Keşan Eğitim ve Bilim İş Görenleri Sendikası (Eğitim-İş)Temsilcilik Başkanı Erol Yazla, SBS’nin kaldırılmasıyla getirilen yeni sistemin, birçok olumsuzluk getireceğinin şimdiden anlaşılmakta olduğunu savundu.

Geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın yaptığı açıklamayı değerlendiren Yazla,

“Milli Eğitim Bakanlığı yine bildiğini okudu. Eğitim uzmanlarına, bilim insanlarına, sendikalara danışmadan temel eğitimden, ortaöğretime yeni geçiş sistemini açıkladı.” dedi.

Erol Yazla, Baklan Avcı’nın açıkladığı Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi ile ilgili olarak yaptığı yazılı açıklamada şu görüşlere yer verdi:

Hüseyin Çelik döneminde “OKS kaldırıldı” müjdesiyle getirilen 3 seviye belirleme sınavı, Nimet Çubukçu döneminde öğrencilerin ruh sağlığını bozduğu gerekçesiyle 1 seviye sınavına düşürülmüştü. Yine Ömer Dinçer ve ardından Nabi Avcı, 12 yıllık zorunlu eğitim gerekçesiyle SBS’nin kaldırılacağını ifade etmişti. Ancak bugün itibariyle sınav odaklı ortaöğretime geçiş sisteminin değişmediği anlaşılmaktadır. Bakan Avcı’nın açıklamalarının tersine sınav odaklı sistemden vazgeçilmediğini ortaya koymaktadır. Yeni sistemin beraberinde birçok olumsuzluk getireceği şimdiden anlaşılmaktadır.

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın açıklamasına göre 8. sınıfta 6 dersten dönemsel olarak 2 sınav yapılacak. Bu belirlenen 6 dersten (Fen ve Teknoloji, Matematik, Türkçe, Yabancı Dil, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük) 12 sınav yapılacağı anlamına gelmektedir. 

Temel eğitimden ortaöğretime geçişte Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılacak merkezi sınavların etkisinin yüzde 70 olarak belirlenmesi, yılda 1 kez yapılan merkezi sistem sınavının 12’ye çıkarılması Bakan Avcı’nın açıklamalarının tersine sınav odaklı sistemden vazgeçilmediğini ortaya koymaktadır.

Yeni sistemin beraberinde birçok olumsuzluk getireceği şimdiden anlaşılmaktadır.

Müfredat programının yetiştirilmesinde bir takım sıkıntılar yaşanacaktır. Sınıf ve öğrencinin durumunu göz önüne alarak ders konularını işleyen öğretmenlerimiz, MEB’in sınavlarda belirleyeceği konuları yetiştirmek için zamanla yarışacaktır.

Yine ülkemizin bazı bölgelerinde mevsimlik işçi olarak çalışan ailelerin çocukları ve Türkiye genelinde çalışmak zorunda bırakılan çocuklarımız büyük hak kaybına uğrayacaktır. Öğretmensiz okullar, boş geçen dersler ve ücretli öğretmenler düşünüldüğünde, yeni sistem daha da vahim sonuçlar doğuracaktır.

Sınavlar için belirlenen konuların az olması nedeniyle, gelecek yıllarda soru üretme konusunda birçok sıkıntı yaşanacaktır. Gelecekte uygulanması düşünülen açık uçlu soruları, her açıdan şaibeli olan Milli Eğitim Bakanlığı’nın nasıl değerlendirmeye alacağı da merak konusudur.  

Milli Eğitim Bakanlığı ölçme ve değerlendirme kriteri olarak okul ve sınıf seviyesinin dikkate alınmasını isterken, gerçekleştireceği merkezi sistem sınavlarında her öğrenciyi aynı seviyede kabul ederek değerlendirecek olması bilimsellikten uzaktır.

6 dersten sınava girilecek olması diğer zorunlu ve seçmeli derslerin öğrenci nezdinde önemsiz sayılmasına neden olacaktır.

Sınavların öğrencilerin kendi okullarında yapılacak olması bir takım sorunları da beraberinde getirecektir. Öğretmenlerin başka okullarda görevlendirilmesi güvensizlik anlamına gelmektedir.

Sınavların yılda 12’ye çıkarılmış olması dershanelere bağımlılığı daha da artıracaktır. Dershaneler kısa zaman aralıklı yapılacak sınavlar için yoğunlaştırılmış programlar hazırlayacak bu da velilerimizin sırtına yeni mali külfet yükleyecektir.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın 5. sınıfı değerlendirmeye almayarak yok sayması da kamuoyu tarafından anlaşılamamıştır.

Eğitim sistemimizin temel sorunlarını çözme noktasında politikalar geliştirmeyen Milli Eğitim Bakanlığı, sınav sistemleri üzerinde oynayarak eğitimin mevcut sorunlarını daha da ağırlaştırmaktadır. Bu sistem kaş yapayım derken göz çıkaracak bir sisteme dönüşecektir.”