AYGÜL KONAR

Siyasetçilerin bir birlerine karşı kullanımmış oldukları üslubun ülkede ahlaki ve manevi çöküntüye de yol açtığını dile getiren Ahmet Köseler, yeni yılın insanlara sağlık, mutluluk getirmesini, maddi açıdan kalkınabilecek ve vatandaşların refahını yukarı taşıyan bir yıl olmasını dileyerek şu ifadelere yer verdi: “Yolumuz altından dahi olsa insanların cebi boş olduğu zaman gözü hiçbir şey görmüyor. Ekonomik olarak zor günler geçiriyoruz. Pandemi nedeniyle ve üretimi olmayan, tüketimi çok olan bir ülkede gelir düzeyinin bu şekilde düşmesi gayet normal. Hep söylediğimiz gibi tarımla kalkınmada öncelikli bir bölgeyiz. Halk olarak yapılacak olan hizmetleri acele bir şekilde bekliyoruz. Alım gücünün düşmesini geçtiğimiz yıllara göre değil artık geçtiğimiz aylara göre değerlendiriyoruz. Vatandaş çarşıya pazara çıktığında hep aynı şeylerle karşılaşıyoruz. İnsanlar aldığı üç beş kuruş parayla bir haftalık değil de birkaç günlük ihtiyaçlarını karşılayabiliyorlar.”

“BURADA BİR YANLIŞLIK, BİR TEZAT VAR”

Açıklanan memur, işçi zamlarının yetersiz olduğunu, vatandaşın enflasyonun altında ezdirildiğini söyleyen Köseler, “ÜFE, TÜFE’yi hesaplıyorsunuz, bunun soncunda da % 14 ile %25 arasında üretici ve tüketici fiyatları arasında yıllık enflasyon ortaya koyuyorsunuz ama sizin emekliye ve memura yaptığınız zam %8. Burada bir yanlışlık, bir tezat var. Biz halk olarak çarşıya pazara indiğimizde bunu görebiliyoruz ama yukarıdakiler bunu anlamıyorlar. 100 TL’nin ne kadar değerli olup olmadığını anlayabilmek için çarşıya çıksınlar, bakalım kaç gün geçinebilecekler? Ne alabilecekler? Çoluk çocuğuna ne giydirebilecekler? Bunun hesabını yapmalıdırlar. Enflasyonun daha düşük olduğu, gelir düzeyinin daha yüksek olduğu dönemleri özlüyoruz. Bunun üretimle sağlanacağından eminiz.  Mecliste kabul edilen 2021 bütçesinde üretime ayrılan para 103 milyar TL, faize ödenecek para 179 milyar TL. Meclisteki milletvekilimizde bunu açıklamıştı. Yani üretimi olmayan, tüketimi olan bir ülkede batmaya mahkum olursun. Özellikle bölgemiz insanı zor durumda. Tek bekledikleri şey verilecek olan nakdi yardımlar. Bunun sonucunu bekleyeceğiz ama göz nünde bulundurulacak tek şey son zamanlarda insanların çarşıya pazara çıktığında ki durumudur. Ben kendim de şahit oldum, insanlar peynir alırken, kırık peynir alıyorlar. Raflarda kırık peynirin kalmadığını görüyoruz. Demek ki insanlarımızın düştüğü durum bu” dedi.

“YAPILMASI GEREKEN ŞEY ÖNCE AHLAK VE MANEVİYAT”

Açıklamalarının devamında, insanların ahlaki ve manevi olarak çöküntü yaşadığı bir dönemde bulunduğunu sözlerine ekleyen Ahmet Köseler, “Artık birbirlerine farklı gözle bakıyorlar. Ayrıştırıcı bir üslupla birbirlerine söz söylüyorlar ve sosyal medya bu konuda tamamen kötü kullanılıyor. Çünkü karşılıklı söyleşi, bir yere bağlama değil de tamamen kavgaya dönüşüyor. Bunu da siyasetçilerin yıllara sirayet etmiş olan, birbirilerine yaptıkları çekişmelerinin tabana yansıdığını söyleyebiliriz. Ahlaki ve manevi çöküntünün sonuçlarını hem maddi olarak yaşıyoruz hem de manevi olarak yaşıyoruz. Bunun düzeltilebilmesi için nezaket ve ahlak kurallarını birbirimize sunmamız gerekiyor. Yapılacak olan güzel şeyler var. Yapılacak olan her güzel şeye iyi dememiz gerekiyor. Yapılmış olan her kötü şeye kötü demeliyiz. Karşımızdaki de bunu kabul edip, bu yanlışın bir süre sonra düzeltilmesi gerekiyor ama yanlışını kabul etmeyen insan bir türlü bu yanlıştan vazgeçemiyor. Yapılması gereken şey önce ahlak ve maneviyat. Bizim milli görüş teşkilatının özellikle düsturlarından birisidir. Bir ülkede ahlak ve maneviyat çöküntüsü yaşanırsa insanların birbirine saygısı da sevgisi de kalmaz. Hiçbir şey yaşanmaz duruma gelir. Siyasiler olarak STK’lar olarak tekrar bir araya gelmeliyiz. Ülkenin ve Keşan’ın kalkınmasında gerek sayın mülkü amirlerimize gerek belediye başkanlarımıza karşılıklı hatasıyla kusuruyla münazara yapıp elimizi taşın altına hep birlikte koymalıyız” şeklinde konuştu.