ÖZEL RÖPORTAJ

BÜLENT SAYLAM

Bülent Saylam (B.S.):

Bugün (17 Temmuz 2020 Cuma) Edirne’nin yetiştirdiği başarı hikayesi olan akademik ve siyasi kariyerine baktığımızda adını hep iyi yerlere taşımış ve geçtiğimiz günlerde Demokrasi ve Atılım Partisi Edirne İl Kurucu Başkanlığına görevlendiren Kerem Arda’nın konuğuyuz. Kerem Bey yeni göreviniz hayırlı olsun. Kerem Arda kimdir, bize kendinizi tanıtır mısınız?

Kerem Arda (K.A.):

Hoş geldiniz sizleri Edirne’de işyerimizde ağırlamaktan büyük mutluluk duyuyorum. Görevlendirmemizin ilk haftasında bizi ziyaret ettiğiniz için size ve Medya Keşan Gazetesine teşekkür ediyorum. Ben Edirne’de doğdum ve 37 yaşındayım. İlk ve ortaöğrenimini Edirne’de tamamladım daha sonra Ege Üniversitesi İngilizce İktisat Bölümünden mezun oldum. Saros Körfezi’ndeki turizmin gelişme perspektifleri ile ilgili yüksek lisans tezini tamamladım. Şu anda da uluslararası rezervler ile ilgili doktora çalışmamı bitirmek üzereyim. Ağustos sonunda doktora ünvanını da almak üzereyim diyebilirim. Ticaret ile uğraşıyoruz. Turizm, mimarlık, mühendislik üzerine şirketlerimiz var. Aile şirketimizde yöneticilik yapıyorum. Daha önce bir siyasi hayatım var. Adalet ve Kalkınma Partisi’nde 2013 ve 2017 yılları arasında 4 yıl merkez ilçe başkanlığı ondan önce de teşkilat kademelerinde yer aldım. Yaklaşık 10 seneye yakın bir siyasi hayatım var. 8 Temmuz 2020 Çarşamba akşamı sayın Ali Babacan tarafından DEVA (Demokrasi ve Atılım) Partisi Edirne Kurucu İl Başkanı olarak görevlendirildim. O günden beri de bu görevi yerine getiriyorum. Gerek tebrikleri kabul etmek, gerek ziyaretçilerimizi ağırlamak, gerekse de kurucu il başkanının üzerine düşen teşkilatlanma çalışmaları ile ilgili çalışmalarımıza devam ediyoruz. 

B.S.:

Edirne’de teşkilatlanma nasıl olacak, bu konu hakkında bilgi verebilir misiniz?

K.A.:

Bülent Bey neredeyse 1 hafta oldu ve olumlu tepkilerle karşılaştım. Güzel bir ilgi ve olumlu bir hava olacağını biliyordum ama bu kadarını da tahmin etmiyordum. Her kesimden her siyasi görüşten Edirne’nin her köşesinden hatta hatta Türkiye’den bile tanıdıklarımız sevdiklerimiz sağ olsunlar bu süreçte bizi tebrik ettiler, başarılar dilediler bizimle olmak istediklerini ilettiler, bu süreci böyle değerlendirdik. Kurucular kurulumuz var, onlarla beraber toplantılar yaptık. Planlarımızı yapıyoruz. Öncelikle bizim bir veri tabanımız var DEVA Partisinin bu çok önemli bir kaynak bizim için. Bunun içinden Edirne’den başvuru yapmış 500-600 kişilik bir insan kaynağımız var. Bu veri tabanı ile çalışmalara başlayacağız. Tabii ama ilk olarak temsil ağırlama kısımında ilk hafta bu da önemli olduğu için siyasi büyüklerimizden destek ve ziyaretler geldi, bizler bazı ziyaretler yaptık bu planlamalar için. Bu demlenme süresini geçtiğimiz andan itibaren önümüzdeki Pazartesi’nden itibaren önce il, merkez ilçe ve daha sonra da ilçeler olarak bir planlama yapmayı düşünüyoruz. Bu arada öncelikle il başkanlığı binası tesis edeceğiz onunla da ilgili çalışmalarımız var. 

B.S.:

Önceden bir siyasi geçmişiniz olduğunu söylediniz AK Parti Edirne Merkez İlçe Başkanlığını görevinde 4 yıl bulundunuz, siyasete ara verdiniz, DEVA Partisine geçme nedeniniz nedir? Partiye geçmeye nasıl karar verdiniz?

