SONGÜL KONAR

Erkin, bir çok projeler üretildiğini fakat Ergene Nehri’nin kirliliğinin devam ettiğini vurgulayarak, çözüm önerilerinde bulundu.

“ZAMANIN BAKANI NEHİRDE YÜZECEĞİZ DEDİ”

Ergene nehri kirliğinin Trakya’nın problemi olmasından öte artık ülkenin sorunu haline geldiğini dile getiren Hüseyin Erkin, “Ergene yaklaşık 30 yıldan beri siyasetçilerin çözüm üretmeyen argümanı haline geldi. Herkes gelip bir takım incelemeler yapıyor ve şov yapıp gidiyor. DSİ’de bulunduğum 2003 yılında çoğunluğu CHP’li milletvekillerinden oluşan bir heyete konu hakkında yeterince bilgi verdik ve güzel bir çalışma yapılmasını bekledik. Mecliste görüşüldü ve tartışıldı ama bir sonuç çıkmadı ve o şekilde kaldı. Daha sonra ki yıllarda DSİ’nin bağlı bulunduğu bakanlık yetkilileri konu ile ilgili bir sürü proje önerdi ve yüksek meblağda paralar harcadı. Nehirde balık tutacağız denildi. Zamanın bakanı nehirde yüzeceğiz dedi fakat sonuç ortada. Bir şey yapılmadı ve gereğinden fazla para harcandı. İktidar ve muhalefet arasındaki söz düellosunda sorunun nehir kenarında ki partili belediye başkanlarının ilgisizliğinden dolayı olduğu bakanlık ve yetkililer tarafından dillendirildi. Bununla ilgili bakanlık Keşan’ı da dahil ederek evsel atıklarla ilgili projeler üretti. Bunların çoğu iki üç yıldır da çalışıyor ama Ergene’nin durumu ortada. Ayrıca Çerkezköy ve diğer organize sanayi alanları dışında ki gayri nizami konumunda olan 7 civarı organize hale dönüştürülmüş alanlarda atık suları arıtıp Marmara denizine derin deşarj yolluyla gönderileceği şeklinde proje üretildi ve proje geçtiğimiz kasım ayında bitirildi. Sanıyorum arıtıldığı söylenen bu suların %50’si Marmara denizine deşarj ediliyor. Ama diğer atık sular hala ergene nehrine geliyor. Şu anda herhangi bir iyileşme olmadığı gözüküyor. Dolayısıyla oyalamalarla, güncel siyasi terminolojiyle bu işim çözülemeyeceği artık kesinleşti. Daha kalıcı, radikal önlemler alınarak bir takım çözümler yapılması gerekiyor. Ben zamanında bununla ilgili bir bazı projeler önermiştim. En önemlisi arıtma tesisi olmayan ve olup çalıştırmayan ve fabrikaların kapatılması gerekiyor. İlgili bakanlar ya da yetkililer zaman zaman belediyelerin önlem alması gerektiğini söylüyor. Belediyelerin bu anlamda yasal bir yetkisi yok. Dolayısıyla bunu Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri yapar. Belediyeler ancak zabıt tutar ve ilgili yerlere iletir. Üstüne basarak bir daha söylüyorum yapılması gereken arıtma tesisi olmayan ve çalıştırmayan yerlerin kapatılmasıdır. Başka türlü bu sorunun önüne geçmek mümkün değil. Arıtılmış su da zaten çok ideal hale gelmiyor. Bununla ilgili Ergene Nehrinin uygun birkaç noktasına atık su barajı dediğimiz çok büyük olmayan barajlar yapılmalı. Sular burada dinlendirilip sulamada kullanılacak hale getirilmelidir. Ergene’yi dereler üzerinden besleyen Kayalıköy ve Kırklareli barajı ve bir takım göletler var. Bu barajlara salınan suyun en az %10’nun arıtılmış ve kriterlere uygun sulara karıştırılarak dereleredeşarj edip ergene nehrini beslenmesi sağlamalıdır. Sorun bu şekilde çözülebilir” dedi.

“BU İŞİN CİDDİYETİNİ BİR AN ÖNCE KAVRAYIP YERELDE VE GENELDE ÖNLEMLER ALINMALI”

Açıklamasının devamında, önlem alınmadığı takdirde Saros Körfezi’nin de kirlenmesinin önümüzde ki yıllarda devam edeceğini belirten Erkin, son günlerde ülke gündeminde olan Marmara denizinde ki müsilaj riskinin Saros’u da tehdit ettiğini belirterek şunları söyledi: “İşin daha vahim tarafı. Saros Körfezi’de kirlenmeye başladı. Bu uluslararası mesele haline gelecek konuma dönüşüyor. Ergene, Meriç nehrine bağlanarak Saros Körfezi’ne akıyor. Dolayısıyla Sorus’un kirlenmesi bu tedbirler alınmadığı takdirde önümüzde ki yıllarda devam edecek. Ayrıca Saros’un kirlenmesini tetikleyen ikinci sorun Marmara denizinde bulunan müsilajın yavaş yavaş bu körfeze yayılması. Bu işin ciddiyetini bir an önce kavrayıp yerelde ve genelde önlemler alınmalı. İlgili siyaset temsilcileri de bu konuda ehli insanlarla görüşerek proje üretmesi gerekiyor. Bu projeler kısa ve uzun vadeli şekilde yayılmalı. İstenilen seviyeye gelmese de bu tehlikeden kurtarılabilir diye düşünüyorum.”