MEHMET AYTAÇ

CHP Keşan İlçe Başkanı Recep Pekcan’ın açılış konuşmasının ardından söz alan Gaytancıoğlu, döviz ve enflasyon artışı, asgari ücret tartışmaları ve tarım konularındaki düşüncelerini paylaştı.

Yaklaşık iki ay önce Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bütçenin geldiğini hatırlatan Gaytancıoğlu; “Bütçe Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne geldiğinde, bakanlıklar bütçesi görüşülmeye başlandığında dolar 8 buçuk liraydı. Türkiye Cumhuriyeti’nin bütçe büyüklüğü 1 trilyon 750 milyar lirayı aşıyordu. Ve bu bütçenin 278,4 milyarı yani neredeyse altıda biri açıktı. Yani karşılığı yok. Bu karşılık faizle borçlanma yoluyla kapatılacaktır ve faize de bu bütçede 240 milyar lira para ödenecekti. Yani biz o zaman da çok eleştirdik. Çok fazla bütçe açığı var. Bu bütçe açığını zamlarla kapatacaksınız muhtemelen ya da faizle borçlanarak kapatacaksınız. Dolayısıyla bu bütçede ne işçi var, neye EYT (Emeklilikte Yaşa Takılanlar)’li var, ne 3.600 var, ne emekli var, ne asgari ücretli, ne memur, ne yoksullar var. Diyorduk ki zaten Türkiye'nin gündemi her fırsatta söylediğimiz gibi yoksulluk, işsizlik, hayat pahalı dedik. Şimdi onların başına ‘daha’ koymamız lazım. Daha fazla yoksulluk, daha fazla işsizlik, daha fazla hayat pahalılığı dememiz lazım” dedi.

“ASGARİ ÜCRETİN 5 BİN TL OLMASI LAZIM”

Gaytancıoğlu şöyle konuştu: “Saat 12’de dolar 14 lira 10 kuruştu. Şimdi az önce baktık 14 lira 30 kuruş civarında. TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu), Türkiye'nin resmi kurumu, genel başkanımıza randevu vermediler. TÜİK’in açıkladığı enflasyon yüzde 21,3. enflasyon Araştırma Grubu’nun açıkladığı rakam bunun neredeyse 3 katı yüzde 59. Gerçekçi olmayan rakamlar Türkiye'ye sanal bir gerçeklik gösteriliyor. Sarayda ülkeyi yönetenler, halkın gerçeklerinden kopmuş durumdalar. Halk yoksullukla, işsizlikle hayat pahalılığı ile uğraşırken bir de karakışla uğraşıyor. Enerji fiyatları aldı başını gidiyor, kömüre yüzde 100 zam gelmiş. Vatandaş kömür mü yakmaya kalksın? Doğalgaza yüzde 80 zam gelmiş, 9 defa doğalgaz zammı olmuş. Acaba neyle ısınsın? Bir anda insanların gelir düzeyleri düşmüş ve biz de bu ortamda asgari ücreti belirlemeye çalışıyoruz. Tabi biz çalışıyoruz derken işçilerin istediği rakamla işverenin verdiği rakam arasında farklılıklar var. Biz insanca yaşanabilir bir şekilde asgari ücretin belirlenmesini ve en az 5000 lira olmasını söylemiştik.”

“TÜRKİYE’NİN DÖVİZİ KONUŞMASINA GEREK BİLE YOK”