K.A.:

Açıkçası ben siyaseti hizmet, görev alanı olarak görüyorum. Daha önce Adalet ve Kalkınma Partisi’nde 4 yıl hizmet yaptığım süre boyunca da hep bir görev ve hizmet alanı olarak gördüm. Öncelikle bir şeyin altını çizmek isterim. Benim yaklaşık 10 sene  AK Parti’de 4 sene de aktif olarak ana kademe olarak merkez ilçe başkanlığı yaptım, Edirne’nin en büyük ilçesinde. Bütün bu süreçlerde bir kez bile aday adaylığım yoktur. Ne milletvekilliğine aday adayı oldum, ne belediye başkanlığına aday adayı oldum ne de belediye meclis üyeliğine aday adayı oldum. Ben üzerime verilen görevileri yerine getirdim. Bu görevlerin ne olduğuna açıkçası bakmadım. Bunları saymamdaki kastım, makam mevki isteğimin olmadığını öncelikle herkesin bilmesini istiyorum. Bizi tanıyanlar bilirler, böyle imkanlarımız da vardı, üst düzey siyasetçiler tarafından tanınan, bilinen, desteklenen biri olmama rağmen hiç böyle adaylıklarda bulunmadım, üstüme düşen görevleri yerine getirerek tamamlamayı ön gördüm. 2017 yılında o günkü yöneticilerimizle hem Ankara’daki hem de Edirne’deki yöneticilerimizle görüşerek kendi isteğim ile görevimi bir başka arkadaşıma devrettim. Ondan sonra da siyasi hayatın dışına çıktım. Çok normaldir siyasette fikir ayrılıklarının olması, ama en nihayetinde hepimiz memleketimiz için Edirne’miz için çalışıyoruz. Siyasetin dışına çıktığımda ticari hayatıma geri döndüm. Güzel önemli bir çalışma yüksek lisansta yaptığım gibi doktoramda da uluslar arası rezervler ile ilgili bir çalışmamız oldu. Bayağı da güncel oldu. Biz başladığımız da bu kadar güncel değildi. Şu an daha güncel bi hale geldi. Akademik çalışmalarımla ilgilendim. 

  Kendileriyle konuştuk, böyle bir görev almayı hem Edirne için hem ülkemiz için uygun gördüm. Çok güzel işler başarıcağımıza inanıyorum. Ben öncelikle demokrasinin tahammül rejimi olduğuna inanıyorum. Ve bu tahammülü sağlayan aracın da siyasi partiler olduğuna inanıyorum. O yüzden de siyasi partilerin çeşitlenmesi ülkemize zarar değil yarar getirir, rekabet getirir, güzellik getirir. Her zaman alternatifler bizlerin önünü açacaktır. Bu süreçte de DEVA partisinin vizyonu gerekse de sayın Ali Babacan’ın dünyadaki ve Türkiye’deki itibarı, gerek kurduğu kurucu kadronun vizyonu, gençliği, yeni bir enerji vermesi sebebiyle ben de bazı istişareler yaptım, gerek siyasi büyüklerimle ve ailemle, daha önce siyaset yaptığım kemik kadromla bunu uygun gördüm ve bu yola çıktık inşallah da çok başarılı olacağız. 

B.S.:

Siyasete ara verdikten sonra 3 yıl gibi bir süre geçti ve DEVA Partisi, Edirne Kurucu İl Başkanlığı görevi teklifini neden size getirdi?

K.A.:

Bu teklifle gelen siyasi büyüklerimiz, genel merkez teşkilatımız, sayın Ali Babacan Bey bunun cevabını verebilir belki ama ben şöyle tahmin edebiliyorum. Demek ki güzel izler bırakabilmişiz, görev yaptığımız süre içerisinde demek ki toplumun her kesimiyle konuşabilmişiz ki bizi böyle bir göreve layık görmüşler. Bu ben veya bir başkası da olabilirdi. Bu işler biraz nasip işidir. Daha önceki siyasi tecrübelerimizde de bunu gördük bize nasip olan görevler oldu, nasip olmayan görevler oldu. Bizim geçmişimizle ilgili hiç bir kaygımız yok. Bu sebeple de geleceğimizle ilgili de bir kaygımız yok. Pırıl pırıl ortadayız. Her şeyimizle açık, hesabımını veremeyeceğimiz hiç bir angajmanın içerisinde değiliz. Her türlü konunun ve endişenin cevabını verebilecek potansiyele ve geçmişe sahibiz. Bunlar, artılarımız olduğunu düşünüyorum. Hep dikkat ettim, siyaset yaptığım süre boyunca. Dürüst olmaya, hak yememeye, genel anlamda siyasetin çok hırçın, yozlaşmış alanları var. O alanlarda bulunmamaya, o alanlarda fotoğraf vermemeye dikkat ettim. Eğitim hayatımızın etkisi olmuş olabilir. Bu bölgenin insanıyız. Kökenlerim Rumeli’ye dayanıyor. Onun da etkisi olabilir. Ben yine de çok teşekkür ediyorum, bana bu imkanı verdikleri için. Dediğim gibi ben siyaseti görev ve hizmet alanı olarak görüyorum. Siyaseti bir meslek olarak görmüyorum. İnşallah da bir meslek haline de getirmeyeceğim. Daha önce nasıl kendi isteğimle ara verdiysem, o zaman da bana çok sorulmuştu: “Niçin bırakıyorsunuz?” diye. Böyle bir süre Edirne’ye faydalı işler yapıp, yine bir arkadaşıma devretmek istiyorum. Çünkü siyasetin bir meslek haline gelmesini, kutuplaşmasını, sertleşmesini hiç uygun görmüyorum. İnşallah da öyle bir siyasetçi olmamak için de elimden geleni yapacağım. 

