Eğitim İş Keşan Temsilcilik Başkanı Erol Yazla, 2014-2015 eğitim öğretim yılını değerlendirdi. 4+4+4 eğitim sisteminin olumsuzluklarına ve yönetici atamalarına siyasetin bulaştığına dikkat çeken Yazla’nın açıklaması şöyle:

SİYASİ ERKİN GÖRÜŞ VE DÜŞÜNCELERİNE YAKIN İDARECİLER ATANDI

“2014-2015 eğitim öğretim yılında 4+4+4 eğitim sisteminin olumsuzlukları kendini iyiden iyiye göstermiştir.

Ancak eğitim öğretim çalışanları adına yakından gözlediğimiz en büyük kaos okullarda koltuk kapmaca yarışıydı. İktidarın taşeronluğunu yapan sendika, kendi kadrolarına yer açabilmek için yönetici kıyımda etkin rol almıştır.

Liyakat ve bilgi birikimi hiçe sayılarak görevden alınan okul idarecilerinin yerine sırf siyasi erkin görüş ve düşüncelerine yakın idareci atamalarıyla okullarımızın hafızaları silinmiştir.

LİSELERDE YAPILAN BAZI MEZUNİYET TÖRENLERİ, SİYASİ MİTİNG HAVASINA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ

Şimdi, bu görevlerinde eğreti oturan idareci arkadaşlarımız görev yapmaya çalışmaktadır.

İlçemizde okul yöneticilerimiz koltuk kapma yarışında ön saflarda yer almak için liselerde yapılan bazı mezuniyet törenlerini maalesef siyasi miting havasına dönüştürmüştür. Bu törenler 4 yılın sonunda öğrencilerin haklı gururlarını veli ve yakın çevresiyle paylaşmak için yapılır, parası da veliden toplanır. Veli parasıyla yapılan bu etkinlikler hiçbir idarecinin makam mevki için, kendi konumlarını sağlamlaştırmak ya da kendini parlatmak için şov yeri değildir. Kimsenin de buna hakkı yoktur.

BAŞÖRTÜSÜ, ANAOKULLARINA KADAR İNDİ

Başörtüsünün anaokullarına kadar inmesi seçmeli din derslerinin ilkokul 1, 2 ve 3. sınıflar ve anaokullarında dayatılması, normal okullar içinde imam hatip sınıflarının açılması ve 19. Milli Eğitim Şurası’nda alınan kararlar, eğitimin ‘tek din, tek mezhep’ anlayışına göre nasıl biçimlendirildiğini ortaya koymuştur. Zaman milli eğitimdeki tahrifatların düzeltilmesi için mücadele zamanıdır.

İlçemizde 150 öğrenci mevcutlu bir imam hatip ortaokulu bulunmasına rağmen iki ayrı ortaokulumuzda açılan imam hatip sınıfının birinde 8 diğerinde 13 öğrenci eğitim görmektedir. Bu da ülke kaynaklarının ne kadar hoyratça ve siyasi amaçla kullanıldığının bir göstergesidir.

BENDEN İSEN TAMAM, DEĞİLSEN BİR YIL DAHA DEVAM

Okullarımızda örgütlenme çalışması yaparken sık sık karşımıza çıkan ve bizden görüş istenen konu ise malum sendikanın iktidar destekli sendikal baskısı ve ‘bizimle olursan rahat edersin’ söylemidir. Aday öğretmenlikten öğretmenliğe geçişte uygulanan performans değerlendirmesi ve sınava bir de mülakatın eklenmesi aday öğretmenlerde baskı unsuru olarak kullanma yolunu açmıştır. Yani mantık ‘benden isen tamam, değilsen bir yıl daha devam’. Eğitim iş olarak her eğitim çalışanı arkadaşımıza söylediğimiz gibi bunlar sendikal anlamda nafile, omurgasız yaklaşımlardır. Önemli olan nicelik değil niteliktir.

Bir toplumun geleceğini belirleyecek olan eğitim gibi bir konuda maalesef uzun vadeli eğitim politikaları yok kısa vadeli çözümler de oldubittiyle geçiştirilip, mevcut yapıyı daha da açmaza sürüklemektedir.

Öğretmen yetiştirme politikaları siyasi erkin isteğine göre şekil almaktadır. Günümüz şartlarında özerk bir yapısı olmasına rağmen baskı altına alınmaya çalışan üniversiteler bunu ne derece gerçekleştirebilirler.

Öğretmenlik profesyonel bir meslektir. İşin uygulayıcıları olan öğretmenlerin görüş ve düşünceleri alınmadan gördükleri eğitimle karşılaşılan sorunlar masaya yatırılmadan, iş kolunda faaliyet gösteren sendikaların görüş ve düşünceleri alınmadan yaptım oldu mantığıyla yapılan düzenlemelerle eğitim öğretim faaliyetleri sağlıklı bir yapıya kavuşamaz.

EĞİTİM ÇALIŞANLARININ ÖZLÜK HAKLARI GASP EDİLMEKTEDİR

Alınan her kararla ile eğitim sistemimizi kökten değiştirilirken, eğitim çalışanlarının yılların birikimiyle elde ettiği özlük hakları gasp edilmektedir. Hiçbir geçerli gerekçesi bulunmayan ve uygulamaya konulacak olan rotasyondan, yani isteği dışında öğretmenin okul değiştirmesi uygulamasından da bir an önce vazgeçilmelidir.

Eğitim çalışanları olarak temel beklentimiz;

Eğitim sistemimizin sermayenin istekleri doğrultusunda özelleştirmesinden uzak durulmasıdır.

İdeolojik-gerici siyasal sisteme uyarlama girişiminden geri dönülmelidir.

Milli Eğitim çağdaş, laik, bilimsel, parasız, nitelikli, eğitim ve öğretim birliği ilkesi içinde cumhuriyet değerlerine sahip çıkan demokratik bir yapıya kavuşturulmalıdır.

İtibarsızlaştırılmaya çalışılan öğretmenlik mesleğine gerek ekonomik gerek özlük gerekse saygınlık olarak hak ettiği değer verilmelidir.”