“Yoksulluk gün geçtikçe artıyor. Hayat pahalılığı gün geçtikçe artıyor ve bu fiyatlarda artan en temel gıda maddeleri yani ekmek, şeker un işte bitkisel yağ, süt ve süt ürünleri. Süt ve süt ürünlerine zam gelmesini bizler çok istedik. Ama biz şunu söyledik, süte zam yapmayın, hatta fiyatları çıkarmayın. Mümkünse yem fiyatlarını yarı yarıya düşürün. Çünkü yem ham maddelerinin yüzde 70’ini maalesef ithal ediyoruz. Biz bunu söyledik çünkü biliyoruz. Başımıza gelecekleri, ülkenin başına gelecekleri biliyoruz. Süt fiyatlarına yüzde 45 zam yapıldı ama süt ve süt ürünleri fiyatlarına daha fazla zam yapıldı. Yüzde 50’lere varan zam yapıldı. Hatta süt üreticisine bu fiyatlara yansımadı bile. Ayçiçeği fiyatı istedik. 5 lira verdikleri zaman biz 6 lira istedik. Şuan 10 liralarda fiyatlar. Neden? Zaten döviz artıyor dövize bağlı. Hâlbuki bizim hiç döviz konuşmamamız gerekiyor. Türkiye'nin döviz konuşmasına bile gerek yok. Türkiye'nin kaynakları kendine yeterli ama Türkiye’de nedense 20 yıldan beri AKP iktidarı var. Halkın gerçeklerinden kopmuş, halkın sofrasında neler tükettiğini bilmekten uzak. Kendi sofrasına bakıyorlar. Halkın nasıl ısındığını bilmiyorlar. Çünkü kendileri soğukta yaşamamışlar. Kendileri lüks ortamlarda yaşamaktan, halkın neler çektiğini bilmiyorlar. Halkın nasıl borçlandığını, borçlarını nasıl çevirdiklerini bilmiyorlar.”

“ÇİN MODELİNE GEREK YOK TÜRK MODELİ VAR”

“Açlık sınırı açıklanacak ve asgari ücreti birkaç ay sonra yakalayacak. Neden? Çünkü gerçekten Türkiye'de enflasyon var ve böyle giderse süratle resmi olarak bile yüzde 30’ları yüzde 40’ları bulacak. Ama gıda enflasyonu bunun her zaman 10 puan üzerinde. Yani Türkiye olarak hiç iyi yönetilmiyoruz. Bunun tek çaresi var. Bunun tek çaresi hemen seçim. Derhal seçim yapmak. Hangi koşulda olursa olsun bu iktidar artık süresini tamamladı. Çünkü günü kurtarmakla bu işler olmuyor. Toplumumuz gün geçtikçe daha fazla yoksul aşıyor, fakirleşiyor, işsiz hale getiriliyor. Şimdi iktidar tutturmuş Çin modeli denemek istiyorum diyor. Bu denemeyle olmaz arkadaşlar, Türk modeli var. Türkiye nasıl kalkınmış? Osmanlı'nın borçlarını nasıl ödemiş, nasıl sanayi tesisleri, üretim tesisleri kurmuş, istihdam yaratmış ve yüzde 19’luk büyümeler gerçekleştirmiş zamanında? Hem Osmanlı'nın borcunu ödemiş hem de büyümüş. Bunun tek çaresi üretmektir. Çin’deki modelde de üretmek var ama insanları insanca yaşatmadan büyütmek var. İhracat yapacağız deniyor, ihracatı yapacaksın. Peki, ihracatının yüzde 85’i zaten ithal ettiğimiz ürünlerle olmuyor mu? Yine ithalat yapacaksın, yine ihracat yapacaksın, yani yine hammaddeyi dövizle aldıktan sonra bunun kime ne katkısı olacak? Yeni fabrika atçı mı iktidar, hayır. Keşan’da devletin açtığı bir tane fabrika gösterin. Özel sektörün açtığı 1-2 tane fabrika var. Onun dışında yeni yatırım yok, sadece AVM (Alış Veriş Merkezi)’ler yapıldı, sadece binalar yapıldı, sadece bazı kamu binaları yenilendi. Onları da örneğin hastane yapıldı içine doktor koymadılar içinde sağlık personeli yok.”