B.S.:

DEVA Partisi Edirne Kurucu İl Başkanlığı görevi size verildi ve sizin yanınızda bir ekibiniz var. Çalışma arkadaşlarınız kimlerdir, onları bize tanıtır mısınız?

K.A.:

Çok memnun olurum tanıtmaktan. Genelde siyaset hep il başkanlarının, ilçe başkanlarının üzerinden konuşuluyor. Aslında tek başına il başkanının veya ilçe başkanının bir önemi yok. Siyaset ekip işi ve sermayesi insan olan bir iş. Siyaset insanlar için ve insanlarla yapılan bir şey. Çok memnun oldum sorduğunuz bu sorunuz için. Gürkan Kılıççıgil beyfendi var, kendisi eczacı, Egemen Aydın beyfendi, kendisi turizmci, Emrah Tosunoğlu beyfendi, kendisinin mesleği avukat, Recai Kocatürk var kendisi bir iş insanı, tekstil sektöründe faaliyet gösteriyor. Enes Bulut adında da genç bir kardeşimiz var Tıp Fakültesi 2. Sınıfta okuyor o da pırıl pırıl çok güzel bir kadromuz var. Genç, dinamik ve genelde siyasi tecrübesi olmayan ama yöneticilik tecrübeleri olan kendi eğitimli, kendi mesleki hayatında çok başarılı, ekonomik bağımsızlıklarını elde etmiş arkadaşlarımız var. Çok pırıl pırıl bir kadro ile hazırlanıyoruz teşkilatlanmaya.  

B.S.:

Veri tabanınızdan bahsettiniz. DEVA Partisinin veri tabanına girmek, başka bir deyişle partiye katılmak isteyenler nasıl bir yol izlemeliler? 

K.A.:

Çok güzel bir soru sordunuz, teşekkür ederiz. Belki siz sormadan benim buna değinmem lazımdı ama… Bizim DEVA Partimizin bir web sitesi var. Google’a web DEVA yazıldığında zaten karşımıza çıkıyor. Burada ‘BİZE KATILIN’ bölümü var. Bize katılmak isteyenler oraya ad, soyad, telefon numarası girerek bizlere üye olabilirler. O veri tabanının tamamı bizlere ulaşıyor. Ve dediğim gibi çok güzel dönüşler alıyoruz o veri tabanından.   teşkilatlanmalarımızda. DEVA  Partisinin web sitesinden gönüllü olup, ‘Edirne bölgesinde teşkilatlarda görev almak istiyorum, mahalle teşkilatlarında, ilçe teşkilatlarında’ diye oraya başvurularını bırakırlarsa hepsi bize ulaşacaktır. Herkese de kapımız açık onu da belirteyim. Her siyasi görüşe kapımız açık. Herkesin başvurlarını bekliyoruz. Herkesle beraber oturup  herkesle konuşabilmek, herkesle diyalog kurabilmek. Açıkçası benim istediğim ilk fırsatta bu:  ‘Çocukların ve gençlerin Kerem Ağabeyi, büyüklerinden kardeşi olabilmek.’ Ve bunu olabilmek için de elimden geleni yapacağım. O yüzden herkesin olumlu olumsuz dönüşlerini bekliyoruz.

B.S.:

DEVA Partisinin internet sitesini incelediğimizde yüzlerin hep genç olduğu görülüyor. Ne dersiniz bu konuda? 

