HABER MERKEZİ

Çoğal açıklamasında, “TEMA Vakfı, endüstrileşme öncesi döneme göre 1,5 °C sıcaklık artışının etkilerini, küresel sera gazı emisyonu senaryolarını ele alan raporu ve iklim değişikliğinin emisyonlarının azaltımı ve adaptasyon çalışmaları kapsamında öncelikle Paris Anlaşması’nı onaylayarak zaman kaybetmeden harekete geçmesi gerektiğini vurguladı” dedi.

1,5 °C KÜRESEL ISINMA ÖZEL RAPORU HAKKINDA

Dünyanın her yerinden binlerce uzman ve hükümet yetkilisinin değerli katkılarını içeren 1,5 °C Küresel Isınma Özel Raporu, IPCC’nin kapsama alanının ne kadar geniş olduğunu ve önerdiği politikaların ne kadar geçerli olduğunu ortaya koyuyor. IPCC raporu, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin (UNFCCC) 2015’te Paris Anlaşması’nın kabul edilmesinin ardından yaptığı davet üzerine hazırlandı. Raporla ilgili bazı rakamsal veriler ise şöyle:

  • 40 farklı ülkede ikamet eden, 44 uyruktan 91 yazar
  • 14 Koordinatör Başyazar (CLA)
  • 60 Başyazar (LA)
  • 17 Editör (RE)
  • 133 katkı sağlayan yazar (CA)
  • 6.000’in üzerinde referans
  • Toplam 42.001 uzman ve hükümet yetkilisi yorumu
  • İlk Taslak 12.895, İkinci Taslak 25.476 ve Nihai Hükümet Taslağı 3.630

Çoğal, “Rapor üç IPCC çalışma grubunun bilimsel öncülüğünde hazırlanmıştır. 1. Çalışma Grubu, iklim değişikliğinin fiziksel bilim temelini, 2. Çalışma Grubu, etkiler, uyum ve kırılganlık konularını, 3. Çalışma Grubu ise iklim değişikliği azaltımını değerlendirmektedir” şeklinde konuştu.

RAPOR YOL GÖSTERİCİ OLMA NİTELİĞİ TAŞIYOR

1,5 °C Küresel Isınma Özel Raporu, iklim değişikliği çalışmalarının en önemli bilimsel organı olan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (Intergovernmental Panel on Climate Change-IPCC) tarafından 8 Ekim’de Güney Kore’nin Incheon şehrinde açıklanmıştı. 1,5 °C Küresel Isınma Özel Raporu’nun içeriğine dair konuşan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin başyazarlarından TEMA Vakfı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş, “Raporda 1 °C küresel sıcaklık artışıyla birlikte aşırı hava olaylarında ve deniz seviyesi yükselmelerinde artışın, Arktik deniz buzullarında azalışın net bir şekilde görülmesi en önemli tespitler arasında yer alıyor” dedi.

İNSAN KAYNAKLI SERA GAZI EMİSYONLARI NET OLARAK SIFIRLANMALI

Raporun, sıcaklık artışının 2 derece yerine 1,5 °C altında sınırlandırılması ile iklim değişikliğinin birçok etkisinin azaltılabileceğini ortaya koyduğunu ifade eden Prof. Dr. Murat Türkeş, “Örneğin sıcaklık artışının 1,5 °C’de sınırlandırılması, 2100 yılı itibariyle deniz seviyelerinin sıcaklık artışının 2 °C’de sınırlandırılması senaryosuna göre 10 santimetre daha az yükselmesi anlamına geliyor. Rapor sıcaklık artışını 1.5 °C ile sınırlandırmanın, enerji, endüstri, binalar, ulaşım, şehirler ve arazi kullanımında hızlı ve kapsamlı dönüşümleri gerektirdiğini vurguluyor. Küresel sera gazı emisyonlarının 2030 yılında 2010 yılına göre net olarak yüzde 45 azaltılması ve 2050 yılı itibariyle net olarak sıfırlanması gerekiyor. İklim değişikliğine karşı Türkiye de diğer ülkelerle birlikte aynı kaderi paylaşıyor. Ülkemizde gözlenen hava sıcaklıklarındaki hızlı değişmelere ek olarak, iklim modelleri gelecekte Türkiye ve bölgesindeki hava sıcaklıklarında önemli ve hızlı artışların olacağını gösteriyor” diyerek sözlerini tamamladı.

PARİS ANLAŞMASI ONAYLANMALI

Beş bölümden oluşan raporun bir bölümünün sürdürülebilir kalkınma, yoksulluğun engellenmesi ve eşitsizliklerin azaltılmasına adanması, iklim değişikliğinin doğal sistemler üzerindeki olumsuz etkilerinin ötesinde sosyal etkilerine yönelik güçlü mesajlar veriyor.  Paris Anlaşması’nın onaylanması vurgusu yapan TEMA Vakfı Çevre Politikaları ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Özgül Erdemli Mutlu, “İklim değişikliği politikalarının katılımcı, demokratik ve şeffaf şekilde hayata geçirilmesi için çaba harcanmalıdır. Büyümenin hızı kadar niteliği de önemlidir. Düşük karbonlu politikalar ile daha fazla enerji güvenliği, daha yüksek yaşam kalitesi, iklim değişikliğinin etkilerine karşı dayanıklılık, fosil yakıt ithalatından tasarruf, yenilenebilir enerji alanında istihdam yaratılması ve hava kirliliğine bağlı erken ölümlerin azalması gibi çok sayıda yan fayda sağlayacaktır. Bu faydaların yaratacağı ekonomik değer düşük karbon politikalarının yürütülmesi için gerekli olan maliyetlerden daha fazla olacaktır” dedi.

Politikaların başarıya ulaşması için Paris Anlaşması’na taraf olmanın ve anlaşmanın gerekliliklerini yerine getirmenin aciliyet taşıdığının altını çizerek sözlerini sürdüren Özgül Erdemli Mutlu, “Türkiye’nin 2018 yılı sonunda Polonya’da yapılacak 24. Taraflar Konferansı’ndan önce, “Ulusal Katkı Niyet Beyanı”nı güncellemesi, azaltım hedefini yeniden belirlemesi, iklim değişikliğine uyumu hedeflerine dahil etmesi ve Paris Anlaşması’nı acilen Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde onaylaması gerekiyor. Türkiye’nin iklim hareketinde söz sahibi olması, ancak azaltım ve uyum alanında birbirini tamamlayan ulusal-yerel politikaların eş zamanlı gerçekleştirilmesi ile mümkün olacaktır” dedi.

PROF. DR. MURAT TÜRKEŞ KİMDİR? (FİZİKİ COĞRAFYACI VE İKLİM BİLİMCİ)

Ankara Üniversitesi'nde Fiziki Coğrafya ve Jeoloji, İstanbul Üniversitesi'nde Klimatoloji Okudu. 23 yıl Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nde hava-deniz tahmincisi ve iklim ve iklim değişikliği araştırmacısı; 9 yıl Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nde Öğretim Üyesi olarak çalıştı. Şu anda “Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu ve TEMA Vakfı Bilim Kurulu Üyesi” aynı zamanda Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin başyazarlarındandır.