HABER MERKEZİ

Koronavirüs salgınının mevcut sağlık sisteminin, toplum sağlığını korumak bir yana daha da riske attığı belirtilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Halkın sağlığını tehlikeye atan bu sağlık sisteminin yürütücüleri, iş özel sağlık işletmeleri ve zenginleri korumaya yönelik politikalara gelince hiçbir sınır tanımamış; salgın döneminde dahi bu anlayışından vazgeçmemiştir. Yüz binlerce insanımız, yüzlerce sağlık çalışanı yaşamını yitirirken, onlar sağlık sistemlerinin, şehir hastanelerinin güzellemeleriyle günlerini geçirmektedirler. Sağlık emekçileri salgın döneminde canla başla çalışırken aynı zamanda işsizlikle, işten atılmalarla, yoksullukla karşı karşıya bırakılmıştır. “Artık bu şartlarda çalışamıyoruz” diyerek binlerce hekim istifa ederken, emekli olurken; genç hekimlerimiz başta olmak üzere sağlık emekçileri yurtdışına göç ederken tüm bu sorunları konuşmak, çözüm önerilerimizi iletmek için Sağlık Bakanı’yla görüşme taleplerimizi defalarca ilettik. Hekimler ve sağlık çalışanlarının çalışma koşullarını, sağlık ve yaşam sorunlarını, toplum sağlığını ilgilendiren konuları Sağlık Bakanı ile konuşmamızdan daha doğal ne olabilir? Bu görüşme taleplerini karşılamak Sağlık Bakanı’nın bizlere ve topluma karşı sorumluluğu değil midir?”

YAŞANAN SORUNLARI YOK SAYMAKTA, BİZLERİ OYALAMAKTADIR

Yaşamlarına bile mal olan bunca sorunu duymazdan ve görmezden gelen iktidarın aslında her şeyi görmekte ve bilmekte olduğu ifade edilerek, “Yaşanan sorunları yok saymakta, bizleri oyalamaktadır. Bunun en son örneği de hekimlerin özlük hakları ile ilgili düzenleme yapılacağı iddiasıyla Meclis’e getirdikleri ve apar topar geri çektikleri yasa tasarısıdır. Bizler tasarının yeterli olmadığını, bütüncül olmadığını belirtirken, bu teklif bile bize fazla görülmüş; ne zaman tekrar Meclis’e getirileceği, varsa eksiklerin yasa tasarısına eklenerek neden tamamlanmadığı gibi sorular yanıtsız bırakılmış ve geri çekilmiştir. Sağlık ağır ve tehlikeli işler kapsamındadır. Yapılan işin niteliği, riski, eğitim düzeyi ve yoksulluk sınırı gibi daha birçok kriter ele alındığında yapılacağı vaat edilen düzenleme bile yetersizdir. İktidara belirtmek isteriz ki,  sağlık ekip işidir. Ekibin her bir üyesi, güvenli çalışma koşullarında, insanca yaşayacak bir ücret ile çalışmak istemektedir” ifadeleri kullanıldı.

İKTİDAR BİLMELİDİR Kİ SÖYLEYECEK SÖZÜMÜZ, DEĞİŞTİRECEK GÜCÜMÜZ VAR

Açıklamada, ekonominin de sağlık gibi iflas etmiş durumda olduğunu ve maaşlarının açlık sınırının dahi altında olduğu kaydedilerek, “Bu sorun Meclis’te defalarca dile getirildiğinde Sağlık Bakanı ne yazık ki yine sessiz kalmış ve halen de kalmaktadır. Sorumlu olduğu çalışanların hakları için sessiz kalan Bakan görevini yapmamaktadır. İktidara ve Sağlık Bakanlığına çeşitli açıklama, eylem ve yürüyüşlerle anlatmaya çalıştık, yine söylüyoruz: Salgın döneminde yaşamımızı da ortaya koyup verdiğimiz emeğin böyle/daha fazla değersizleştirilmesine izin vermeyeceğiz. Toplumun sağlık hakkı; emeğimiz ve geleceğimiz için artık görev zamanıdır. Sağlıkta özelleştirmeci, hastanelerimizi satan politikalara karşı bu uyarı görevi, koruyucu sağlık hizmetlerini savunmak içindir. Emekliliğe de yansıyacak yaşanabilir temel ücret içindir. Güvencesiz, gerçekdışı bahanelerle işimizden edildiğimiz ve köleliği dayatan çalışma koşullarına son verilmesi, güvenceli çalışabilme içindir. Şiddete karşı etkili bir yasa, güvenli işyerleri, sağlıklı çalışma ortamları içindir. COVID-19 başta olmak üzere meslek kaynaklı hastalıklara karşı bütüncül bir meslek hastalıkları yasası çıkarılması, her yıla 120 gün yıpranma payı içindir. Ek göstergelerin 3600’den 7200’e kadar kademeli olarak yükseltilmesi içindir. 5 dakikada bir muayene dayatmasına son verilmesi içindir. Aile hekimliği ceza yönetmeliğinin geri çekilmesi içindir. Asistan hekimlerin emeklerinin karşılığını aldığı, eğitim dışı işlerde çalıştırılmadığı nitelikli uzmanlık eğitimi almasını sağlamak içindir. Bu görev emeğimize, geleceğimize, halkın sağlık hakkına sahip çıktığımızı gösteren bir uyarıdır. Artık toplumun, hekimlerin ve tüm sağlık emekçilerinin çığlığına kulak verilmelidir. Taleplerimiz kabul edilmediği, sağlık çalışanlarının çalışma ve yaşam koşullarını düzeltecek bir düzenleme hızla Meclis’e getirilmediği takdirde eylemlerimiz devam edecektir. İktidar bilmelidir ki söyleyecek sözümüz, değiştirecek gücümüz var” denildi.