K.A.:

Kurucular kurulumuz var yaklaşık 93 kişilik, aslında yarı yarıya gibi diyebiliriz. Ama insanlar o kadar yeni yüzlere hasret kalmışlar ki, gençlerin ve kadınların siyasette yer almamalarına öyle alışmışlar ki DEVA Partisini incelediklerinde herkesin verdiği ilk tepki bu oluyor. Ne kadar çok gençler ve ne kadar çok kadın var. Aslında yarı yarıya. DEVA Partisinin kadrosunda çok tecrübeli isimler de var. Eski paşalar, eski büyükelçiler, eski siyasetçiler, eski bakanlar ve bu kadar da genç arkadaşlarımız var. Sizin söylediğiniz gibi insanlar hasret kaldıkları için gençlerin ve kadınların siyasette yer almasına, o söylediğiniz algı ön plana çıkıyor. Dengeli bir yapı var diyebiliriz. Her siyasi görüşten, her yaş grubundan insanlar DEVA Partisinin içinde. DEVA Partisi merkezde bir oluşum olmaya hedefliyor. Merkez sağ merkez sol bile değil. Tam tamına merkezde. Hem sağa hem sola mesaj verebilecek, dürüst, ahlaklı herkese kapısı açık DEVA Partisinin. 

B.S.:

DEVA Partisinin tüzüğünü incelediğimizde parti içi demokrasi ile ilgili olarak önemli maddeler var. Örneğin çarşaf liste kavramını görüyoruz. DEVA Partisinde parti içi demokrasi nasıl olacak? 

K.A.:

Röportajın başında söylediğim gibi demokrasi tahammül gerektiren bir rejim. Tahammülün sağlanmasında da demokratik teamüller ön sırada yer alıyor. Bizim partimizin şu anki tüzüğüne göre bütün demokratik kurumlar işletiliyor. Söylediğiniz gibi her şey seçime dayalı, delegasyonun seçimi dahil seçime dayalı olarak planlandı. Yani bir kişinin işaret etmesiyle veya bir il başkanın işaret etmesiyle kurduğu yapılarla, yozlaşmış , kalıtsallaşmış yapılara karşı balans ve kontrol mekanizmalarının çalıştığı bir parti DEVA Partisinin tüzüğünü incelediğimizde. Bu bütün partilerimizin sorunu. DEVA Partisi önceliklik olarak programında önem veriyor. Umarız devamında da bu şekilde işler. Bütün partilerimizin bu konuda sorunları var hatta siyasi partiler kanunumuz bence bir takım zaafiyetler içeriyor. Demokratik kurumları, demokratik mekanizmaları ve katılımı ne kadar arttırırsak biz demokrasiyi çeşitliliği o kadar ileriye götürebiliriz diye düşünüyorum.

B.S.:

Az önce akademik hayatınızdan bahsettiniz. ‘Saros Körfezinin turizm işletmeleri  açısından gelişme perspektifi’ hakkında bir teziniz oldu. Aslında siyasetçiler sorunları çözmek için kafa yorarlar ama siz kitabını yazmışsınız. Bu tezinizde neler var, teziniz hakkında bilgi verir misiniz? 

K.A.:

Teşekkür ederim. 2015 yılında tamamladım o tez çalışmamı. Saros Körfezi bölgemizin en önemli zenginliklerinden, bölgemizin incisi diyebileceğimiz, bir nokta. Müthiş bir deniz, müthiş bir kumsala sahip. Tabii bu bölgemizin dezavantajları da var. Daha önce ticari hayatımızda da oralarda iş yaptığımız için ben bu konuda çalışma yapmak istedim. Turizm, Trakya’nın güçlü yönlerinden biri. Bugüne kadar tam keşfedilmemiş geride kalmış bir yönü. 150 sayfalık detaylı bir perspektif çıkardım. İçinde de bir SWOT (Bir projede ya da bir ticari girişimde kurumun, tekniğin, sürecin, durumun veya kişinin güçlü (Strengths) ve zayıf (Weaknesses) yönlerini belirlemekte, iç ve dış çevreden kaynaklanan fırsat (Opportunities) ve tehditleri (Threats) saptamak için kullanılan stratejik bir tekniktir.) analizi var. Saros Körfezinin güçlü yanları, zayıfları, Saros Körfezini tehdit edecek yönleri ve fırsatlarını gösteren güzel bir tablo ortaya çıkardım. Burada bir kaç cümle ile hepsini açıklamamız mümkün değil. Ama güzel bir planlama ile güzel bir yönetim ile sadece yerel yönetimin değil merkezi yönetimin desteğiyle aynı zamanda uluslararası dinamikler devreye sokularak, Saros Körfezi çok çok ilerilere taşınabilecek ve turizm açısından çok önemli bir destinasyon olabilecek bölge. Şimdi sadece yazlıkçı turizmi diyebileceğimiz 2. Konut dediğimiz turizme hitap ediyor. Çok tesis eksiği var. Tesisleşilmesi için bu bir çelişkidir aslında önce tesis sonra turizm mi, önce turizm sonra tesis mi? İkisi de birbirini tetikleyen dinamikler bunlar. Tarihten bugüne yapılmış yanlışlar var. Bugün bir kısmı gidirilmeye çalışılsa da tam olarak yeterli olmuyor bu çalışmalar. Çok ciddi dinamikleri olan hem Edirne İli geneli olarak hem Trakya geneli olarak Saros Körfezi dediğimiz bölge, ben tek bir bölgeyi ayırmıyorum: Enez, Sultaniçe, Büyükevren, Vakıf, Yayla, Erikli, Mecidiye, Gökçetepe büyük bir doğal güzelliğe sahip. Ayrıca bu bölgede Gala Gölünü, İbrice Limanını göz önünde bulundurabiliriz. Önce ulaşımı kolaylaştırmak, hava-karayolu ve daha sonra da tesislerle önü açılabilir. Bu çalışmamı ilgilenenlere iletebilirim. Detaylı da inceleyebilirler. İmkanımız fırsatımız da olursa orayla da ilgili çalışmalarımızı devreye sokabiliriz.

