalar buna göre yapılmalıydı.

“BU DERELERİN BAKIMI EN SON NE ZAMAN YAPILMIŞTIR?”

Akarsuların taşkın koruma planlamaları yapılırken, arazi korumasını 100 yıl, meskun mahal korumasını ki buralar köyde olabilir 500 yıl tekerrür aralığında görülen yağış miktarları ve debilerine göre taşkın koruma yapılarının oluşturulması ve bunların düzenli bakım-işletmesinin yapılması gerektiğinin mühendislik yöntem ve kriterleri olduğu bilinmektedir. DSİ 11. Bölge Müdürlüğü Meriç kanal projesini 500 yıl taşkın tekerrür aralığı için tasarladığını açıklamıştı. Aynı DSİ köylerde su baskınına yol açan D100 karayolunda ulaşımı kesen, can ve mal kaybına yol açan dere taşkını için bilinen mühendislik yöntem ve kriterlerini kullanmış mıdır? Bu derelerin bakımı en son ne zaman yapılmıştır? Bu soruların cevabı açıklanmalıdır.

Açıklanmalıdır çünkü; rant varsa gerekliliği bile tartışmalı Meriç kanal projesini yapacaksınız, aynı zamanda Meriç nehrinin kendisini kanala çevireceksiniz,  ama rant yoksa taşkın korumada yok yatırımda yok, politikasını açıklamış olacaksınız.

Çıkarılan imar affı ile kent içinde sığınak, depo vb. amaçlarla planlanan bodrum katların yaşam alanı olarak kullanılmasına yasallık kazandırılmıştır. Sözde imar barışı ile yerel yönetimlerinde önüne geçerek kaçak uygunsuz imar mevzuatına aykırı suçlu binalar, mekânlar affedilip yasal statüye kavuşturulmuştur. Tüm bu yaklaşım bugün kentlerimizde en basit doğa olaylarının afetlere dönüşmesinde önemli bir etken olmuştur.

“EDİRNE’MİZ BU RANT ODAKLI İMAR POLİTİKASINDAN NASİBİNİ ALDI”

Kentlerimizde imar planları ile görmezden gelinen, yok edilen, yapılaşmaya açılan dereler yoğun yağışlarla birlikte kentleri esir almaktadır. Edirne’miz de bu rant odaklı imar politikasından nasibini almış son yağışlarla sele teslim olmuştur. Ne yazık ki yaşanan her felaket "kaderle" açıklanmakta, her yıkımdan sonra "takdiri ilahi" diyerek kimse sorumluluk almamaktadır. Ülkemizi yönetenler, kentleşme ve yapılaşma üzerine karar verenler, dereleri imara açanlar, derelerin bakım ıslah çalışmalarını yürütmesi gerekenler kamuoyunun karşına geçip sorumluluk üstlenmeli, özeleştiri verme ve istifa mekanizması işletilmelidir. Madencinin "fıtratında" ölüm, Edirnelinin "fıtratında" sele can vermek, işçilerin "fıtratında" iş cinayetine kurban gitmek mi yatıyor?”