“KENDİ ÇİFTÇİNİZE 28 MİLYAR, YABANCI ÇİFTÇİYE 56 MİLYAR VERİYORSUNUZ”

2020’den sonra 2021 Mayısı’nda büyük bir kuraklık daha oldu. En fazla tükettiğimiz buğday, arpa, mısır gibi ürünler çok etkilendi ve daha da etkilenecek. Bir de pandemi gerçeği var. Pandemi başlangıcında buğday fiyatları 150 dolardı. Şimdi 360 dolarlara çıkıyor ve üreten ülkeler ihracatlarına yasaklama, engelleme getirdiler. Yani para verseniz de size vermiyorlar. Biz ise ne yapıyoruz? Biz üreticimizden keserek her şeyi ithalatla çözmeye çalışıyoruz. Türkiye'nin buğday üretimi 2 milyon ton civarında gerçekleşiyordu. Bu sene 15.5 milyon yani 4 buçuk milyon ton az. Bu ne demek kuraklıkla birlikte verim deki kayıplarla birlikte dünyadaki fiyatlarının artması ile birlikte Türkiye maalesef 1 buçuk 2 milyar dolarlardan şuan 4 milyar dolara çıktı. Yani kendi çiftçimize 28 buçuk milyar lira para veriyorsunuz. Ama 4 milyar dolar 14 ile çarparsanız yaklaşık 56 milyar lirayı sadece buğday için başka ülkelerin çiftçilerine veriyorsunuz.”

“YAYLA’DA DALGAKIRAN İÇİN ÖDENEK AYRILDI MI MART’TA GÖRECEĞİZ”

Gaytancıoğlu, açıklamaların ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Yaşanan lodos nedeniyle Yayla’da meydana gelen tahribat ve son durum ile ilgili soruyu yanıtlayan Gaytancıoğlu, bölgeye gittiklerini, incelemelerde bulunduklarını ve hazırlanan projelerle ilgili gerekli bakanlıklara bildirdiklerini kaydetti. Gaytancıoğlu şunları söyledi: “Yerin yanlış yapıldığını zaten görüyoruz. Halk da söylüyor, herkes söylüyor. Bununla ilgili teknik konu ama yani biz oradan aldığımız bilgilere göre bir soru önergesi verdik. Gelen cevaplarda onlar da kabul ediyor, yapılacaktır, edilecektir diyorlar. Şimdi ben tabi ki esas kutuyu Mart ayında açacağım. Neden mart ayında açacağım? Çünkü bu söylediklerimizin doğrultusunda gerek Çevre Bakanlığı'na gerek Tarım Bakanlığı’na, gerek İçişleri Bakanlığı'na bütçeler yapıldı. Şimdi acaba Yayla Balıkçı Barınağı ve 9 tane dalgakıran önümüzdeki sene buraya yapılacak mı? Çünkü Mart ayında illere göre yatırımlar belirleniyor. Mahmutköy Barajı'nda ben talep ettim. Yayla Balıkçı Barınağı’na dalga kıranlar da yapılmasını talep ettim. Hepsini talep ettim. Hatta Keşan-Enez karayolunu da talep ettim. Bakalım önümüzdeki Mart ayında açacağız. Edirne'ye, Keşan'a, Uzunköprü’ye ne gibi yatırımlar var? Bunun içerisinde bu var mı bunu göreceğiz.”

Soruyla ilgili Keşan Belediye Meclisi Üyesi ve ESTAB Başkanı Süleyman Gürsel Paçaman da bilgiler verdi. Sürecin tamamlanması için gerekli bütçenin oluşturulması yatırım planlarına dahil edilmesini beklediklerini söyleyen Paçaman; “Burasının fizibilitesi dahi her şeyi yapılmış. Sadece yatırım planlarına dahil edilmesini bekliyoruz. 4 yıl önceki bütçesi 5 milyon TL civarındaydı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti için hafife alınacak bir rakam. Verdiği hasar, koskoca Yayla sahili yok olmanın eşiğinde. Oradaki balıkçı barınağı yine devlet eliyle yapıldı. Bunun yine devlet eliyle iyileştirilmesi ve rehabilite edilmesi için bu projenin bir an önce hayata geçirilmesi için umuyoruz, Mart ayında gerekli bütçe oluşturulup, yatırım planlarına dahil edilir” dedi.