B.S.:

 Edirne’nin bir ayağı turizm, bir ayağı da tarım. DEVA Partisi Edirne Kurucu İl Başkanı olarak Bölge tarımının durumunu nasıl görüyorsunuz?  

K.A.:

Edirne bir tarım şehri. Edirne’yi bir üçgen halinde görürsek tarım, ticaret ve turizm şehri olarak algılayabiliriz. Şahsen bu üçünün de Edirne’nin dinamikleri, Edirne’nin refahı için yeterli olduğunu düşünüyorum. Edirne’de bir zamanlar tekstil üzerine sanayi de bulunmuş bir kısmı kalmış bir kısmı devam etmiş. Sanayi anlamında gelişebilir muhakkak müthiş bir yakıcı bir işsizlik var bildiğiniz üzere şu an yaşanan. Bu işsizliği aşmak için belki yapılabilir sanayi ama hafif sanayiyi tercih ederiz. Dediğimiz gibi Edirne için tarım, turizm bunlar çok önemli. Tarım anlamında Edirne önde gelen bölgelerden biri. Son yıllarda çeltik, ayçiçeği, buğday olsun bununla ilgili ciddi potansiyeli olan bir ilimiz. Türkiye’yi bu yönde destekleyen ve besleyen bir bölge. Her kurumda olduğu gibi eksiklerimiz var. Tarımla ile ilgili eksiklerimiz, sulama sistemi ile ilgili, tohumculukla ilgili bunlar çok komplike konular ayrı ayrı başlıklarda inceleriz bir gün. Genel anlamda tarımın Edirne için çok önemli olduğunu desteklenmesi gereken bir sektör olduğunu söyleyebilirim. Bütün dünyada da böyledir. Tarım diğer sektörlere göre daha çok desteklenen bir sektördür. 

B.S.:

2020 yılı pandemi ile birlikte zorlu bir yıl oldu. İlk 6 ayını geçirdik. Hem esnaf hem de işletmeler açısından büyük zararlar yaşandı. Bu zararların karşılanması için neler yapılmalı, hangi koruyucu tedbirler alınmalı, DEVA Partisinin bu konu hakkındaki görüşleri nelerdir? 

K.A.:

Pandemi çok beklenmedik bir şekilde gelip bütün dünyayı etkisi altına aldı. Türkiye olarak Sağlık Bakanlığımız dünyanın hiçbir alanında bizi mahçup etmedi. Biz bu süreci çok ciddi anlamda iyi yönettiğimizi düşünüyorum. Emeği geçen tıp kadrolarımıza, bakanlığımıza çok teşekkür ediyoruz. Çok daha kötü bir tablo ile karşılaşabilirdik. Bakmayın bugün Avrupa’dan bazı yasakların devam ettirildiğine ama Türkiye dünyadaki en başarılı ülkelerinden birisidir bana göre. İster istemez bütün sektörlerimiz etkilendi. Turizm ve hizmet sektörü çok zor duruma düştü. Devletin kısmi destekleri oldu. Desteklerden faydalanabilen, faydalanamayanlar oldu. Böyle durumlarda devletlerin krediler ile değil; ama teşviklerle, hibe destekleriyle ticaret yapan insanlara, özellike çok etkilenen sektörleri desteklemeleri gerektiğini düşünüyorum. Daha iyisi yapılabilir miydi? Evet, yapılabilirdi. Bundan sonra da yapılabileceğine inanıyorum. Fakat sağlık alanında Türkiye’nin başarı ile atlatacağına ve bugüne kadar da başarı ile geldiğine inanıyorum. Biz de ticaret yapan, turizm sektöründe yer alan bir işletme olarak çok etkilendik, etkilenmeye devam ediyoruz, etkilenecek gibi de duruyoruz. Turizm ve hizmet sektörü Türkiye için çok önemli, istihdam yaratan kalifiye istihdamı yaratan sektörler, ben bu sektörlerin biraz daha desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. 

B.S.:

Gençlerden söz ettiniz. Biliyorsunuz geçen ay liseye geçiş ve üniversite sınavları oldu. DEVA Partisinin gençlere bakışı nasıl olacak eğitimde istihdamda?

K.A.:

DEVA Partisi gençlere çok önem veriyor. Zaten önce çıktığı başlıklardan biri de bu. Gençler de DEVA Partisine çok ilgi gösteriyorlar. Gençler her zaman yeniliğe yeni vizyonlara, yeni perspektiflere gözlerini açan hatta bizleri alan, o yerlerde ilerlemizi sağlayan kişilerdir. Her siyasi değişim hem ticari gelişimin başında gençler yer alır. O yüzden gençleri müthiş destekliyor DEVA Partisi. Kurucular kurulunda da gençler var kurucu il başkanlığında ben her ne kadar 37 yaşında olsam da mevcut siyasi yaş ortalamasına göre ben de genç bir il başkanı sayılırım. Ben de bunun somut bir örneğiyim diyebilirim. Çok daha genç arkadaşlarımız var kurucular kurulunda, başkan yardımcılarımız olarak gençlerin bir değer olduğuna inanıyoruz ve Türkiye’nin geleceğini gençlerin yazacağını gençlerin şekillendireceğine inanıyoruz. Bu yüzden de DEVA Partisi altını çizdiği iki nokta var en önemlisi: Gençler ve Kadınlar. Bu ikisi Türkiye’nin kaderini değiştirecek.

B.S.:

Sözü edilmişken kadınlar konusuna da değinir misiniz? 

K.A.:

Onu da somutlaştırmak isterim havada kalmasın. Mesala bizim teşkilat yapılanmamızda Kadın Kolları Olmayacak! Bunun sebebi, bunu kurmanın zor olduğundan değil. Ayrı ayrı yapılarla birbirinden ayrıştırılmamalı. Bizim partimizin yönetimi şöyle düşünüyor. Herkes eşit olacak. Kadınlar, erkekler, gençler, yaşlılar herkes aynı masada oturacak ve temsiliyet oranında temsil edecek partiyi. Ben bunu kendi siyasi geçmişimden de söyleyebilirim. Kadınlara bizim her alanda çok ihtiyacımız var. Daha önce de yönetim kurulları oluşturdum. Çok fedakar kadınlarımızla çalışma imkanı buldum. Bir kere müthiş disiplinliler. Özenliler. Verilen görevlere sadakatları müthiş. Titizler, yapılan görevi layıkıyla yapıp teslim ediyorlar. Biraz pozitif ayrımcılık yapacağım ama görev bilinci olarak erkeklerimizin bir adım önünde olduklarını da ben kendim de dahil olmak üzere ben yaşadım daha önceki tecrübelerimde. O yüzden de çok önem veriyoruz. Teşkilat çalışmalarımıza, genç, orta yaşlı bütün kadınlarımızı bekliyoruz.

B.S.:

Kadın sorumluluğu daha bir farklı onu hissettiğiniz siyasi hayatınızda… 

K.A.:

Çok daha farklı ve yapıyı şekillendiren, yapıyı dinimize eden bir şey. Gerçekten çok olumlu çarpı 2 anlamında olumlu etki eden bir şey.

B.S.:

DEVA Partisinin dış politika anlayışı nasıl olacak? 

K.A.:

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği gibi ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ anlayışını benimsemiş bir insanım kendi hayatımda da böyle yapıyorum. Pozitif gündemler üzerinden gitmeyi seviyorum. DEVA Partisinin de bu yönde gideceğine inanıyorum. Ama tabiiki bu şu anlama gelmiyor dış ülkelerin her dediği olacak. Biliyorsunuz ilelebet dostluk ve düşmanlık yoktur, karşılıklık menfaatler vardır. Biz ülkemizin her anlamda menfaatlerini savunarak ‘önce kendi ülkemizin menfaati’ diyerek dış ülkelerle iyi ilişkiler kurmakta fayda olacağını düşünüyorum. Husumetin dış ülkelere de faydası olmuyor. Türkiye Cumhuriyeti çok büyük bir ülke, çok büyük bir potansiyeli olan bir ülke, çok büyük ticari kaynakları çok önemli jeopolitik konumda olan bir ülke bu anlamda bizimle sorun yaşayan ülkelerin açıkçası menfaatine de değil. Bu dengeyi doğru tutturmak karşılıklı ilişkileri bu çerçevede oluşturmanın herkes için faydalı olacağına inanıyorum. 

B.S.:

Yine size dönüyoruz. 2. Teziniz doktora üzerineydi. Uluslararası rezerv değişikliklerinin yurt içi faiz oranlarına etkisi: Türkiye Örneği. Bu tezinizde de bahseden misiniz? 

K.A.:

Evet, doktora tezimiz onun da sonuna geldik. Bunu da tamamlayıp ülke kaynaklarının arasına koymak istiyoruz. Uluslararası rezervler çok önemli, özellikle de bizim gibi gelişmekte olan ülkeler ve dünya üzerinde parası rezerv olarak kabul edilmeyen ülkeler için çok önemli. Bu, ülkenin ekonomik kırılganlıklarında, ekonomik sorunlar yaşadığında devreye giriyor. Hatırlarsınız son bir kaç aydır konuşuldu, teknik detaylarla boğmak istemem ama swap yapmak dış ülkeden döviz getirmek. Şu anda ülkemizin ciddi anlamda dövize ihtiyacı var. Yaklaşık 1.5 yıldır bu konuya çalışıyorum. Başladığımda bu kadar popüler bir konu değildi. Şimdi daha da popülerleşti. İnşallah bu da güzel bir çalışma olarak akademik dünyaya kazandırmak istiyoruz. Dünyada da çalışılmamış bir konu. Genelde gelişmiş ülke paraları rezerv para olduğu için genelde bizim gibi gelişmekte olan ülkeler tarafından çalışılmamış bir konu. Bizde de çok az çalışanı var. Çalışması zor ama zevkli bir konuydu bizim için. Uluslararası rezervler ve yurtiçi faiz oranları arasındaki ilişkiyi aynı zamanda küreselleşmeye atıflarda bulunarak Türkiye’de ekonomik güvenin siyasi istikrarının ne kadar önemli olduğunu, bu bahsettiğimiz CDC birimlerinin dış itibarın, dış güvenin de ne kadar önemli olduğunu onu da bir çalışma haline getirip, bizden sonrakilere sunmak istiyorum. İnşallah bu da güzel bir çalışma olacak. Bundan sonra bu gibi memleketimize değer katacak çalışmalara da devam etmek istiyorum. 

B.S.:

Röportajımızın başında ben sizin bir rol model olduğunuzu söyledim. Edirne İl Başkanları olarak da bir rol model oluyorsunuz. Siyasette uzun yıllardır olan biri olarak benim gördüğüm bu. Edirne’de DEVA Partisi ile başlayan siyasette gençleşme ve dilin değişmesi nasıl bir etki yaratacak Edirne ve Türkiye’de. 

K.A.:

Dünya çok dinamik, sürekli değişiyor. Pandemiden bugüne dünya değişti mesela. Geçen gün mesela toplantımızı Zoom üzerinden yaptık, 3-4 sene önce siyaset yaparken aynı toplantı için buradan uçaklara binip, Ankaraya gidiyorduk. Pandeminin götürdükleri kadar getirdikleri de çok oldu. Derler ya ‘her şerde bir hayır vardır.’ ‘Aynı nehirde iki kere yıkanılmaz’ sözünde olduğu gibi ister istemez bu değişim devam edecektir. Dünyanın, tabiatın kuralıdır. Her şey gençleşecektir. Bizim için de geçerli bizden sonrası için de geçerli. Bu ivme devam eder mi? Ben hiç bir makama aday olmadığım için onunla ilgili çok bir fikrim yok. Ben sadece üzerime düşen görevleri yerine getirdim bugüne kadar ama daha iyi işler olması için bölgemiz için hep beraber ben herkesle çalışmaya, siyasi partilerle çalışmaya hazırım. Akademik, ticari bütün birikimimi de hem siyasetçilerimize hem gençlerimize hem kadınlarımıza aktarmaya hazırım. Benim hep pozitif gündemim olacak. Ben sadece dert dinleyeceğim kucaklaşacağım. Beni olumsuz bir tablonun, kavganın, gürültünün içinde göremeyeceksiniz.

B.S.:

Bu anlamda CHP’li Edirne Belediye Başkanına ve Millet İttifakı ağırlıklı meclisine katkıda bulunacaksınız benim anladığım. 

K.A.:

Çok memnun olurum, onların da tecrübelerine çok ihtiyacım olabilir bu arada. 

B.S.:

Yerel yönetimlere bakışınız nasıl olacak? İleride 4 sene sonra bir yerel seçim olacak. Çok erken ama yerel yönetimler için neler düşünüyorsunuz? 

K.A.:

Yerel yönetimler, demokrasinin temeli, muhtarlıklardan başlayarak, demokrasilerin ve ülkelerin temeli. Her şey parçadan bütüne düzeltildiğinde güzel oluyor malumunuz. Bütünden parçaya inmek hem zor hem daha maliyetli ve komplikasyonlara yol açabiliyor. Belediyeler hizmetin en güzel verilebildiği direkt olarak hizmete talip olanla hizmeti verenin yüzleşebildiği bir nokta. Yerel seçimlere çok önemli bir süreç var. Yerel yöneticilerin, dostluğu nezaketi ön planda tutması gerekiyor. En nihayetinde hep beraber yaşıyoruz bu toplum içinde. Yüz yüze bakacağız siyasi görevler sonlanıyor. Ben daha önce yaptığım için biliyorum. Yaptım, bıraktım, normale döndüm ve siyasi görevler geçicidir, aslolan hizmetler, o şehrin kazanımları, dostluk ve nezakettir. Büyüklerimiz der ya ‘kubbede hoş bir seda’ bırakmaktır. Önemli olan budur. Yerel yönetimlere çok büyük görevler düşüyor. Hepsine de başarılar diliyorum. Dediğim gibi benim onlara verebileceğim varsa da hepsinin emirlerindeyim.

B.S.:

Kurucu İl Başkanlığı görevlendirilmesinden sonra Edirne’den size tepkiler nasıl oldu?

K.A.:

Olumlu tepkiler aldım. Olumlu tepkiler alacağımı tahmin ediyordum ama bu kadarını tahmin etmiyordum. Ufak tefek olumsuz tepkiler de aldık. Hakaret içermedikçe kişisel haklara zarar vermedikçe bir çoğuna saygı duyduk. Tabiiki de olumlu olumsuz tepkiler olacaktır. Ben herkesi çok seviyorum, o gece yayınladığım deklerasyonda da aynısını söyledim. Ben AK Partilileri de Cumhuriyet Halk Partilileri de Milliyetçi Hareket Partilileri de tüm siyasi partililerden daha önce beraber çalıştığımız veya çalışmadığımız, oy veren veya oy vermeyen herkesi çok seviyorum. O anda duygusal ufak tefek bazı tepkiler olabilir. Bizi herkes tanıyor. En iyi de daha önce beraber çalıştığımız, içinde yer aldığımız ağabeylerimiz, ablalarımız, kardeşlerimiz tanıyor. Bizim iyi niyetimizden kimsenin şüphesi yoktur. Bugünden sonra da Edirne için, onlar için iyi niyetli çalışacağımızdan kimsenin şüphesi olduğunu sanmıyorum. Duygusal tepkiler olabilir onları zaman içinde aşabiliriz. Önemli olan Edirne’dir önemli olan Türkiye’dir. Gerisini, hepsini teferruat olarak görüyorum.

B.S.:

Son olarak neler söylemek istersiniz? 

K.A.:

Öncelikli olarak size çok teşekkür ediyorum. Bizi bölge halkımızla buluşturduğunuz için. Bir yola çıktık iyi, güzel bölgemize kazanımlar ağlamak için alternatif olma için daha önce de yaptığımız gibi. Temiz bir geçmişimiz var, hiç bir şahibemiz yok. Bize destek olsunlar, bizimle çalışmak istesinler, bize güç vermek istesinler. Başvurularda bulunsunlar. Bizim için dua etsinler. Bunlar şimdilik bizim için yeterli. Hiç bir ön koşulumuz yok. Bizim için vatansever olması, ahlaklı olması, dürüst olması, terörle arasına hangi terör olursa olsun mesafeyi koyan herkes bizimle yol yürüyebilir. Biz de onlarla yol yürüyebiliriz. Herkese buradan selamlarımı yolluyorum. İnşallah teşkilatlanma sürecinde tek tek ilçelerde de buluşacağız. Edirne için güzel şeyler yapacağımıza inanıyorum.